Haber Merkezi
Avrupa Adalet Divanı, Türkiye ile 1970'de yapılan Mevcut Hakların Korunması Anlaşması'na göre, Avrupa Birliği'ndeki Türklerin durumlarının kötüleştirilemeyeceğini belirterek, aile birleşimi için dil sınavının koşul kabul edilemeyeceğine hükmetmişti.
Adalet Divanı, Almanya'da yaşayan biriyle evlenerek, bu ülkeye gelmek isteyen bir Türk vatandaşının, Türkiye'de Almanca kursuna giderek, sınava girmek zorunda kalmaması gerektiğini belirtmişti. 

ALMANYA DİL SINAVINDA ISRARLI

Mahkeme kararına rağmen Alman İç hukukunda değişiklik şart denilerek  dil şartının devam edeceği açıklanmış ve İçişleri Bakanlığı adına Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partili müsteşar Günter Krings, dil şartından ancak bazı istisnai durumlarda vazgeçildiğini belirterek, bu istisnaların genişletilebileceğini açıklamıştı. 

FİLİZ DEMİREL: ÇİFTE STANDARTLI BİR UYGULAMA



Hamburg Yeşiller eyalet milletvekili Filiz Demirel yaptığı bir açıklamada şunları söyledi. "Eşlerin Almanya’ya gelmeden önce Almanca öğrenmesi gerektiği koşulunu reddediyor ve kaldırılması gerektiğini savunuyoruz. Çifte vatandaşlıkta olduğu gibi burada da bir çifte standart olduğunu görüyoruz. Avustralya, Japonya, İsrail, Amerika gibi ülkelere veya üniversite mezunlarına dayatılmayan bu koşul, diğer 3. dünya ülkelerine veya Türkiye’den aile birleşimi kapsamında gelecek eşlere zorunlu kılınıyor” diye konuştu.

ALİ RIZA ŞİMŞEK: KALICI ÇÖZÜM GEREKLİ



Hamburg eyalet milletvekili (SPD) Ali Riza Şimşek ise konuya yönelik olarak Parlamentoda yaptığı bir konuşmadan örnekler vererek şunları kaydetti:

"Zorunlu almanca kursları özel aile yaşamını en çok  etkileyen ayrımcı bir yasadır, hem Alman anayasasının 6. Maddesine (aile kurumunu yasalarca koruma ve aile güvenliği) hemde Avrupa aile birleşimi ve güvencesı kanunlarına ters düşmektedir. Ayrıca 1976 'da Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yapılan ikili ilişki anlaşmasına aykırıdır" açıklamasında bulundu.

MAHKEME KARARINDA ALMANCA ZORUNLULUĞU KALKMIYOR

Şimşek devamla şunları ifade etti: "Olayın dikkatle takip edilmesi gerekmektedir. Mahkeme Almanca zorunluluğunu genel anlamda kaldırmıyor yada  mahkeme, Avrupa dışındaki ülkelere uygulanan bu kanunu, Avrupa aile birleşimi yasasına aykırı da görse, mahkeme kararını Alman İçişleri Bakanlığı sadece itirazda bulunan Türkiyeli bir aile için geçerli olduğunu savunuyor. 

Yani kısacası bu şu anlama geliyor:

Bu yanlış uygulama, her ne kadar Avrupa Birliği ilkeleine aykırı da olsa, biz bu uygulamayı sadece itiraz eden için kaldırıyoruz, yada uygulamıyoruz denilmektedir.

Bu bağlamda kalıcı çözümler istiyoruz ve tüm dışlamalara hayır diyoruz. Bu kararın ciddi şekilde federal danışma muşavirliğince ( Bundesrat) görüşülerek uygulama önerisini bir paket halinde Federal Parlamentoya sunmasını ve Fderal Parlamentonun da gerekli kanun değişikliklerini yapmasını bekliyoruz. Daha sonraki süreçte eyalet İçişleri Bakanlıklarının kanunu uygulanması gerekmektedir " açıklamasını yaptı.