Haber Merkezi-

Dammtor semtindeki konsolosluk önünde toplanan gazetecilerden Adil Yiğit, Mustafa Akpolat, Süheyla Kaplan, Hüseyin Dörtyol ' Özgür Basın Susturulamaz' şeklinde pankart taşıyarak Dündar ve Gül'ün tutuıklanmasını protesto etti. Gazeteciler ayrıca Hamburg konsolosluğu önüne 'özgür basın susturulamaz' yazılı siyah çelenk bıraktı. Gösteride Hamburg'un tanınmış hukukçularından Mahmut Erdem, Alevi Derneklerinden Adıgüzel Yüce, Alper Doğan, Cengiz Orhan, Hamburg Demokratik Güç Birliği adına Devrim Renas, Yeşiller Partisi eyalet Milletvekili Filiz Demirel, Yeşiller Partisi Altona lçe Belediye Meclis üyesi Yusuf Uzundağ, Aysel Özkan (SPD) ve bazı vatandaşlar katıldı.

Gazeteciler adına konuşma yapan Avrupa Postası Genel yayın Yönetmeni Adil Yiğit, Dündar ve Gül'ün yanız olmadığını belirterek '' MİT TIR'ları haberinden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından canlı yayında "o haberi yapan bedelini ağır ödeyecek" şeklinde tehdit edilen ve dün ilk mahkemede talimatla tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül'e yönelen baski ve tehdit haber alma hakkına açık bir tecavüzdür' dedi.



Özgür basının sesini boğmak amaçlı ve halkın haber alma özgürlüğüne yönelik gündeme gelen iki gazetecinin tutuklanmasının basın mensubu tüm gazetecilere verilmiş açık bir gözdağı olduğunu ifade eden Yiğit '' gazetecilerin tutuklanmasını nefretle kınıyoruz dedi.


Mahkemede soruşturmayı yürüten savcılıkça Dündar ve Gül'e "devletin güvenliğini düşünmediniz mi" içerikli sorularını sormaları maksatlı olduğu kadar, onlardan gazetecilkten öte devletin memuru tavrı beklendiğinin açık göstergesidir. Beklenen yanıt alınmayınca da, ilk mahkemede iki gazeteci hakkında tutuklama kararı çıkarılarak geride kalanlara mesaj verilmiştir' şeklinde konuşma yaptı.


Hukukçu Mahmut Erdem şöyle konuştu:


'' Sol gözü uzun senelerdir kör olan TC devleti, AKP hükümetiyle bunu sistematik hale getirdi. Çiller- Ağar döneminden arta kalan özel timci karanlık çetelerle, koalisyona girişen Erdoğan hükümeti, ülkeyi muhalif güçlere zindan etti. Yandaş medya dışında kalan basın organlarının kapılarına kilit vuruldu. Canlı yayın esnasında TV'ler basıldı. Kayyuma verilerek hükümetin borazanı haline getirildi. En küçük muhalif sese olmadık yalan ve binbir türlü iftira ve senaryolarla gözaltılar yaşatıldı. Bir yandan ileri demokrasi yalanı, öte yandan ise her türlü zulüme devam edildi. Toplumdaki siyasi kutuplaşma basın camiasına da yansıtılarak, tetikçi gazeteciler aracılığıyla tek tip düşünen medya kurumları yaratılmak hedeflendi.



Tüm bu pervasızlıklar sürerken, Avrupa ülkelerinden en küçük bir yaptırım gündeme gelmedi. Son mülteciler konusunda görüldüğü üzere Almanya başbakanı Angela Merkel, demokratik kamuoyunun uyarı ve eleştirilerini dikkate almayarak, seçimler öncesi İstanbul'a gitti. Erdoğan ve Davutoğlu ile görüşmeler yaparak, edeta seçim hükümetine AB'nin desteğini sundu.

