Tarihler 13 Kasım 2015’i gösteriyordu. Bir cuma günüydü. Saat de tam olarak 21.20 idi. Fransa’da gözler kulaklar Fransa ile Almanya arasında, Paris’in hemen kuzeyindeki “Stade de France”ta oynanmakta olan dostluk maçındaydı. Dostluk maçı da olsa iki ülkenin milli takımları arasındaki her müsabakada olduğu gibi stad bu sefer de tıklım tıklım doluydu. Yaklaşık 70 bin futbolsever maç için oradaydı.

TV ekranları başında da milyonlarca futbolsever karşılaşmayı seyretmekteydi. Maçın 35’inci dakikasında stad içindeki futbolseverler bir patlama sesi duydu. Çoğunun aklına bu patlamanın bir intihar bombacısının işi olduğu gelmedi ilk anda. Çoğunluk patlama sesinin taraftarların patlattığı bir fişek olduğunu düşündü. Patlama sesi maçı ekranları başında seyreden milyonlarca kişi tarafından da duyulmuştu. 

Oysa o an, Fransa’da ve hatta Avrupa’da yaşamı gelecek aylarda ve belirsiz bir süre için derinden etkileyecek bir dizi terör saldırısı başlamaktaydı. Patlama stadın hemen dışında gerçekleşmişti. Terörist stad içine girmeye çalışmış ama becerememiş, bu nedenle üzerindeki bombayı girişte patlatmıştı. Stad dışında 21.50 ve 21.53’te iki patlama daha meydana gelecekti. 

Henüz stad çevresinde yaşananların ne olduğu anlaşılmadan, Paris merkezindeki Saint-Martin kanalı yakınlarında bulunan çok sayıda bar ve lokanta, sonradan “teras komandoları” olarak adlandırılacak bir grup tarafından otomatik silahlarla tarandı. Bu saldırılarda 39 kişi can verdi.

default


Saat 21.40’ta ise Paris’in ünlü konser salonlarından Bataclan saldırıya uğradı. Salonda o anda Amerikan hard rock grubu Eagles of Death Metal konser vermekteydi. Fransız özel kuvvetleri saat 00.18’de salona operasyon düzenleyip saldırganları etkisiz hale getirdi. Ancak bilanço olağanüstü ağırdı. Konser salonundan 90 ceset çıkarıldı. Onlarca da yaralı vardı. Kurtulanların bir bölümü “ölü taklidi” yaparak hayatta kalmayı başarabilmişti. Saldırıda yaralananlardan 20’si bugün hâlâ hastanede. Yaklaşık 600 kişi ise psikolojik tedavi görmeye devam ediyor. 

O gece 130 kişi Stade de France çevresinde ve Paris içinde simültane gerçekleştirilen terör eylemlerinde hayatını yitirdi. Ocak 2015’te yine Paris’te Charlie Hebdo gazetesi ve Hyper Casher adlı Yahudi marketine yönelik saldırılardan birkaç ay sonra düzenlenen bu saldırıların hemen sonrasında Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ülkede OHAL ilan etti. Fransa ve Fransızlar o andan itibaren değişmeye başladı.

Saldırıların ardından güvenlik önlemleri artırıldı

Saldırıların ardından güvenlik önlemleri artırıldı

OHAL ile yaşam

Fransa’da ilk OHAL Cezayir Savaşı sırasında 1955 yılında ilan edilmişti. Ancak bugüne kadar ilan edilen hiçbir OHAL 13 Kasım 2015 saldırıları sonrası ilan edilen kadar kapsamlı olmadı. 

OHAL’in en görünür yüzü Fransa’da askerin sokağa inmesi oldu. Yaklaşık 10 bin asker, başta garlar, havalimanları, dini ve turistik mekanlar ve resmi binalar olmak üzere ülkenin dört bir yanında devriye gezmeye ve nöbet tutmaya başladı. Ellerinde otomatik tüfekli ve çelik yelekli komandaları sokakta görmek birçok Fransızı ürkütse de rutin hale geldi. Ordu ve jandarmada yedekler seferber edildi. Okullara girişlerde çocukların dahi çantaları aranmaya başlandı. Çocuk ve gençlere “terör eylemi durumunda nasıl saklanılması” gerektiği anlatıldı. Okullarda kermes, tören ve gezilerin çoğu iptal edildi. Okul ve hastanelerin güvenlik kameralarıyla donatılması için Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları ek ödenekler ayırdı. Bazı illerde okul personeline “terör eylemi anında polisi çağırmaları için” alarm butonu verildi. 

