Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Hamburg kentinde yapacağı referandum kampanyası için önce Grand Elysee Oteli ile anlaşma yapılmıştı.

Otel yetkililerinin "Hayır" yanıtı üzerine ise, Wilhelmsburg semtindeki Plaza Event Center isimli bir Türk'e ait düğün salonu tutulmuştu. Salon, yangın yönetmeliklerine uygun donanıma sahip olmadığı gerekçesiyle Hamburg Mitte Belediyesi tarafından süresiz kapatılmıştı.

HAMBURG DIŞINDA SALON ARAMASI BAŞLADI

Dün de geç saatlere kadar salon arama çalışmalarını sürdüren UETD (Avrupa Türk Demokratlar Derneği) yetkilileri, Hamburg dışındaki (Schleswig Holstein Eyaleti) Norderstedt'teki UFUK Düğün Salonu yetkilileri ile görüşmüşler ve son ana kadar bir açıklama yapılmamıştı. Salon sahibi ve polisten edinilen bilgiye göre, Çavuşoğlu'nun konuşacağı toplantının Norderstedt'te de yapılmayacağı açıklandı.

SON DURAK BAŞKONSOLOSLUK REZİDANSI BİNASI

Son edinilen ve kesin olan bilgilere göre, Hamburg Başkonsolosluğu'na ait (Alster Gölü kenarındaki eski konsolosluk binası /Schöne Aussieht)  150-200 kişiyi alabilecek kapasiteli binada düzenleneceği aktarıldı.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, salonun kapatılmasıyla ilgili olarak Hürriyet gazetesine bir açıklama yapan Çavuşoğlu, "Tüm uygulamalar Nazi dönemindekilere benziyor. AK Parti'ye 'hayır' çıksın diye baskı yapıyorlar… Ben giderim. Kimse beni durduramaz. Toplantı yapacak yer buluruz. İşletme sahiplerini tehdit ediyorlar" ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, şubat ayında Köln kentinde düzenlenen "Milletini sevenler evet diyor' toplantısına katılarak anayasa değişikliğini savunmuştu. Hemen öncesinde Başbakan Binali Yıldırım da Oberhausen kentinde "Memleket sevdalıları evet diyor" etkinliğine katılarak konuşma yapmıştı.

Mevlüt Çavuşoğlu'nun çarşamba günü Alman mevkidaşı Sigmar Gabriel ile görüşmesi planlanıyor.

ERDOĞAN'IN 'NAZİ' SUÇLAMASI BARDAĞI TAŞIRDI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türk bakanların referandum etkinliklerinin iptali ile ilgili olarak Almanya'ya yaptığı 'Nazi' benzetmesi Alman siyasetinde sert tepkilere yol açmıştı. Başbakanlık Müsteşarı Peter Altmeier, Almanya'ya yönelik 'Nazi' benzetmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini belirterek, 'Alman hükümeti Türk yetkililerle sürekli temas halinde. Son günlerde yaşananlarla ilgili sorunlar ve ne anlama geldiğinin Ankara'da da fark edilip anlaşılmasını sağlayacağız' açıklaması yapmıştı.

Adalet Bakanı Heiko Maas ise Erdoğan'ın sözleri için 'rezilce ve kabul edilemez' açıklaması yaptı. Alman Birinci Televizyonu ARD'de Anne Will moderatörlüğündeki tartışma programına katılan Maas, konunun artık Almanya'daki referandum etkinlikleri olmadığını, Erdoğan'ın amacının kışkırtma olduğunu belirterek, "Kışkırtmalara gelmemek için dikkatli olmamız lazım" demişti.

CDU Genel Başkan Yardımcısı Julia Klöckner de Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Erdoğan'ın sözlerini 'utanmazca' ve 'kibirli' diye nitelendirdi. Klöckner, konunun başbakan Angela Merkel ve Birlik partileri Meclis Grup Başkanı ile yedikleri akşam yemeğinde de gündeme geldiğini belirterek, "Tutum net: Erdoğan'ın Nazi benzetmeleri tahammül gösterilemeyecek nitelikte" paylaşımında bulunmuştu.

Sol Parti Meclis Grup Başkanı Dietmar Bartsch AB'nin ortak tutum içinde olmasının önem taşıdığını belirterek, Türkiye'ye silah ihracatının durdurulması ve AB yardımlarının dondurulması çağrısı yaptı. 

Avrupa Postası Genel Yayın Yönetmeni Adil Yiğit ise sosyal medyadaki bir paylaşımında şunlara yer verdi:

Koskoca, 75 milyon nüfuslu bir ülkenin Dışişleri Bakanı için Hamburg'da bir salon bulamadılar. Bol keseden Alman hükümeti için (Bir yılda beş kez en üst düzeyde Merkel-Erdoğan diplomatik görüşmelerine rağmen) 'NAZİ' suçlaması yapılırsa sonuçlarına vede bedeline katlanmak gerekir. Burası Türkiye değil ki, 'dün dündür, bugün bugündür' denilsin. Söylenenler uçmaz. 80'li yıllarının sonlarına doğru Köln civarında yaşanan yasaklı bir sol örgütün Alman bürokrasisinden kaçması aklıma geldi. Türkiye, daha doğrusu AKP bürokrasisi bundan sonra acaba Ortadoğu'da değil de, Avrupa'da köşe bucak kaçacak mıdır? Yada Erdoğan Putin'den olduğu gibi Merkel'den de özür mü dileyecektir? Kısacası diplomaside gelinen son nokta, kendi evinden dışarıya çıkamamak komşularla sıfır toleransa kafa atmaya çalışmanın acı sonucu, bekleyelim de HAYIR'lara vesile olsun.