BTSO Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez, 2012 yılı değerlendirmesi ve 2013 yılı beklentileri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Sönmez, 2013 yılında Türk Lirası'nın değerlenmesinin yıla damgasını vuracağını savundu.

"Küresel risk iştahı, Türkiye gibi gelişen ve fırsatların yüksek olduğu ekonomilere kaynak girişini artırıyor" diyen BTSO Başkanı, "Bu güçlü akıma bir de enflasyon hesabı girince, Türk Lirası’ndaki değerlenme, bir risk unsuru olarak karşımız çıkıyor. İç piyasanın yavaşladığı, en büyük pazarımız olan Avrupa Birliği’nin durduğu bir dönemde küresel pazarda rekabet etmek zaten zorken, sanayicinin bir de kur tartışmalarıyla vakit kaybetmemesi lazım. Bu nedenle Merkez Bankası’nın 2013 yılı para politikasının proaktif olması şart" dedi.

"KÜRESEL EKONOMİ HİÇ OLMADIĞI KADAR CİDDİ BİR SIKINTI İÇİNDE"

Bu yılın beklenenden zor geçtiğini belirten Sönmez, küresel ekonominin hiç olmadığı kadar ciddi bir sıkıntı içinde olduğunu dile getirdi. Dünya için öngörülen yüzde 4'lük büyümenin ancak yüzde 3 civarında gerçekleşeceğini ifade eden Celal Sönmez, "Küresel ticaret daraldı, Çin ve Japonya ekonomileri yavaşladı. AB, güven krizini azaltıcı adımlar atıp mali kaostan kurtulma yoluna girmeyi bir türlü beceremedi. Amerika'da Obama’nın yeniden seçilmesi ve bu ülke siyasetindeki yumuşama nispi bir güven sağlasa da, 600 milyar dolarlık mali uçurum tehdidi henüz ortadan kalkmış değil. Brezilya, Endonezya ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler de, küresel ekonomik aktivitedeki daralmadan olumsuz etkilenmeye devam ediyor. Bu yıl yüzde 4 büyümeyi planlayan Türkiye’nin büyümesi, tıpkı dünya ekonomisi gibi yüzde 3’ün altında kalacak gibi görünüyor" diye konuştu.

"İÇ VE DIŞ TALEBİN DESTEĞİ AYNI ANDA VE PARALEL SÜRDÜRÜLMELİ"

2012 yılının, iç piyasadaki daralma ve dışarıda yeni pazarlar bulma arayışı ile geçtiğini söyleyen Sönmez, "Nasıl ki tek kanatlı kuş uçamazsa, iç ve dış talep dengesini sağlam kuramayan ülke ekonomileri de istenen ölçüde büyüyemez. Türkiye bu sene bu problemi yaşadı. Bir yandan küresel krize rağmen ihracatta ülke ve ürün çeşitlemesine giderek dış ticaretimizi artırırken, diğer yandan iç piyasada ayağımızı hep frende tuttuk. Sonuçta ekonomi yılın ilk üç çeyreğinde dış talebin katkısıyla büyürken, iç talebin büyümeye etkisi 2009’dan bu yana ilk kez eksiye düştü. Merkez Bankası’nın yıl ortasında attığı adımlarla üçüncü çeyrekten itibaren iç talebin hareketleneceği beklentisinin ise henüz istenen oranda gerçekleşmediğini görüyoruz. Özellikle özel sektör yatırımlarında ne yazık ki geriye gidişin sürdüğünü gözlemliyoruz. Sonuç olarak, iç talebi baskılayan bir ekonomi politikası büyümeyi yüzde 3’ün altına çekerken, cari açığın hala milli gelirin yüzde 7 - 7,5 oranında seyretmesi düşündürücü. Sürdürülebilir bir büyüme için iç ve dış talebin desteği aynı anda ve paralel oranlarda sürdürülmeli" dedi.

"TÜRKİYE'Yİ ÇEKİM MERKEZİ HALİNE GETİRMEMİZ ŞART"

Kasım ayı başında, Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch’in, Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir ülke seviyesine çıkarmasının sevincinin yaşandığını hatırlatan Sönmez, son 10 yılda 100 milyar doların üzerinde doğrudan dış yatırım çeken Türkiye'nin notunu fiilen arttırdığını söyledi. Bu tür kararların desteğiyle gelecekte Türk girişimciler için finansman imkanlarının kolaylaşacağını ve ucuzlayacağını ifade eden Sönmez, "Bu ilginin Türk Lirası üzerinde yeni bir baskı kurmaya başladığını görüyoruz. Bu dönemi berekete çevirmek istiyorsak, yapısal reformları hızlandırmamız, Türkiye’yi her anlamda bir çekim merkezi haline getirmemiz şart" diye konuştu.

"YAPILMASI GEREKEN BİR DİZİ ÖNEMLİ İŞ VAR"

İş dünyasının beklentilerini olduğunu söyleyen Sönmez, iş ortamının iyileştirilmesini, kayıt dışılığın azaltılmasını, finansal sistemin geliştirilmesi, ulaşım ve enerji altyapısının iyileştirilmesi, AR-GE ve inovasyon seferberliğinden verimli tarımı büyütecek düzenlemelerin yapılmasını istedi.

"DÜNYA PATİNAJ YAPARKEN, DÖNÜŞÜMLERİ YAPMALIYIZ"

Açıklamalarında, dünya patinaj yaparken, dönüşümlerin bir an önce yapılması gerektiğine dikkat çeken Sönmez, "Bu dönüşümü sağlayabilirsek, büyüme başta olmak üzere tüm önemli rakamsal hedefler doğal olarak gerçekleşir. Ama reform yapmak yerine bürokratik oligarşiye teslim olur, bir işçi çalıştıran işyerine bile hekim istihdam etme zorunluluğu getirmeye kalkarsak işimiz zor" diye konuştu.

"TL'DEKİ DEĞERLENME RİSKİ KARŞIMIZA ÇIKIYOR"

Sönmez, bu yıl iç talepte öngörülenden fazla yavaşlama olduğunu belirterek, önümüzdeki yılın temel tartışma konusunun da şimdiden TL'nin değerlenmesi olacağını kaydetti. Küresel risk iştahının Türkiye gibi gelişen ve fırsatların yüksek olduğu ekonomilere kaynak girişini artırdığına dikkat çeken Sönmez, "Bu güçlü akıma bir de enflasyon hesabı girince TL'deki değerlenme, bir risk unsuru olarak karşımıza çıkıyor. İç piyasanın yavaşladığı, en büyük pazarımız olan AB’nin durduğu bir dönemde, küresel pazarda rekabet etmek zaten zorken, sanayicinin kur tartışmalarıyla vakit kaybetmemesi lazım. Merkez Bankası’nın 2013 yılı para politikasının proaktif olması şart" dedi.



ST(FK/AK)