Terör eylemlerinin sonuçlarından biri de ilk yardım kurslarına giden Fransızların sayısında olağanüstü artış olmasıydı.  Kızılhaç, Fransız İtfaiyesi ve Sivil Koruma’nın düzenlediği ilk yardım kusrlarına katılımlar bir yıl öncesine oranla yüzde 60 ile yüze 80 arasında artış gösterdi. Alışveriş merkzlerinde haftasonları ücretsiz ilk yardım seansları düzenlendi. Bu senaslara yüzbinlerce Fransız katıldı.

OHAL Fransız polis ve istihbaratını yepyeni ve istisnai yetkilerle donattı. Fransız İçişleri Bakanlığı verilerine göre OHAL kapsamında bugüne kadar 4 binden fazla ev ve işyerinde “yargı izni olmaksızın”, arama yapıldı. Bu çerçevede 89 kişi hakkında “ev hapsi” kararı verildi. OHAL 14 Temmuz 2016 akşamı Nice kentindeki son terör eylemi sonrası terörle mücadele yasaları daha da sertleştirilerek 6 ay daha uzatıldı. Fransa OHAL’i uygulayabilmek için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan bazı yükümlülüklerini belirli bir süre yerine getiremeyeceğini ilan etti.

Yargının devre dışı bırakılması ulusal ve uluslararası çapta insan hakları örgütlerinin eleştirilerine neden oldu, olmaya da devam ediyor. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), OHAL uygulamasının “sürekli hale gelmesinden” duydukları kaygı hakkında bu yıl içinde ayrı ayrı raporlar yayımladılar. Çok sayıda Fransız siyasi ve yargı mensubu da bu görüşte.

Paris Başsavcılığı terörle mücadele birimi eski şefi Michel Debacq, terörle mücadelede yargı otoritesinin devre dışı bırakılmasının “hatalı” olduğunu belirtip, yetkinin tamamıyla istihbarat birimlerine verilmesini eleştiriyor. Terörle etkin mücadele için ulusal ve özel bir savcılık birimi oluşturulması gerektiğini savunuyor. Çok sayıda Fransız uzman da OHAL ve terörle mücadele adına bireysel hak ve özgürlüklerden vazgeçilmesinin “teröristlerin ekmeğine yağ süreceğini” söylüyor.

default

Müslümanların konumu

Fransızlar her ne kadar OHAL altında yaşamaya alışmış olsalar da bu durumdan zarar görenler de var. Bunların başında da Fransa’nın Müslümanları geliyor. Ülkede yaşayan ve sayılarının 5 milyonu aştığı söylenen Müslümanlara karşı Fransız toplumunda eskiden bu yana var olan şüphe bugün daha da artmış durumda. Fransa İslam Konseyi’ne (CFCM) bağlı İslamofobi Gözlemevi verileri yıl başından bu yana Müslüman karşıtı eylemlerde yüzde 54 azalma gözlemlendiğini belirtmekle birlikte, bu azalmanın aslında gerileme anlamına gelmediğini, zira geçen yıl Charlie Hebdo saldırısı sonrası Müslümanlara karşı genel olarak eylemlerde 11 kat artış kaydedildiğini gösteriyor.

IPSOS tarafından gerçekleştirilen bir kamuoyu yoklamasına göre günümüzde Fransızların yüzde 56’sı, “kızının bir Müslüman ile evlenmesine çok sert tepki vereceğini” söylüyor. Terör saldırıları Fransız toplumunda İslam ve Müslümanlarla ilgili tartışmayı daha da alevlendirdi. Bu tartışmanın Nisan 2017’de ilk turu yapılacak cumhurbaşkanı seçimi öncesi daha da alevlenmesi bekleniyor. 

Terör eylemleri ve OHAL’in bir diğer kurbanı ise turizm ve kültür. Terör eylemleri sonrası başta Paris olmak üzere konser ve gösteri salonları, lokantalar, barlar ve müzelerin cirolarında kayda değer düşüş gözlemleniyor. Yıl başından bu yana Fransa’ya gelen Çinli turist sayısında yüzde 23, Japon turist sayısında ise yüzde 40 düşüş var. Paris sadece bu yıl 2 milyon turist kaybetti. Bu yıl 1 Ocak-31 Ekim arası Fransa’ya gelen turist oranı ise yüzde 8,1 geriledi.    

Paris’te Bataclan konser salonuna yapılan saldırının ardından bir yıl geçti. Salon ünlü İngiliz müzisyen Sting tarafından verilen bir konserle yeniden sevenleriyle buluştu. Fakat saldırının Fransız toplumunun dokusunda yarattığı hasar henüz tazeliğini korumakta. DW/Kayhan Karaca