Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Anemon Otel'deki toplantının ardından Eskişehir Ticaret Odası tarafından düzenlenen "Eskişehir Ekonomisinin Öncelikleri ve 2023 Hedefleri" konulu toplantıya katıldı.

Bakan zafer Çağlayan yaptığı konuşmada Türkiye'nin bir yandan enflasyonunu düşürürken bir yandan da ihracatını artırdığını söyledi. Çağlayan şöyle dedi:

"2011 yılı Türkiye'nin gül bahçesinde ekonomisinin parladığı bir yıl değildir. Diken ve etrafının ateş çemberi olduğu bir ortamda Türkiye o başarıyı elde etmiştir. 2011 yılı Avrupa da birçok ülkenin ekonomik darboğaza girip, yoğun bakım çadırında olduğu bir dönemdedir. Geçmişte bize hasta diyenler Allah onlara şimdi şifa versin. Türkiye son derece basiretli bir şekilde Çin'den sonra dünyanın en fazla büyüyen ikinci ekonomisi. Bir taraftan büyürken diğer taraftan enflasyonunu düşüren bir ülke.Türkiye şimdi Allaha şükürler olsun ihracatını arttırıyor, ekonomisini büyütüyor ve enflasyonunu düşürüyor.

Türkiye hangi sektörlerde yüksek katma değer bir yapıya yüksek teknolojik bir yapıya yükte hafif pahada ağır mal satmaya başlayacak. Bugün Türkiye ihracatı önemli. 135 milyar dolar. Ama bakın biz halen bu ihracat rakamına rağmen biz maalesef halen ihracatta hamallık yapıyoruz. Yapmış olduğumuz ihracatın 1 kilogram fiyatı 1 dolar 23 cent, buna karşılık Japonya'nın yapmış olduğu ihracatın 1 kilogramı 3 dolar 84 cent. Almanya'nın ki ise 3.5 dolar. Kore'de 2 dolar 80 cent."

Türkiye'nin Avrupa'ya yaptığı ihracatın yüzde 85'inin sanayi ürünleri olduğunu ifade eden Zafer Çağlayan, "İngiltere'de evlerde kullanılan 10 buzdolabının 8 tanesi benim ülkemden gidiyor. Bunu iftihar ederek söylüyorum. Avrupa'ya yaptığım ihracatın yüzde 85'i sanayi ürünleridir. Türkiye bu konuma gelmiştir" diye konuştu.

BENİM GÖREVİM HİNTLİNİN, ÇİNLİNİN İSTİHDAMANI SAĞLAMAK DEĞİL

Türkiye tekstil sektöründe dış ticaret açığı verdiğini, yüzlerce işletmenin kapalı, binlerce insanının işsiz olduğunu söyleyen bakan Zafer Çağlayan, şunları kaydetti:

"Konfeksiyon sektöründe ihracatçı bir ülkeyiz ama ithalatımız büyüyor niye? Çünkü Türkiye'deki birkaç firma yüzlerce milyon dolar firma bazında söylüyorum Çin'de, Pakistan'da, Vietnam'da, Bangladeş'te üretim yapıyor. Benim adım Zafer Çağlayan. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Türkiye'de ekonomi bakanıyım. Benim görevim bu Hans'ın, Mailen'in, Hintli'nin, Çinli'nin istihdamını sağlamak değil. Benim görevim Türkiye Cumhuriyeti'nin istihdamını sağlamak. Ben bunu yapmazsam benden hesap soracaksınız. Ülkemiz istihdamını, ülkemiz yatırımını dünya ticaret örgütünün bize vermiş olduğu yetkiler çerçevesinde korumak ve kollamaktır. Ancak bundan en ufak bir fırsatçılık yapan firma görürseniz bana söyleyin. Kulağıma söyleyin, kimsenin yanında söylemeyin. Canına okunuyor mu, okunmuyor mu o zaman görün. Benim görevim istihdam ve üretimi sağlarken birilerinin de cebini doldurmasını sağlamak değildir. Ben de ticaretin içinden geliyorum."

ÇEKİ ÖDEMEDİĞİN ZAMAN NASIL OLURSUN?

Zafer Çağlayan, çek kanunda gelen değişiklikler nedeniyle gelen soruyu da yanıtladı. Bakan Çağlayan kendisinin de 27 yıldır binlerce çek verdiğini, Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu'na (KKDF) karşı olduğunu söyleyerek şöyle dedi:

"Türkiye gariplikler ülkesi. Adam diyor ki 'ben çek mağduruyum' he be mübarek sen çeki ödemediğin zaman nasıl mağdur oluyorsun. Senin çekini ödemediğin adam mağdur olur. Kimisi de çıkıyor kredi kartı mağduru olduğunu söylüyor niye? Kredi kartını aldın kullandın, çektin, mağdur oldun! Kredi kartını sen kendin harcadın. Ben sana zorla harcatmadım ki. Arkadaşlar KKDF'ye bende sizler kadar karşıyım. En az sizin kadar karşıyım. Niye? Çünkü benim işadamlığım yurtdışından Hans'ın, Michael'in, George'nin, Corc'un kendisine tanımış olduğu vadeli hak edişten faydalanma imkanını cezalandırıyorum. Bu konuda ilgili bakan arkadaşlarımla konuştum daha evvel. Eğer Türkiye'de üretilmeyen bir mal varsa bir kere bundan KKDF'yi kaldırmamız lazım. Bunun yanı sıra diğerlerini de gözden geçirmek lazım. KKDF'nin kaldırılması konusunda ben de sizlerle aynı düşüncedeyim."

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan toplantının ardından karayoluyla Eskişehir'den Ankara'ya hareket etti.