Bugün Can Dündar ve Erdem Gül ilk mahkemede tutuklanarak özgürlükleri engelleniyorsa, bunda başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinin çıkar ilişkilerinin kayda değer bir rolü olduğu unutulmamalıdır. 1 Kasım seçimler öncesi Ankara'nın merkezinde, yüzden fazla insanın ölümüne yol açan provokasyon bombaları sonrası, mağdurlar yerine Erdoğan'a başsağlığı dileğinde bulunanları kamuoyu yakından biliyor. Bugün de Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasından dolayı çıkar ilişkileri öne sürülerek, AKP hükümetine ses çıkarmayacak olanları kınadığımızı açıklıyoruz'.



Hamburg Demokratik Güç Birliği adına konuşan Devrim Renas, başta Can Dündar ve Erdem Gül'le dayanışma içinde olunması gerektiğine işaret ederek ''Cumhuriyet gazetesine ve tüm özgür medyaya yöelik tehdit, yıldırma ve tutuklama terörüne sessiz kalmayacağız. Tutuklu gazeteciler derhal serbest bırakılsın!


Cumhurbaşkanı'nı, Anayasa'nın güvencesi altında olan basın özgürlüğüne yönelik baskı ve tehditlerden biran önce vazgeçmeye; savcıları ve hakimleri de hukuğun gereklerine uyarak basın özgürlüğüne yöneltilen baskılara sessiz kalmamaya çağırıyoruz' dedi.

Yeşiller Partisi Milletvekili Filiz Demirel ise, Dündar ve Gül'ün hükümeti eleştiren gazeteciler olduklarına dikkat çekerek G20 zirvesi sonrası Erdoğan'ın gerçek yüzünü gösterdiğini söyledi.

Demirel, ' Erdoğan gibi bir diktatör ile AB nasıl birlikte alışmayı düşünüyor? Erdoğan aklında ne varsa onu uygulamak istiyor. Alman hükümetı ve AB Erdoğan'a gereklı uyarıları yapmak zorunda' dedi.



ALMAN GAZETECİLER BİRLİĞİ VE AVRUPA TÜRK GAZETECİLER BİRLİĞİ'NDEN ORTAK AÇIKLAMA

Öte yandan Alman Gazeteciler Birliği (dju) ile Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Dündar ve Gül'ün tutuklanması ile ilgili ortak basın açıklaması yaptı.


Açıklama şu şekilde:


''Gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasını kınıyoruz. 
Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanlarını, gelecek haftasonu gerçekleştirilecek sığınmacılar ilgili olağanüstü zirvede bu gazetecilerin serbest bırakılması için devreye girmeye ve Türkiye’de insan haklarının korunması için tavır almaya çağrıyoruz.

Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, dün casusluk ve terör örgütüne yardım suçlamasıyla tutuklanıp, cezaevine konuldular. Dündar ve Gül, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan Türkiye’den Suriye’ye gizlice silah ve mühimmat gönderildiği iddialarını içeren “MİT TIR’ları” haberleri nedeniyle mahkeme önüne çıkarılmışlardı. Bu konuda kişisel olarak suç duyurusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı bir televizyon programında Cumhuriyet Gazetesi'ni ve Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ı tehdit etmiş, "Öyle kolay kurtulamaz!. Bunun bedelini ağır ödeyecek" demişti.



Federal Almanya hükümetini ve diğer Avrupa Birliği hükümetlerini Dündar ve Gül’ün serbest bırakılması için devreye girmeye, sadece basın ve ifade özgürlüğünün değil, ihlal edildiği açıkça görülen yargının bağımsızlığının korunması için için tavır almaya çağırıyoruz. Basın ve yargının bağımsızlığının ihlaleriyle ilgili hiçbir mazareti kabul etmiyoruz. Güncel siyasal sorunların çözümü için demokrasi eksikliklerinin görmezden gelinmesi de kabul etmiyoruz. Eğer Avrupa Birliği yetkilileri Ankara’da bu konuda açık tavır almazlarsa, demokratik temel hakların ve AB İnsan Hakları Konvansiyonu’nun açıkça ihlalinden kendileri de sorumlu olacaklardır.

Türkiye’de özgürlüklerini ve hatta yaşamlarını riske atarak basın ve ifade özgürlüğü için mücadele veren meslektaşlarımızı saygıyla selamlıyor ve destekliyoruz.''