TBMM İçişleri ve Savunma Komisyonu Üyesi, İzmir milletvekili Murat Bakan (CHP) tarafından yazılı verilen soru önergesinde çarpıcı sorular dikkat çekti.

Murat Bakan Başbakan Yıldırım'a, "DİTİB’e bağlı  imamlara onları Avrupa’da töhmet altında bırakacak ve yaşadıkları ülkede onlara şüphe ile bakılmasına yol açacak ve hatta bu sebeple yargılanmalarına yol açacak  “muhbir ” olmaları yönünde herhangi devlet kurumundan resmi yada gayrı resmi bir çağrı olmuş mudur ? Olmuş ise hangi makam ve hangi yetkililer hangi yetki ile böyle bir çağrı yapmışlardır? Eğer bu tip bir çağrı var ise Anayasamıza ve yasalarımıza, aykırı ve gayrı ahlaki olan bu çağrıyı yapanlar hakkında bir yasal işlem başlatılmış mıdır?" sorusunu yöneltti.

İşte TBMM Başkanlığı'na başlıklı Murat Bakan tarafından verilen soru önergesi:

AB ülkelerinde Türkiye kökenli 5 milyona yakın insanımız yaşamaktadır. Çoğunluğu 60’lı yıllardan işçi olarak giden insanlarımızın çocukları, torunlarıdır. Bu insanlar artık yurtdışında yaşayan, ülkemize döviz gönderen işçilerimiz değildir yani. 

Bulundukları Ülkelerin vatandaşlığına geçen bu insanlar akademisyen, bilim insanı, sanatçı, doktor, mühendis, avukat, gazeteci, işadamı, sporcu, politikacı, yani yaşamın her alanında söz sahibi olan büyük bir toplumdur. Sadece Dünya şampiyonu Alman Millî Takımına bakmamız yeterlidir.  

'ERDOĞAN KARŞITLARINI İHBAR EDİN ÇAĞRISI SKANDALDIR'

İşte Avrupa’da yaşayan Türk kökenli yurttaşlarımıza ilişkin olarak kendisine bağlı 896 dernekle Avrupa’nın en büyük müslüman dini kuruluşu Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) imamlarına “Avrupa’da yaşayan muhalifleri, Erdoğan karşıtlarını, AKP karşıtlarını ihbar edin” diye bir çağrının olduğu iddia edilmekte ve bu konu başta Almanya ve Hollanda parlamentolarına da taşınmış durumdadır.

Eğer doğru ise, Avrupa’da yaşayan Müslümanların din işleri ile ilgilensin diye görevlendirilen imamlardan aslında MİT’in bile görevi olmayan sadece Sayın Cumhurbaşkanı’na karşı olan ve iktidara muhalif olanları ihbar edilmesini istemek tam bir skandaldır. 

Ülkemiz ve AB arasında “Barış Elçisi” olabilecek Anadolu hümanizmasını Avrupa’ya yayacak bu Yunus’u, Hacı Bektaş’ı Veli’yi, Mevlana’yı anlatması beklenen imamlardan dan “muhbir” olmalarını istemek suçtur ve o din adamlarına da saygısızlıktır.

DİTİB TÜZÜĞE GÖRE DOĞRUDAN ANKARA'YA BAĞLI

Konu, Der Spiegel, Frankfurter Algemeine Zetung, Die Welt gibi Avrupa’nın en etkili basın organlarına konu olmuştur. Köln İdare Mahkemesinden alınan DİTİB tüzüğüne göre DİTİB doğrudan Ankara’ya bağlıdır. Almanya Federal Meclisin Araştırma Hizmet Dairesi’nin Almanya’daki İslami örgütler ile ilgili bir belgesinde şöyle denilmektedir. DİTİB Ankara’ya statüsel olarak bağlıdır.
DİTİB Tüzüğü Paragraf 4’te  Paragraf 4de göre Diyanet Başkanı, üst düzey sorumluları, sekreteryası, eyaletlerdeki din ataşeleri DİTİB'e üye olabilirler.

Paragraf 11 madde 1: "DİTİB Denetleme Kurulu  beş kişilik dini temsilciden oluşur. Diyanet İşleri Başkanı tarafından atanır, yokluğunda ise başkan yardımcısı tarafından belirlenir." Paragraf 9. Madde 2: "Yönetim Kurulunun seçimi: Konsey tarafından önerilen kişiler iki yıllığına seçilir. Konsey yönetim kurulunun seçilebilmesi için iki adayı belirler."
Demektedir. Buna göre ;

DİTİB ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında organik yada statüsel bakımdan bir bağ var mıdır ?

Diyanet Başkanı, üst düzey sorumluları, sekreteryası, eyaletlerdeki din ataşeleri arasında DİTİB'e üye olan herhangi bir kimse var mıdır ? 

Avrupa’daki Türkiye kökenli insanlarımıza, özellikle DİTİB’e bağlı  imamlara onları Avrupa’da töhmet altında bırakacak ve yaşadıkları ülkede onlara şüphe ile bakılmasına yol açacak ve hatta bu sebeple yargılanmalarına yol açacak  “muhbir ” olmaları yönünde herhangi devlet kurumundan resmi yada gayrı resmi bir çağrı olmuş mudur ? Olmuş ise hangi makam ve hangi yetkililer hangi yetki ile böyle bir çağrı yapmışlardır ?

Eğer bu tip bir çağrı var ise Anayasamıza ve yasalarımıza, aykırı ve gayrı ahlaki olan bu çağrıyı yapanlar hakkında bir yasal işlem başlatılmış mıdır?