Defalarca işlendi bu konu. Ebeveynlerin alınteri, ikinci kuşağın ise gözyaşları var bu topraklarda. Kazım Abacı, ailesi özelinde toplumsal bir sorunu çok iyi işlemiş ve “Elifs Männer”  belgeselinde bu durumu söze dökmüştür: “ Köyün girişindeki yolda yere uzanır, kulağımı yola dayar, gelecek bir araba sesini dinler, anne mi-babamı beklerdim”


Emanete bırakılmış çocuklardan ( bende bu gruba dahilim) dinlediğimiz sayısız anekdot var. ikinci kuşak 40 lı yaşların sonuna dayansada, yaşanmış bu büyük travma mahkum edilmelidir. Hırsımı alamayıp, bu ülke bu çocuklara tazminata mahkum edilmelidir diyecek kadar öfkeliyim aslnda. Bizler de kanun engeline takılanlardandık. Adına “Aile birleşim yasası” denen bir garip birleşememe yasası, sayısız insanı mağdur etmeye devam etmekte.


Lampedusa Göçmenleri örneğine bakılırsa, bir 50 yıl daha süreceğe de benzer. Birileri çıkıp, ne alaka aile birleşimi başka, mülteci olmak durumu başka demesin bana! Aynı!  Tüm bu yasalar aynı bakış açısının, aynı zihniyetin sonucu!


Lampedusa mültecileri “kanun engeline” takıldı. Herşeyi yasalarla açıklayan hükümet ve onun temsilcileri, insani olanı nedense gayretle unuttu!  Bu ülkede göç, çocuk yada yetişkin sorun olmaktan çıkmamış ve tekerrür süregelmiştir. Bir yandan Göçmen ülkesi olduğu itirafı, diğer yandan yasaların dışladığı bir „yabancı“ grup insan hep varolmuştur. Yasalar mı insan yapar, insanlar mı yasa yapar?, karışmış vaziyette. Kul yapısı bu yasalar değişmez, dönüşmez (!).


Siyaset hem sağına hem soluna aynı anda, oy kaygılı mesaj vermeye çalışınca ortaya trajikomik sonuçlar çıkıyor. Lampedusa göçmenlerine yeşil ışık yaksa, devamından korkuyor!


Hamburg 2015 eyelet secimleri bunca yaklaşmışken, olur ya  seçmen, desteğini çeker mazallah! Hükümet edenler arasında muhalif sesler yükselir.  Bir başka endişe de, seçmenin CDU ve diğerlerini güçlendireceği  kaygısıdır.. 


Lampedusa Göçmenleri „çok hesaplı, ince işlerin“ arasında kaldılar ve kilise, mekanları oldu. Krizi yaratanda, krizi yönetemeyen de hükümetin kendisidir!