İstanbul’da gerçekleşen Suriye Zirvesine Almanya Başbakanı Angela Merkel’in katılması uğurlu gelmedi. Merkel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile el sıkışması da onu Alman kamuoyu önünde kurtarmaya yetmedi.

İki Almanya’nın birleşmesinin mimarı Alman sağ iktidarı elinde tutan Helmut Kohl’ün ‘kızı’ olarak siyasete atılan, usulsüz bağış skandalına karışan Kohl’ün yerine daha sonra aday olan ve kısa zamanda Alman Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) genel başkanı olmayı başaran, Doğu Almanya’da çocukluğu geçen Mama Merkel’in istifası beklenen bir gelişmeydi.

2015 yılında mülteci akınında kapıları onlara açan Merkel her ne kadar ‘Mama Merkel’ olarak görülse de parti ve ülke içindeki sağ kanat sessizce başkaldırmaya başlamıştı. Sağ-populist parti AfD’nin hızla gerek eyalet  gerekse federal düzeyde parlamentoya girmesi CDU’nun tabanında ve yönetimindeki huzursuzluğu daha da artırmıştı. Mama Merkel’in kimi zaman Yeşiller politikasına yakın ekolojik ve çok kültürlülüğü savunan politikası, kimi zaman sol partinin sosyal adalet söylemlerini kullanması, hatta kimi zaman sol partinin  söylemlerini dile getirmesi CDU içindeki muhafazakarların tepkisine yol açtı.

Kamuoyu araştırmalarına göre koalisyon hükümetinin etmelini oluşturan CDU ve Alman Sosyal Demokratların büyük oranda oy kaybetmesi, Ekim ayında Bavyera, geçtiğimiz hafta Almanya’nın Hessen eyaletinde eyalet  seçimlerinde her iki partinin de yüzde 11’e yakın oy kaybetmesi Merkel’in parti genel başkanlığından istifası sonucunu doğurdu. Merkel, Hessen seçimlerinin hemen ardından 7-8 Aralık’ta Hamburg’da gerçekleşecek kongrede  parti genel  başkanlığı için tekrar aday olmayacağını ve 2021 yılından itibaren de siyaseti bırakacağını beyan etti.

ALMAN SOSYAL DEMOKRATLAR DEĞİŞİKLİK İSTEMİYOR

1946 yılından beri seçimlerde ve kamuoyu yoklamalarında en kötü oyu alan ve oy oranı kimi bölgelerde yüzde 45’lerden yüzde 10’lara kadar düşen Alman Sosyal Demokratlar gerek parti programında gerekse yönetim kadrosunda herhangi bir köklü değişiklikten yana değil. Nitekim her iki eyalet seçimlerinde SPD Genel Başkanı Andrea Nahles, kendilerinde bir değişim ihtiyacı olmadığını, SPD’de yenilenme tartışılmamaktadır’ şeklindeki açıklamalarıyla son noktayı koymuş oldu.

FAVORİ ADAY MERZ ULUSLARARASI PARA BORSASININ KİLİT ADAYI  

Merkel’in parti başkanlığını bırakmasının ardından kamuoyuna yansıyan üç adayı tanımakta yarar var. Ancak özellikle ana akım medyanın Merz’i ön plana çıkarması dikkatlerden kaçmadığı gibi, Merz’in seçilme şansının da diğer adaylara göre yüksek olduğu belirtiliyor.

Annegret Kramp-Karrenbauer: CDU Genel Sekreteri. 56 yaşında olan Annegret Merkel’in de müttefiki. Alman medyasında küçük Merkel olarak tanımlanıyor. 2017 eyalet seçimlerinde SPD’nin rakibi Martin Schulz’u yenerek önce eyalet başbakanlığına daha sonra CDU Genel Sekreterliğine yükseldi. Katolik bir ailede büyüdü. Geçen yıl Almanya’da yasalaşan eşcinsel evliliğe karşı çıktı.

