Hâkim ve savcıların internet platformu adalet.org’un da kurucusu Aydın Başar, Balıkesir hâkimi olduğu dönemde Facebook’ta kendisinin yazmadığı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştiren bir şiiri paylaşan sanık C.B. hakkında beraat kararı verdi. Erdoğan’ın avukatları Başar’ı gerekçeli kararı nedeniyle HSK’ye şikâyet etti.

HSK bu şikayet üzerine Başar hakkında 2016 yılında inceleme başlattı. Bu süre içinde de 25 yıllık hâkim Başar önce Zonguldak, ardından da Erzurum’a sürgün edildi. HSK sonunda, Başar hakkındaki soruşturmayı tamamladı ve ‘yer değiştirme’ cezası verdi.

Diken’den Kemal Göktaş’ın haberine göre kararı veren HSK 2. Dairesi’nin bir üyesi Başar’ın ihracı yönünde oy kullanırken üç üye yer değiştirme, iki üye ise kınama cezası verilmesini istedi. HSK 2. Dairesi’nin kararına Başar’ın yaptığı itiraz HSK Genel Kurulu’nca reddedildi. Böylece karar kesinleşti.

Karara göre Erzurum’da görev yapan birinci sınıf hâkim Başar, 2’nci bölgeye tayin edilecek. Ayrıca istinaf ve Yargıtay’a üye seçilme hakkı olmayacak.

TAMAMEN İKTİDARIN KONTROLÜNDE

2017’de kabul edilen anayasa değişikliğiyle yapısı değişen HSK’ye Adalet Bakanı başkanlık ediyor. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesiyken kurulun üç üyesi cumhurbaşkanınca; üç üyesi Yargıtay üyeleri, bir üyesi Danıştay üyeleri, üç üyesi de öğretim üyeleri ve avukatlar arasından TBMM tarafından seçiliyor.

EN AĞIR İKİNCİ CEZA

Kanuna göre hakimler ve savcılar hakkında meslekten çıkarma cezasından sonra en ağır ikinci ceza yer değiştirme birçok ağır fiilin yanı sıra ‘yaptıkları işler veya davranışlarıyla görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını uyandırmak’ halinde de uygulanıyor.

HSK’YE ‘DÜŞMAN MIYIZ BİZ?’ DİYE SORMUŞTU

Hâkim Başar, hakkında soruşturma yürütülürken HSK üyelerine yazdığı mektupta, “Yargıyı bir tarikat liderinden emir alan cemaat yargısından kurtardınız, bu bizim de emelimizdir. Ancak şunu bilin, FETÖ cemaatinden kurtardınız ama yargıyı korku cemaatine teslim ettiniz” ifadelerini kullanmıştı.

Başar mektubunda şöyle demişti:

“Bu mesleğin üyeleri artık kendi meslekleri konusunda bile bir düşünce açıklamaktan korkuyorlar. Siyaset ile yargının buluştuğu bir davada karar verirken kendilerini baskı altında hissediyorlar.

Sizlere göre biz neyiz, tehlikeli adamlar mıyız? Düşünüp, bazen konuştuğumuz için, demokratik bir hakkımızı, mesleğe dair eleştirilerimizi sunduğumuz için. Size göre bizim siyasetimiz nedir? Biz neciyiz? Şu meslekte cübbemden başka ne üstüne ne altına başka bir şey giymedim. Milletimizin tek bir ferdini bile ayırmadık. Düşman mıyız biz? Sıra bize mi geldi artık? Korku cemaatini tam anlamıyla yürürlüğe mi koydunuz? Vicdanen verdiğimiz bir karar da azıcık zülfüyare dokunsak, hakkımızda soruşturma açıp sürüyorsunuz. Dün yazdıklarımızdan cımbızla sözcükler çekip hakkımızda soruşturma açıyorsunuz. Ne olacak biz olmaz isek çok mu rahatlayacaksınız? Zaten sayılı sayıda olan bu renkleri soldurduğunuz da yargı sorunsuz bir alan mı olacak? Tek renkli yargı. Tasfiye edilen terör örgütü de benzer bir yargıyı özlüyordu. Siz demediniz mi, yargı cemaat yargısından kurtuldukdan sonra, daha renkli özgür ve bağımsız olacak? Bu mu sizin bağımsızlık ve çok renklilik anlayışınız?

Güç sizde, bizim gücümüz yüreğimizden bozulmadan gelen düşüncelerimizdir. Bilirim güç karşısında söylediğiniz sözler anlamsız ve adama bak karşımızda nasıl konuşuyor tepkisini ve daha ötesinde zarar verme düşüncesini de ortaya çıkarabilir. Doğrunun bedeli varsa o bedeli ödemekten de korkmuş değilim. Hâkim adaylığından bugüne kadar vicdanım susmadı.”