Die Welt gazetesi yorumunda Erdoğan'ın büyüklük iddiasının Türkiye'ye zarar verdiğini vurguluyor:

"Türkiye'nin üzerindeki baskı Donald Trump'tan ve onun yaptırımlarından değil, Erdoğan'ın büyüklük iddiasından kaynaklanıyor. Erdoğan kuvvetler ayrılığını hükümetin kontrol edilmesine imkân tanımayacak şekilde ortadan kaldırınca onu dizginleyebilecek kimse kalmadı. Hiçbir bakan ve danışmanı itiraz etme cesaretini gösteremiyor. Çevresindekiler adeta kukla oldu. Sadece maliye ve dış politikalarda sağduyuya dönülmesi durumu düzeltebilir. Ama Erdoğan hezeyan dünyasında rahat buluyor. Günün birinde Türkiye'nin NATO üyeliğini de tartışma konusu edebilir. Batıya şimdilik sükûnetle beklemekten başka çare kalmıyor. Neyse ki, otokrasi mekanizması da devridaim gibi sonsuza kadar işlemiyor."

Leipziger Volkszeitung gazetesi Eylül ayında Berlin'de yapılması planlanan Merkel – Erdoğan görüşmesine ayırdığı yorumda Türkiye'nin Avrupa değerleriyle barışık olmasının önemine işaret ediyor:

"Berlin'deki buluşma Erdoğan'ın temel ekonomik gerçeklikleri yeniden keşfetmesine yardımcı olabilir. Modern Türkiye'nin popüler lideri olma yolundaki ilerleyişi başından beri Avrupa Birliği ile bağlantılıydı. Para, uzmanlık ve Türkiye'nin modernleşmesi için gerekli teknolojiler Avrupa'dan geliyordu. Erdoğan, aynı zamanda hukukun üstünlüğüne dönüş anlamına da gelen bu yolu yeniden bulursa, krizi atlatabilir. Ama Avrupa'yı es geçen politikalar uygulamaya devam ederse, kaybetmesi kaçınılmaz olacaktır. Almanya Başbakanı Angela Merkel bu iki seçeneği hatırlatırken, Erdoğan'a her zamanki gibi mesafeli ama dostça davranacaktır."

Westfälische Nachrichten gazetesi ABD ile Türkiye arasındaki krize şu satırları ayırmış:

"Etme, bulma dünyası: Ankara ile Washington arasındaki gerginlik akıldışı bir düzeye kayarcasına tırmanıyor. Amerikalıların cezalı gümrük vergisine Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerikan elektronik ürünlerine cezalandırıcı vergiyle karşılık veriyor. Amerikan malı iPhone yerine Samsung demek çocuksu saflıktır. Ülkeyi ekonomik istikrara kavuşturmak için yaptığı döviz bozdurma çağrısı gibi bu da büyük bir çaresizliğin işaretidir."

Handelsblatt gazetesi Donald Trump'ın yaptırım politikasını genel anlamda eleştiriyor:

"Amerika'nın yaptırımları orta vadede amaçladığının aksi sonucunu verir. İran'ın ılımlı muhafazakâr hükümeti sallanabilir ama teokratik sistem değişmez. ABD'nin tutumundan reformcular değil gericiler kârlı çıkar. Aynı dinamik Venezuela, Rusya ve Türkiye'de de kendini gösteriyor. Erdoğan'a verilen destekte şimdilik azalma görülmüyor. Yaptırım politikasının sefaleti, hükümetleri politika değişikliğine zorlamak yerine kıskaca alınan muktedirleri kendi politikalarının doğruluğuna inandırmasında yatıyor."(Deutsche Welle)