'En Alttakiler' kitabı ile dünyaca tanınan Yazar Günter Wallraff, başka ülkeleri haklı olarak eleştirirken Almanya’nın da fikir ve düşünce özgürlüğünü sınırladığını söyledi.

Gündem düşünce, basın ve yayın özgürlüğü

Bu yılın aynı zamanda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi‘nin ilanının 70. yıldönümü olması nedeniyle düşünce, basın ve yayın üzerindeki baskılar düzenlenen birçok etkinlikte ele alındı.

Günümüzde otosansür gazeteci, yazar ve yayıncılara yönelik saldırı ve baskıların konuşulduğu panele, Gazeteci yazar Günter Wallraff , Alman Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alexander Skipis, Rostock Üniversitesi Medya Araştırma Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Elizabeth Prommer ve Almanya PEN Genel Sekreteri Prof. Dr. Carlos Collado Seidel katıldı. Panelde konuyla ilgili Almanya PEN ve Rostock Üniversitesi Medya Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmanın sonuçları değerlendirildi. Araştırma sonuçlarının ürkütücü olduğunu vurgulayan konuşmacılar yazar, gazeteci ve yayıncılara yönelik sözlü, yazılı veya fiziki saldırılar sonucu “sözünü esirgeme” veya otosansüre gitme oranının tahmin edilenden çok yüksek oluğunu belirttiler.

WALLRAFF: ALAMANYA'DA FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SINIRLIYOR

Başka ülkeleri haklı olarak eleştirirken Almanya’nın da fikir ve düşünce özgürlüğünü sınırladığını söyleyen 'En Alttakiler' kitabı ile dünyaca tanınan Yazar Günter Wallraff, ancak iyi ki hukuk devletindeyiz ve bu saldırılara karşı hukuksal mücadele edebiliyoruz dedi. Wallraff, eleştirdiği Bild gazetesi veya Deutsche Bank gibi kurumlara karşı iyi avukatlarla mücadele ederek haklılığını hukuk yoluyla kanıtladığını çeşitli örneklerle anlatarak, “böyle olmasa idi, kolayca yalancı durumuna düşerdim” dedi.

“Size de tehditler geliyor mu, korkuyor musunuz?” sorusuna Wallraff, Almanya’da belki de en fazla tehdit alana bir yazar olduğunu, korkak olmadığını ancak herkes gibi kendisinin de korktuğunu ancak bu nedenle sözünü esirgemediğini söyledi. Türkiye’de gazeteci ve yayıncılar üzerideki baskılardan örnek veren Wallraff, Ahmet Şık gibi gazetecilerin yaşadıkları karşısında kararlı tutumlarından örnek almak gerektiğini söyledi.

Alman Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alexander Skipis ise, Chemnitz kentinde yapılacak bir toplantıya ismini vermek istemediği Türkiyeli bir yazarın, “Orada yabancılara yönelik saldırı yapan ırkçı naziler var” gerekçesiyle katılmamasını, tehditlerin ne kadar etkili olduğuna örnek olarak gösterdi. Skipis, çok sayıda gazetecinin tutuklu olduğu Türkiye’de bir gazeteci, bir yazar daha tutuklandığında, Avrupa basının gerektiği gibi yer vermemesini, de eleştirdi. Darbe girişimi sonrası OHAL ile birlikte muhalif gazeteci ve yayınevleri üzerinde baskılara karşı Istanbul’da dayanışma amaçlı düzenledikleri basın toplantısına sadece üç yayınevi temsilcisinin katılabildiğini anlatan Skipis, Alman Hükümeti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Berlin’de ağırlanma şeklini eleştirdi.

ASLI ERDOĞAN: KORKULARIMI CEZAEVİNDE KISMEN YENDİM

“Özgür ifade hakkı – Avrupa’da basın özgürlüğü” konulu toplantıya ise, Yazar Aslı Erdoğan, Hessen Eyaleti Protestan Kiliseler Birliği Başkanı Dr. h.c. Volker Jung ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Başkanı Christian Mihr katıldılar. Aslı Erdoğan kendi yaşadıklarını anlatarak sorulan bir soru üzerine, “pasifist bir insandım ancak, cezaevinde çok şey öğrendim. Herkes gibi korkularım elbette var ancak, bunu büyük oranda yendim” dedi. Erdoğan umutkar olmak gerektiği vurgulayarak, hapishanede saksılarda yetiştirdikleri çiçeklere bir süre sürekli el konulduğunu, ancak mahkumların ısrarla çiçek yetiştirmeye devam ettiği örneğini anlatarak, “çiçek yetiştirmekten vaz geçmeyelim” dedi. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Başkanı Christian Mihr ise, Avrupa’da Macaristan, Bulgaristan, Polonya gibi ülkelerdeki sorunlara değinerek, “Suriye veya Türkiye ile karşılaştırılamaz ama bu ülkelerde de çok ciddi:

Aziz Koçyiğit / Frankfurt