Yeni kurulan bir grubun bu hızlı ilerleyişi şaşırtıcı bir etki yarattı.

Financial Times'tan Washington Post'a, oradan Arap basınına medyada, sahadaki bu yeni duruma yeni bir bölgesel ittifakın yol açtığı iddiası gündeme getirlmeye başlandı. İddiaya göre Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar arasında Suriye konusunda yeni bir mutabakata gidilmişti. 'Mutabakata' göreyse farklı ülkelerle iyi ilişkileri olan farklı silahlı muhalif gruplar arasındaki işbirliği inşa edilmiş, bu gruplara destek de artırılmıştı.

Peki bu 'yeni işbirliği' nasıl oluştu?

Oluştuğu söylenen yeni mutabakata neden olan en önemli faktörlerden birinin Suudi Arabistan'daki yönetim değişikliği olduğu düşünülüyor.

Suudi Arabistan'daki yönetim değişikliğinin etkisi

Suudi Arabistan'da Kral Abdullah'ın ölümünden sonra Ocak ayında tahta Kral Selman geçti. Selman göreve gelir gelmez iç politikada olduğu kadar dış politikada da değişikliklere gidildi. Monarşi üyeleri içinde önemli değişikllikler yapan Kral 40 yıllık Dışişleri Bakanı Saud-el Faysal'ı da görevden alıp yerine yıllarca ABD'de Suudi Arabistan büyükelçisi olarak görev yapa nAdel el Zübeyir'i atadı. Bu, bugüne kadar bölgesel krizler karşısında temkinli bir dış politika izleyen ülkenin artık daha aktif bir dış politikaya yöneleceğinin işaretlerinden biriydi.

Kral Selman Ocak ayında tahta çıkmıştı.

Yeni yönetim Mart ayının sonlarında başlattığı Yemen harekâtıyla bölgede çok daha etkin bir oyuncu olacağını ve bölgesel düzlemde İran'a açıktan meydan okuduğunu gösterdi. Yemen harekâtı Riyad'a, bölge çapındaki Husiler gibi Şii hareketler ve İran'a karşı, Sünni Arap devletlerin liderlerinden olmaya çalıştığı izlenimini de verdi.

Erdoğan'ın Riyad ziyareti ve Suriye sinyalleri

Türkiye ile Suudi Arabistan'ın Mısır'da Müslüman Kardeşler iktidarının devrilmesine yaklaşımındaki keskin farklılıklar iki ülke arasındaki ilişkileri son dönemde zayıflatmıştı. Ancak yeni yönetim ardından ilişkiler son dönemde hızlı bir şekilde iyileşme gösterdi. Mart ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kral Selman arasındaki görüşme sonrası "Suriye'de muhalefete verilen desteğin sonuç almayı hedefleyen biçimde arttırılması gerektiği hususunda, iki tarafın da görüş birliği içinde olduğu" bildirildi.

Erdoğan'ın Mart ayında gerçekleştirdiği Suudi Arabistan ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilere önemli bir etkisinin olduğu düşünülüyor.

SETA'dan (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) dış politika araştırmacısı Can Acun, Erdoğan'ın ziyaretinde "Suriye'ye artık sonuç alıcı şekilde yardımların yapılması konusunda ittifaka varılmasının" özellikle altını çiziyor. Ziyaretin ardından ilerleyen günlerde Ankara, Riyad'ın Yemen'de öncülük ettiği askeri operasyona destek açıklaması yaptı.

Fetih Ordusu'nun kuruluşunun arkasında üçlü ittifak mı var?

Bir yanda Suudi Arabistan'ın yönetim değişikliği, ardından dış politikada yenilenmeye gitmesi, Erdoğan'ın ziyareti ve Yemen'deki askeri müdahale gibi gelişmeler yaşanırken Suriye'de çatışma bölgelerinde yenilikler yaşandı. Can Acun "Bu üç ülkenin Suriye'de, denklemi değiştirecek, gidişatı değiştirecek bir kararlılık içinde olduğunu söylemek doğru olacaktır" diyor. Peki bu 'ittikakın' Suriye'de sahaya somut yansımaları ne oldu, ne olabilir? Nusra Cephesi ve Ahrar'uş Şam'ın da aralarında bulunduğu çeşitli grupları içeren Fetih Ordusu'nun kuruluşunun bu 'ittifakla' ilişkisine dair iddialar mevcut.

