Söyleşi: Onur Erem

İki sanatçı Şubat 2018'de İçişleri Bakanlığı tarafından "aranan teröristler" listesine eklenmiş, yakalanmalarına yardımcı olanlara 300 bin TL ödül vaat edilmişti.

Gri renkli listeye eklenen iki sanatçı DHKP-C üyeliği iddiasıyla yargılandıkları davada 2017'de üç ay tutuklu kalmıştı.

1985'ten beri faaliyet gösteren Grup Yorum'un 10 üyesi halen tutuklu, altı üyesi hakkında ise yakalama kararı bulunuyor.

Sırasıyla 22 ve 15 yıldır Grup Yorum'da müzik yapan İnan ve Selma Altın'a, Fransa'daki planlarını ve grubun geleceğini sorduk.

Fransa'ya gitmeye nasıl karar verdiniz?

İnan Altın:Son iki yıl içerisinde gerçekten Grup Yorum üzerinde çok ciddi bir abluka vardı.

Konserlerimizin yasaklanması, kültür merkezimizin basılması, defalarca gözaltına alınmamız gibi yaşanan süreçlerdi bunlar.

Bu sürecin sonunda geçtiğimiz yıl tutuklandık, üç aylık bir tutukluluk dönemi yaşadık.

Çıktıktan sonra albüm çalışmalarımıza başladık ama yeniden bir soruşturma başlatıldı Grup Yorum hakkında.

Artık hiçbir faaliyetimizi yapamaz hale gelmiştik.

Selma ve ben bir film projesine başlamıştık, uzun metrajlı bir sinema filmi projesine başlamıştık. Bu filmi çekerken, filmimizin çekimlerinin 11. gününde setimiz polisler tarafından TOMA'lar ve zırhlı araçlar tarafından basıldı ve çekimlerimizi durdurmak zorunda kaldık.

Dolayısıyla bu filmimizi tamamlama düşüncesi çok belirleyici bir etkendi. Ama bunun dışında hakkımızda arama kararı olması, hiçbir şekilde kımıldayamayacak halde olmamız, bir şekilde bir komplonun içine çekileceğimizi görmemiz ve hissetmemiz nedeniyle grubumuzun aldığı ortak karar oldu yurtdışına çıkmamız.

Hem çalışmalarımızı, sanatsal çalışmalarımızı, gerek bu filmimiz gerek bundan sonra yapacağımız diğer film çalışmaları, gerek müzikal çalışmaları sürdürmemizle ilgili grubumuzun aldığı karar çerçevesinde ikimiz de Fransa'ya geldik.

Selma Altın: Türkiye koşullarında, özellikle faşizmle yönetilen bir ülkede sanatçı olmanın, halktan yana sanat yapmanın, devrimci bir sanatçı olmanın bedellerinin olduğunu her Grup Yorum üyesi bilir, bu bedelleri göze alarak başlar.

Sadece gri liste ilk kez gündemimize girmiş oldu.

Bir yandan da bu büyük büyük terör listelerinin aslında ne kadar hukuksuz olduğunu, hukuk dışı kararlarla isimlerimizin orada bulunduğunu görmüş olduk.

Grup Yorum'un 17 üyesinden 10'u tutuklu, 6'sı hakkında yakalama kararı var. Grubun geleceği ne olacak?

İnan Altın: Grup Yorum sadece resmi üyelerinden oluşan bir grup değil, Grup Yorum'un yetiştirdiği çok sayıda öğrencisi var. Grup Yorum'un korolarında yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz var. Onları yüzlerce kişi diye ifade edebiliriz. Bizim olmadığımız koşullarda bu öğrencilerimiz tarafından, yeni Yorumcular, yeni Yorumcu adayları tarafından konserlerimiz şu anda veriliyor.

Yorumu böyle şeyler bitirmez, daha doğrusu sanatı bu tip yöntemler bitirmez. Böyle baskıyla bir sanatçı susturulamaz, yok edilemez. Öyle olsaydı o derisini yüzdükleri insanları unutturmuş olmaları gerekirdi. Öyle olsaydı Nazım Hikmetleri susturmuş olmaları gerekirdi ama susturamadılar.

