Sevgili okuyucular,

Kaos, curcuna, yalan, başkalarını aşağılama, içi boş vaatler, din bezirgânlığı, kuran elde miting alanları, tehditler, seçim bürolarının bombalanması, elinde çifte silahlı danışmanlar, mitinglere katılmak istemeyen kamu personellerine tehditler, ötekileştirme, farklılıkları aşağılama, vs. havada uçuştuğu bir seçim atmosferi içinde, bir ülke görünümünde, Türkiye, Kürdistan coğrafyası.

Dışarıdan bakıldığında acınacak, bir o kadar da, komedi durumuna düşürülmüş bir ülke görünümü. Uluslararası ve batı basını, aklı bağında köşe yazarları, tebessüm ederek, bir o kadar da, dehşet verici bir durumla karşı-karşıya kaldıkları öngörüsü ile olayları analiz etmeye çalışıyorlar.

Bütün bunlar yaşanırken, partiler seçim vaatlerini arka-arkaya açıklamaya, seçmenlerine yönelik propaganda malzemesi olarak sunmaya başladırlar.

Açıklanan seçim beyannameleri, partilerin propaganda malzemeleri, basın mensupları olarak, yazarlar olarak hoşumuza gitmeyebilir.

Partilerin seçim beyannamelerinin, halka güven vermediğini, inandırıcı olmadığını, uçuk ve hayal ürünü olduğunu, yorumlayabilir, yazabilir ve eleştirebiliriz.

Bu tarz bir davranış, basın camiasında yer alan tüm yazarların, gazetecilerin en doğal hakkıdır. Aynı zamanda toplumu aydınlatmakta, basın gazetecilik görevleri arasındadır.

Uçkuru elinde gezen, ‘gazeteci’!

Bütün bu hengâmeler içinde, bir ‘gazeteci’ kusura kalmayın, bu kişinin gazeteci olduğu tartışması dahi yersiz, toplumun aklı ile alay etmek anlamına gelmektedir. Daha doğrusu, bir ‘gazetede’ köşe yazarlığı yapan soytarı, CHP genel başkanı Kemal Kılıçtaroğlu’nun açıkladığı, mega proje olarak sunulan, ’2035 projesini’ değerlendirilirken, ‘koca kafalı’ Engin’in, aklının uçkuruna çalıştığından olması gerek, ‘genelevde olacak mı?’ sorgulaması yapmaktadır.

Sunulan bu projenin uygulanabilirliliği tartışılabilir. Hatta seçim vaatleri olduğu için ciddiye de, almayabilirsin. Konuya ilişkin toplumu aydınlatmak tabiî ki gazetecilik görevleri arasındadır. CHP in, projesinin halka umut vermediğini yazmak, hatta ‘alaycı’ yaklaşmakta mümkündür.

Koca kafalı Engin Ardıç ne yapmaktadır?

Engin Ardıç, ‘’ Sinema olsun, tiyatro olsun, tenis kortu olsun, bale stüdyosu olsun, genelev olmasın... Var mı öyle kent? Yazık değil mi pırıl pırıl doktoralı Kılıçdaroğlu askerlerine?’’

Koca kafalı, sanatı, sporu birlikte harmanlayarak, birde araya genelevini sıkıştırıp, aslında sanata, edebiyata, spora ne kadar düşman olduğunun, koca kafalının bilinçaltında neler yattığını anlamak açısından bir ipucu vermektedir.

Genel ev, seks işçiliği, cinsellik tartışılabilir. Tartışılmasında da, herhangi sakınca görmemekteyim. Sonuçta, insan yaşamının bir parçasıdır Konuya yaklaşım, her insanın kendi penceresinden farklılık içerebilir. Bunu burada sorgulamak istemem.

Ama genelev sorununu rakiplerini, ‘sindirmek,’ başkalarını ‘aşağılamak’ için kullanıldığında, bunu kullananların içinde bulunduğu kepazeliği ifade etmek ve ifşa etmek görevlerimiz arasındadır.

Koca kafalının, bildiği ama bilmemezlikten geldiği bir gerçek var. Rakiplerini, başkalarını, ‘aşağılamak’ için kullandığı, genelevlerden alınan vergilerle, beslenen bir gazetede köşe yasarlığını nasıl açıklayacak.

Genel evlerinden alınan vergilerden, kamu mallarının talan edilmesinde önemli rolü olan, havuz medyasında yazdığı yazıların karşılığı olan uçuk rakamların payı nedir?

Koca kafalı, kursağındaki lokmada genelevin den, elde edilen vergilerin olduğunu inkâr edebilir misin? Bugün başkalarına, silah olarak kullanmaya çalıştığın kaleminin, bilgisayarının bu vergilerden karşılandığını inkâr edebilirmisin?

Bir insanın aklından çok, uçkuruna çalıştığında, yazabileceği başka bir şey beklemek biraz hayal ürünü olsa gerek. Koca kafalıda bunlardan bir tanesidir.

Sevgili okuyucularım, koca kafalı Engin’i tanımlamak için, ne yazmalıyım diyerekten uzun-uzun düşündüm. Türkçe lügate yeterince bakmaya çalıştım. Uygun bir cümle bulmadım. Nedeni ise, aile, toplum, yetiştiğim çevre itibarı ile kullanılması gerekli olan cümlelere müsait olmadığına karar verdim.

Kısacası, okuyucularıma bırakıyorum, arzuladıkları gibi cümle kurmayı.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

25 Mayıs 2015

Face:aliekber.pe

ktas

Twitter: @AliekberP