Fetih Ordusu çeşitli İslamcı grupların oluşturduğu bir ittifak.

Suudi Arabistan'ın en etkili gazetecilerinden, El Vatan'ın eski genel yayın yönetmeni Jamal Khashoggi (Cemal Kaşıkçı), 20 Nisan'daki Twitter mesajında "İslam Ordusu (Suudi Arabistan'ın Suriye'de savaşan gruplardan İslam Ordusu'nu desteklediği biliniyor) komutanı Zehran Alluş'un Türkiye ziyaretinin Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar'ın Suriye'de işbirliği önündeki son engeli de kaldırdığını" yazdı.

Beyrut Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Müdürü Haytham Mouzahem, bu grupların bir araya gelmesine Suudi Arabistan-Türkiye-Katar ittifakının öncülük ettiğini öne sürüyor. SETA'dan Can Acun ise "Bu konuda determinist bir yaklaşımın doğru olmadığını düşünüyorum" diyor ve ekliyor: "Sadece tek faktörle izah edemeyiz. Sahada Suriye genelindeki gelişmeler, daha seküler görünümlü grupların elimine edilmesi, ideolojik anlamda daha birbiriyle çalışabilecek bütünlükte bir yapının bölgede oluşması önemliydi. Bunun yanında Suriyeli muhalifler uzun dönemdir bir kaybediş çarkının içine girmişti. "
"Ancak bunun da ötesinde uluslararası bölgesel aktörlerin etkisinin de olduğunu düşünüyorum. Suudi Arabistan'ın desteklediği gruplarla Türkiye ve Katar'ın desteklediği gruplar arasında zaman zaman çelişkiler oluşuyordu. Ancak bölge ülkelerinin Kral Selman döneminde yeniden yakınlaşması ve Suriye'de sonuç alıcı şekilde Suriye muhalefetine yardım yapma kararının alınmasının önemli bir yeni dalga yarattığını düşünüyorum."

Ortak operasyon odası, maddi yardım ve TOW füzesi iddiaları

Fetih Ordusu'nun kuruluşu kadar İdlib ve Cisr Eş Şugur'daki ilerlemesini de Ankara, Riyad ve Doha'nın desteğine dayandıranlar var. Bizzat Suriye yönetimi birkaç ağızdan bu saldırıların arkasında bu üç ülkenin desteğinin bulunduğunu açıkladı.Müslüman Kardeşler çizgisini savunduğu iddia edilen, Katar sermayeli, Londra merkezli günlük gazete El Arabia El Cedid 23 Nisan'da, "Suudi Arabistan, Türkiye, Katar koordinasyonunda bir ortak operasyon odası kurulduğunu" yazdı.

Suriye yönetimi yanlısı, Lübnan merkezli haber sitesi El Hadath 26 Nisan'da, "isyancılara yakın bir kaynağın, 'İdlib'e saldırı planının Türkiye'de yapıldığını ve Türkiye'nin; Suudi Arabistan ve Katar'ın desteğiyle 5 bin savaşçının sınırlarından İdlib'e geçişine izin verdiğini söylediğini' yazdı".

Çatışmalar nedeniyle Cisr Eş Şugur'dan ayrılan siviller.

Washington Post'ta 29 Nisan'da yayınlanan ve isim verilmeden ABD ile Orta Doğu'daki Amerikan dostu ülkelerin yetkilileriyle yapılan röportajlara dayandırıldığı belirtilen bir analizde ise "Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'ın yaptığı ek silah ve finansal yardımın Fetih Ordusu'nun ilerleyişini kolaylaştırdığı" yazıldı.

Merkezi Londra'da bulunan, Riyad yönetimine yakın etkin bir gazete olan El Şark El Awsat 17 Nisan'da, yine Londra'da yayınlanan El Quds el Arabi ise 25 Nisan'da, "isyancıların İdlib'teki başarılarındaki kilit faktörün ABD yapımı TOW tanksavar füzelerinin kullanımı olduğunu" yazdı. Beyrut Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Müdürü Haytham Mouzahem; "Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'ın işbirliğinin sonucu olarak muhalif gruplara TOW füzelerinin de aralarında bulunduğu gelişkin silahlar verildiğini ve bunların İdlib'te ve Cisr Eş Şugur çatışmalarında kullanıldığını" söylüyor. 