Selma Altın: Yorum bir yanıyla da, hem üretimleriyle hem yaşam biçimiyle direnişi simgeler.

Direniş bir zor varsa doğar elbette ki.

Bu aslında karşılıklı bir şey. Yorum'a yönelik saldırılar ne kadar çok artarsa, ne kadar büyürse Yorum'un bu noktadaki tavrı, direnişi elbette ki çok daha büyümüştür.

Bundan sonra da böyle olacak.

Baskıları en yoğun yaşadığı dönemdir ama Yorum'un da sayı olarak, fiziki olarak da en kalabalık olduğu dönemdeyiz şu anda.

Fransa'da neler yapmayı planlıyorsunuz?

İnan Altın: Ülkemize dönüktür aklımız fikrimiz. Beynimiz Türkiye'ye dönüktür ve oradaki yaşananlardan kopmuş, uzaklaşmış, sırtımızı dönmüş değiliz.

Bugüne kadarki deneyimlerimizi, tecrübelerimizi yine bir sanatsal üretime çevirerek, ülkedeki adaletsizlikleri, haksızlıkları her türlü yasadışı uygulamayı bir şekilde sanatımızla icra etmek tabii ki burada da yaşam biçimimizin tam ortasında olan bir özelliği olmaya devam edecek.

Bunun adı müzik olur, bunun adı sinema olur, tiyatro olur farklı biçimler olur ama bu kimliğimizle var olmaya, bu kimliğimizle yaşamaya devam edeceğiz.

Selma Altın: Evet fiziken buradayız ama aklımızla, ruhumuzla, beynimizle, üretimlerimizle biz ülkemizdeyiz aslında.

En sevdiklerimiz oradadır, ailelerimiz, yoldaşlarımız, bütün arkadaşlarımız, halkımız orada.

Burada olmamız hiçbir şeyi değiştirmiyor.

Faşizme karşı sanatımızı bir mevzi, bir silah olarak kullanmaktan asla ve asla vazgeçmemeliyiz.

DHKP-C üyeliği suçlaması hakkında "organik bağımız yok" diyorsunuz. Peki Grup Yorum'a DHKP-C üyeleri için şarkılar yazdıran nedir?

İnan Altın: Gerçekten böyle faaliyetlerimizi bir şekilde illegalize etmek, kriminalize bir hale getirmek gibi bir şey her zaman vardır. İktidarlar, egemenler hep bu şeyi çıkarmışlardır.

Ancak Yorum'un çok somut bir şeyi vardır: Yorum halk için üretir, halkın sanatını yapar, halkın içerisindeki mücadeleleri, direnişleri ortaya koyar.

Bunun için sayısız örnekler ortaya koymuştur. Çok değişik biçimlerde, çok değişik yerlerde hapishanelerden şehirlere kadar, fabrikalardan, okullara kadar.

Bu yüzden bunun içerisinden bazı örnekleri cımbızlayarak onunla bir kimlik yaratıp Yorum'u etkisizleştirmeye çalışmak iktidarların bir komplosudur.

Yorum'un bir halk olduğu, bir halk deryası olduğu, bir halk örgütü olduğu Yorum'un pratiğinden, Yorum'un konserlerinden, yüz binlerce kişilik konserlerinden, stadyum konserlerinden, meydan konserlerinden çok net cevabını alır zaten.

Selma Altın: Bu yaklaşım biraz Yorum'un ismini, kimliğini terörize etmek için yapılan basit ve ucuz numaralarıdır iktidarın.

Daha doğrusu Yorum'u daraltmak, kitlesinden, dinleyicilerinden kopartmak, marjinalleştirmek için yapılan basit numaralardır.

Bunu sadece Yorum'a da yapmaz zaten. Bugün parasız eğitim istiyoruz diye alanlara çıkan öğrencilere bile örgüt üyesi denir, dava açılır. Bir çok gazeteci, akademisyene terör örgütü üyeliğinden, propagandasından dava açılır.

Bu aslında iktidarın ilk elden yaptığı numaralardan birisidir.

Çok basit terörize etme, marjinalleşme çabaları... Bu konuda kafamız çok rahat.

Meşruluk sandalyemize çok güveniyoruz ve o sandalyeden asla kalkmaya niyetimiz yok.(BBC)