Erdoğan'ın Almanya'da mitingi düzenlemeyi planladığı belirtilen Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin yönetimi, mitinge izin verilmemesinden yana. Westfälische Nachrichten gazetesinin yorumu şöyle:

"Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’ni adım adım otoriter ve giderek İslamîleşen bir devlet yapısına dönüştürüyor. Tam da böyle bir kişinin burada konuşma yapması gündemde. Buna tahammül etmek güç ama sonunda büyük olasılıkla konuşmasını yapacak. Çünkü Erdoğan’ın şimdiye kadar gösterdiği tutum, diplomatik yoldan kendisine gönderilen ‘burada reklam turu yapmanız arzu edilmiyor’ mesajlarına aldırış etmeyeceğini ortaya koyuyor. Berlin’in bırakın mitingi yasaklamayı, net bir şekilde miting başvurusunu geri çevirmesi bile beklenmiyor. Berlin’in Ankara’ya ihtiyacı var. Anahtar kelime, sığınmacı anlaşması! Peki geriye söylenecek ne kalıyor? Gerçek demokrasilerde, onun karşıtı olanlara da düşünce ve konuşma hakkı tanınacağına dair verilecek sinyal belki tek teselli olacaktır; buna tahammül etmek güç olsa da.”

Lüneburg’da yayımlanan Landeszeitung'un aynı konudaki yorumunda ise şu satırlar göze çarpıyor:

“’Demokrasi bir amaç değil araçtır. Demokrasi bir tramvay gibidir. Durağa gelince inersin’. Hayır burada devletten ne anladığını beyan eden Stephan Bannon ya da Donald Trump değil, tepeden bir devlet darbesi yapmak için çıktığı reklam turuna Alman topraklarını da dahil etmek isteyen Türkiye Cumhurbaşkanı. Bunun yanı sıra camilerde ve okullardaki casuslarını hasımlarının üzerine salarak onları sindirmeye çalışıyor. Sığınmacı anlaşması tehlikeye girse bile federal hükümetin -en azından kendine saygısı gereği-  Erdoğan'ı frenlemesi gerekir. Özgürlükleri ve demokrasiyi içeriden tahrip etmek için kullanmak isteyenlere karşı en etkili yol, demokrasinin kendini koruyabileceğini göstermektir.”

Rhein-Neckar-Zeitung gazetesinde ise şu görüşler yer alıyor: 

"'Almanya Türkiye değildir' cümlesi sadece burada konuşacak olan kişiye karşı bir tavır değil, aynı zamanda bizim değerlerimizin ortaya konmasıdır. Almanya Türkiye olsaydı, o zaman kimse gelip burada konuşamazdı, burası da otokratik bir devlet olurdu. O nedenle azınlıkların ve insanları kutuplaştıran yabancıların da haklarının korunması gerekir. Erdoğan'a konuşma izni vermemek ya da başvuruyu geri çevirmek ise ucuz girişimlerdir. Onun burada yapacağı konuşmaya en iyi karşı tavır Türk demokratlar ile birlikte siyasi bir gösteri düzenlemektir. Bu liberal ülkede bu da mümkündür.”(Deutsche Welle)

Koblenz'de yayımlanan Rhein-Zeitung'un yorumuna geçiyoruz:

"Otokrat Erdoğan'ın Almanya'da kamuya açık siyasi bir etkinlik düzenlemesi tahammül sınırlarını zorlamak anlamına geliyor. Hele ki Erdoğan'ın kendisinin düşünce özgürlüğünü ayaklar altına aldığı hatırlanacak olduğunda. Ama Erdoğan'ın düşünce tarzına kendimizi kaptırmamamız gerekir. Demokrasi kendisini ancak onun oyun kuralları ile oynandığında savunabilir. Eğer Erdoğan'ın konuşmasının hukuk yoluyla engellenmesi şansı doğarsa bu kullanılmalıdır. Bu mümkün olmazsa o zaman onu sineye çekmek zorunda kalacağız demektir.”