Sosyoloji profesörü bir baba ile diplomat bir annenin kızı olarak Strasbourg'da doğan Elif Şafak, Londra'da yaşıyor. Kitaplarını Türkçe ve İngilizce yazıyor. En son romanı "Cennetin Kokusu" geçen ekim ayında Almanca olarak yayınlandı.

Ünlü edebiyatçı Elif Şafak "Spiegel Online"a yazdı. 

Dünyaca tanınmış "Der Spiegel" dergisinin Online sayfasında bir sayfa yayınlanan makaleden dikkat çekici bir bölüme yer veriyoruz.

Benim Türkiyem de anneannem gibi öldü.

Bu yazıyı kaleme aldığım gün, beni masallarıyla büyüten anneannem yaşamını kaybetti. Karmaşık bir kişiliği vardı onun: Kararlı bir laik, Batılı yaşam tarzını benimsemiş bir Doğuluydu. Kendi eğitim görmemiş olsa da, kızının ve torununun eğitimi ile özgürlüğünün en büyük savunucusuydu. Çeşitli kültür ve geleneklerin bir sentezi olan Türkiye’yi simgeliyordu o benim için. Bugün, anneannem gibi o Türkiye de öldü artık.


İstanbul'da bir Yeni Yıl kutlamasından

Ben Ankara’da, burjuva Müslümanların yaşadığı bir semtte büyürken, Yeni Yıl kutlamasında televizyonda özel sohbetler olurdu; şarkıcılar ile komedyenler sırayla ekranda boy gösterir; havai fişekler ve rengârenk ışıklarla kutlama yapılırdı. Programın en heyecanla beklenen yanı ise geceyarısından kısa bir süre önce ekrana çıkan dansözdü. Alkışlarla televizyonu izler, kestane ve mandalina yerdik; saat geceyarısını vurunca kucaklaşarak birbirimizi kutlardık. Anneannem odasına gidip Yeni Yıl huzur ve başarı getirsin diye Allah’a dua ederdi. Doğu ve Batı kültürlerinin karışımı bir yaşamdı bu, işte bu karışım ne yazık ki artık kayboluyor.

Günümüzde çoğu kişi görünmez kültürel gettolarda yaşıyor. Türkiye milliyetçiliğe ve dinciliğe sarılırken hükümet de daha otoriter hale geldi. Farklılıklar, kavurucu bir güneş altındaki kar tanesi gibi erimekte. Her şey ya ak ya kara. Toplum "biz" ve "onlar" diye ayrılmış durumda. Bireyselliğe ise hiç yer yok. Bir ülkenin Yeni Yıl kutlamasinda bile bu kadar kutuplaşıp ayrışması çok acı.