15 Temmuz 2016 askeri darbe girişiminden bu yana gerginleşen iki devlet arasındaki ilişkilerin ‘normalleşmesi’ amacıyla Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’ya resmi ziyarette bulunması ve askeri törenle karşılanması Alman kamuoyunun büyük bir çoğunluğunun ve muhalefet partilerinin yoğun tepkisine yol açtı. 

Almanya Şansöylesi Angela Merkel ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaklaşa düzenlediği ortak basın toplantısı öncesinde Almanya’da sürgünde yaşayan gazeteci Can Dündar’ın basın toplantısına katılıp katılmayacağı Erdoğan kadar basın mensuplarının merakla beklediği konulardan biriydi. 

Federal Başbakanlık binasında düzenlenen basın toplantısında yine ana konu Türkiye’deki basın ve düşünce özgürlüğü ile tutuklu vatandaşların durumuna ilişkin açıklamalar oldu. Almanya Başbakanı Merkel ilk kez Erdoğan ile sadece tutuklu Alman vatandaşlarının değil, tüm düşünce suçlularının serbest bırakılmasını Almanya olarak talep ettiklerini beyan etti. 

İki  tarafın serin kanlı, soğuk ve samimiyetsizlikten uzak açıklamaları Alman basınını tatmin etmedi. Merkel basın toplantısında Türkiye’nin tutumunu eleştirerek ‘ Almanya olarak ilşikilerin derinleştirilmesinden yanayız. Ancak basın ve düşünce özgürlüğü konusunda Türkiye’den beklentilerimiz var’ şeklinde açıklamada bulundu. 

ERDOĞAN CAN DÜNDAR’IN İADESİNİ İSTEDİ

Berlin’de düzenlenen ortak basın toplantısına  gazeteci Can Dündar’a akreditasyon verilmesinin diplomatik gerilime yol açması ve Dündar’ın bu nedenle toplantıya katılmaktan vazgeçmesi damga vurdu. Bir  Alman gazeteci Can Dündar’ın akredite olmasına rağmen neden katılmadığının sorulması üzerine Erdoğan Can Dündar ile ilgili oldukça sert yanıt verdi ve onun devlet sırlarını ifşa ettiğini belirterek onun bir ajan olduğunu belirtti. 

Basın toplantısında Alman gazeteciler Türkiye’de tutuklu bulunan Alman vatandaşları gündeme getirdi. Yine aynı şekilde bir Alman gazeteci Erdoğan’a Türkiye’de yargı bağımsızlığı konusunda ciddi şüpheler olduğunu ve 72 yaşındaki Enver Altaylı’nın hakkında iddia olmamasına rağmen tutuklu tutulması konusunda’ ne düşünüyorsunuz diye sorması üzerine Erdoğan’ın ‘Yargı bağımsızlığına karşı saygımız sonsuzdur ama bu süreçlerin farklı olmasını dilerdik’ şeklindeki cevabı gazetecileri tatmin etmedi. 

Basın toplantısına damgasını vuran diğer konulardan biri de Almanya’da muhalif çizgideki haber portalı Avrupa Postası Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Adil Yiğit’in ‘Gazetecilere özgürlük’ yazılı tişörtü ile fotoğraf çekmek istemesi oldu. Alman ve Türkiye’den gelen emniyet birimlerinin olayı fark etmesi üzerine gazeteci Yiğit’in basın toplantısı salonundan zorla çıkarılması Alman gazetecilerin yoğun tepkisine neden oldu. Yiğit, basın toplantısında sadece önceden seçilmiş, ayarlanmış gazetecilere soru sorulma hakkının tanınmasını eleştirerek, muhalif basına söz hakkı özellikle verilmemesini sert bir dille eleştirdi.

Avrupa Postası'na konuşan bir Alman gazeteci basın özgürlüğü ilkesinin Alman Anayasasında güvence altına alındığını belirterek, ‘Gazetecilere özgürlük’ yazılı tişört ile gelen bir gazetecinin salondan çıkarılmasını kınadı. 

Öte yandan  Erdoğan’ın  Merkel’e 69 kişiden oluşan bir liste verdiği ve bunların biran önce Alman hükümetinden iadesini talep ettiği ileri sürüldü.

Süheyla Kaplan