ÖSO Hukuk Müşaviri Osama Abu Zaid de Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar arasında Suriye ile ilgili yeni işbirliği iddiasını doğruladı ve kendilerine daha fazla güç vereceğini söyledi. Zaid bununla birlikte bu ittifakın muhaliflere şimdiye kadarki yardımının sadece siyasi olduğunu belirtti.

Fetih Ordusu'nun önemli gruplarından, İslamcı çizgideki Ahrar'uş Şam'ın militanları.

SETA'dan Can Acun ise yardım iddialarıyla ilgili şunları söylüyor: "Muhalifler üzerinde çeşitli ülkelerin çeşitli etkinlik alanları var. Bu anlamda Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye arasında oluşmuş bir mutabakatın kendi etkinlik kurduğu muhalifler üzerinde de direkt etkisi olacaktır. Bunun, bu grupların bir araya gelmesini kolaylaştırıcı rolü olduğunu görmek lazım. Ancak finansal veya askeri açıdan bir yardım yapılıp yapılmadığı konusu, bunların artırıldığıyla ilgili bir spekülasyonda bulunmak çok doğru olmayacaktır diye düşünüyorum."

Acun bununla birlikte önümüzdeki dönemde maddi yardımın artacağını belirtiyor: "Şu ana kadar maddi bir destek artırımı olmamış olsa bile yakın gelecekte, orta ve uzun vadede bu desteği görmek yeni denklemde kesinlikle mümkün olacaktır."

Türkiye ve Suudi Arabistan'dan operasyon planı iddiası

Riyad ve Ankara'nın Suriye'ye dair planlarıyla ilgili son günlerde ortaya atılan en büyük iddia ise "bir askeri operasyon" oldu. Nisan ayında Huffingpost sitesi, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın Suriye'de Esad yönetimini devirmek için bir askeri işbirliğine gideceği iddiasını gündeme taşıdı.İddiaya göre "Suudi Arabistan havadan, Türkiye ise karadan, ılımlı muhalif savaşçılara destek verecekti". Haberin hemen ardından Suudi Arabistanlı gazeteci Jamal Khashoggi (Cemil Kaşıkçı), "bu iddianın prensipte doğru olduğunu ancak detayların doğru olmadığını" belirtti ve "planın formüle edilme sürecinde olduğunu" iddia etti.

Suriye ordusu güçleri.

Müslüman Kardeşler'e yakınlığıyla bilinen Suudi din adamı Selam el Udeh de 26 Nisan'da bir Twitter mesajı atarak Suriye'de bir operasyonun yakın olduğunu yazdı. Udeh, birkaç saat sonraysa başka bir tweet atarak operasyonun insani yardım operasyonu olacağını belirtti. Bu iddialar şu an için spekülasyon düzeyinde olsa da bu konuda Batı ve Arap basınında çıkan haberlerin artması dikkat çekici görünüyor.

'Sıcak yaz'

Suriye'deki krize siyasi çözümü amaçlayan ve en az dört hafta sürmesi beklenen Cenevre-3 görüşmeleri dün başlarken Suriye'de sahada her geçen gün yeni gelişmeler yaşanıyor. Fetih Ordusu ittifakının İdlib ardından geçtiğimiz günlerde Halep'te de kurulması, Suudi Arabistan destekli olduğu belirtilen İslam Ordusu'nun bu ittifaka dahil olması dikkat çekiyor.

Fetih Ordusu İdlib'in ardından Halep'te de kuruldu.

Suriye'de önümüzdeki günlerde çatışmaların yoğunlaşacağı, bu yazın ülkede 'sıcak' geçebileceğini tahmin etmeyi gerektirecek çok fazla veri bulunuyor. Genel seçimlere hazırlanan Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'ın oluşturduğu belirtilen işbirliğinin, önümüzdeki dönemi nasıl etkileyeceği ise merak konusu.

Tabii ki İran gibi Riyad'ın 'hamlelerine' tepkili bölgesel oyuncularla ABD gibi küresel oyuncuların Suriye sahnesinde atacağı adımlar da. Not: İddialarla ilgili görüş almak istediğimiz Dışişleri Bakanlığı yetkilileri bu konuda şu an özel bir açıklama yapamayacaklarını belirttiler. Mahmut Hamsici / BBC