Jens Spahn: Kabinenin en genç bakanı. Aynı zamanda Sağlık Bakanı da olan Spahn genel başkanlık görevini kazanması durumunda CDU’nun en üst mevkilerinden birine ilk eşcinsel biri olarak çıkmış olacak . Ancak muhafazakar partide eşcinsel birinin parti başkanı olmasına sıcak bakılmıyor.  Merkel’in mülteci politikasını en sert eleştiren isimlerden biri. Parti içinde sert muhafazakar kanada hitap etmek istiyor. Avrupa’nın sağ partilerine sempati duyan ABD Berlin Büyükelçisi Richard Grenell’e de yakınlığıyla  biliniyor.  

Friedrich Merz: CDU içindeki en güçlü aday.2009 yılında Merkel’e karşı genel başkanlık yarışını kaybetmiş ve siyasi kariyerine ara vermişti. Bütçe uzmanı ve avukatlık yapan 63 yaşındaki Merz Merkel’in aksine çok kültürlülüğü reddediyor ve Alman kültürünün öncü kültür olması gerektiğine inanıyor. CDU’nun yeniden muhafazakar değerlere dönmesini savunuyor. ‘Ulusal kimlik ve geleneksel değerler önemli. Yeni bir yöne ihtiyacımız var’ diyor. Uluslararası transatlantik sermaye kartellerinin, para borsasının da kilit adayı.

CDU’yu neo-liberal, sert muhafazakar bir çizgiye dönüştürmek isteyen Merz 1988 yılında Amerika’da kurulan ve dünyanın tüm bölgelerinde örgütlü Blackrock adlı yatırım, finans kuruluşunun da danışma kurulunda. Merz aynı zamanda Transatlantik Köprünün de İkinci Başkanlığını yürütüyor. Almanya’daki Deutsche Bank, Allianz, Postbank, AXA gibi birçok önemli kuruluşların da Blackrock’da hissesi var ve geçen yıl 6,3 trilyon dolar gelir elde etti. Bazı yayın organlarına göre Merz’in günlük kazancı 5 bin euroyu buluyor. ( Aylık değil, günlük...)

Özelleştirmeyi, sosyal devlet garantörlüğünde bir emeklilikten ziyade özel emeklilik sigortasını savunan Merz Alman öncü kültürüne vurgu yapması ve uluslararası Amerikan sermayesini yanına alması ile Alman Hür Demokrat Parti (FDP) ve sağ-populist parti AfD’nin de bu şekilde paradigmasını zayıflatmak istiyor.

Friedrich Merz’in Merkel’in istifasının hemen akabinden parti başkanlığına adaylığını açıklaması rastlantı olmasa gerek. Merz Ekim ayında Brüksel’de düzenlenen uluslararası bir toplantıda AB’nin önemli isimleri ve politikacılarıyla biraraya geldi. AB’nin Bütçe ve İnsan Kaynaklarından Sorumlu Komiseri Günther Oettinger öenmli görüşme yaptı.  Burada  AB Merkel konusunda ne düşünüyor şeklinde nabız yoklaması yaptı.

SOL PARTİ: ABD’NİN MALİ MAFYASI TARAFINDA DURAN BİR BAŞBAKAN ADAYI

Sol Parti ve Alman muhalif çevre Merz’in adaylığına şiddetle karşı çıkıyor ve adaylığına kuşkuyla bakıyor. Sol  Parti Federal Milletvekili Sevim Dağdelen Merz’in adaylığı konusunda şunları söylüyor: ‘ Tamamen sağcı biri olan Friedrich Merz CDU başkanlığı için çalışıyor ve sosyal biri olduğunu söylüyor.  ABD’nin para piyasasını, borsasını elinde tutan Blackrock için baş lobici olarak görevi üstlenmek mi sosyal aktiflik anlamına geliyor? İş modeli kâr, mutlak sömürü ve sosyal güvenlik sistemlerinin yok edilmesi temeline dayanan ve bir finansal grup için en yüksek konumda çalışan bir adayı ve ekibinin nasıl bir politik modeli izleyeceği şimdiden belli. Acımasız neoliberalizmi savunan, ABD'nin mali mafyasına yakın, sosyal ve barışçıl bir dönüşüm yerine özelleştirme-transatlantik para piyasasına yakın biri başbakanlığa aday. İşte bu nedenle ayağa kalkmanın tam zamanı:’

Mama Merkel’i arayacağımız günlere çok yakınız.

Süheyla Kpalan