Geçen hafta hükümetin kamulaştırma görüşmelerini Arjantin basınına sızmış ve İspanyol hükümeti tarafından sert tepkiyle karşılanmıştı. İspanya’nın ticari ilişkileri askıya alma tehditine aldırmayan Cristina Kirchner hükümeti kamulaştırma yasasını senatoya gönderdi. Yasa tasarısı Salı günü itibariyle meclis komisyonlarında görüşülmeye başlanacak. Karar sonrası İspanya’nın tepkisi "Keyfi ve ayrımcı bir karar" oldu.

Arjantin Devlet Başkanı Cristina Kirchner, "Ulusa sesleniş" programında İspanyol-Arjantin sermayeli şirketin yüzde 51’inin kamulaştırılıp, kamu yararına kullanılacağını açıkladı. Böylelikle Arjantin bölgede Brezilyalı Petrobras’la birlikte topraklarında faaliyet göseteren petrol şirketinin yüzde 51’ine sahip olan ikinci ülkesi olacak. Güney Amerika’nın diğer ülkelerin Bolivya, Şili, Venezüella, Kolombiya ve Ekvator da şirketlerin tamamı kamuya ait. Cristina Kirchner bu durumu, "bölgenin tek özel petrol şirketine sahip ülkesi olamazdık" sözleriyle savundu. Yüzde 17’si borsada Islam gören YPF hisselerinin yüzde 57’43’ü Repsol’ün yüzde 25,46’sı Petersen Grubu’nda elinde bulunuyordu. Arjnatin Devleti’nin payı ise yüzde 0,02’ydi. Yasanın geçmesi durumunda hükümetin kamulaştıracağı %51’lik bölümün yüzde 26.01’i ulusal devlete, yüzde 24.99’u ise Petrol Üreten Eyaletler Federal Teşkilatı (OFEPHI)’ye devredilecek ve Repsol’ün payı yüzde 6’ya düşecek.

"ÇETE LİDERİ DEĞİL DEVLET BAŞKANIYIM"

Cristina Kirchner yaptığı kamulaştırma açıklamasında, hükümet olarak politikalarının “devletleştirme” değil, “ulusal egemenlik haklarını kurtarma” ve “yaşamsal önemde temel bir aracı kontrol etme” olduğunu söyledi. Kirchner “ben çete lideri değil devlet başkanıyım, tehditlere yanıt vermeyeceğim” diyerek İspanya Devlet Başkanı Mariano Rajoy’a da çattı.

YPF İŞYERLERİNE EL KONULDU

Cristina Kirchner’in açıklamaları sonrası, Planlama Bakanı Miguel de Vido Acil Gereklilik Kararnamesi uyarınca YPF genel merkezine gelerek yönetime el koydu. Kararname’ye göre kamulaştırmanın somutlanacağı tarihe kadar, en az 30 gün süreyle denetçi atanıyor.

İSPANYA: KEYFİ VE AYRIMCI BİR KARAR

İspanyol hükümeti, kamulaştırma kararını “ayrımcı ve keyfi bir karar” olarak nitelendirerek Repsol ve tüm İspanyol şirketlerinin dünya çapında savunmak için “açık ve ikna edici” önlemlere başvuracağını açıkladı. Dışişleri Bakanı Jose Garcia Margallo Arjantin’in YPF’yi kamulaştırma kararının iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşlik atmosferini zedelediğini ve kabul edilemez olduğunu söyleyerek İspanya’nın uluslar arası adalete başvuracağını söyledi. Repsol şirketi, kamulaştırma söylentileri Arjantin basınına sızınca İspanyol hükümetinden yardım istemiş, Devlet Başkanı Rajoy, Arjantin’i sert dille uyararak, İspanyol şirketlerinin çıkarlarının savunucusu olacağını söylemişti.

ARJANTİN 17 YIL SONRA İLK DEFA PETROL İTHAL ETTİ

2011 yılında Çin’de sonra 9,7’lik büyüme hızıyla dünya ikinciliğini yakalayan Arjantin, cari fazla vermesine rağmen makasın daralması nedeniyle ithalatı kısma yoluna gidiyor. Elektronikten, oyuncağa, oto yedek parçadan, kitaba kadar birçok ürünün ithal edilmesi önünde engeller koyan Arjantin’de 17 yıl sonra ilk kez geçen yıl petrol ithal edildi ve en büyük ithalat kalemlerinden biri oldu. Kirchner hükümeti yeniden petrol ve gaz ihtiyacını ülke rezervlerinden karşılayabilmek için uzun süredir YPF ve dolayısıyla Repsol şirketlerine baskı yapıyordu. Cristina Kirchner, uzun süredir Repsol’ü ülkede gerekli yatırım yapmamakla ve halka ucuz benzin sağlanması için verilen sübvansiyonlarla işçi maaşlarını ödemekle suçluyordu. YPF-Repsol ise, 2011 yılında yatırımlarını yüzde 50 düzeyinde artırıp , son 5 yılda toplamda 8 milyar 300 milyon euroluk yatırım yaptığını açıklamıştı. Repsol genel şirket karının yüzde 25’ini YPF üzerinden sağlıyor. Cristina Kirchner ise, İspanyol şirketin iddialarını tablolarla yalanlayarak, yeteri kadar petrol rezervlerine sahip ülkenin, şirketin gerekli yatırımları yapmaması yüzünden petrol ithal etmek durumunda kaldığını söylüyor.

KAMUYA AİT DÜNYANIN İKİNCİ PETROL ŞİRKETİYDİ

YPF (Yacimientos Petrolíferos Fiscales) 1922’de kuruldu. Fransa’dan sonra rezerv bulma, çıkarma, rafine etme ve satma faaliyetleri için dünyada devlet eliyle kurulan ikinci işletmeydi. Özelleştirilinceye kadar ülkenin en büyük şirketi olan YPF, petrol devi Brezilyalı Petrobras’ın da model işletmesiydi. YPF, “El Turco” adıyla bilinen Carlos Menem’in 1989-1992 arasında yürüttüğü özelleştirme politikaları uyarınca önce anonim şirket haline getirilerek hisseleri satılmaya başlandı 1993’te İspanyol Repsol şirketin önemli hisselerini almasıyla YPF-Repsol adını aldı. Repsol 1999’de hisselerinin %85’ini ele geçirdi. 2007 yılında hisselerin yüzde 15’ini satan alan Petersen Grubu, Kirchnerlere yakınlığı sayesinde 2011’de hisselerini yüzde 25’e çıkardı. Cristina Kirchner bu durumu “ülkenin yeni ulusal burjuvaziye ihtiyacı var” sözleriyle açıklamıştı. YPF’nin kamulaştırılan bölümünde Petersen Grubu’nun hisseleri bulunmuyor. YPF'nin yaklaşık 13 milyar Euro piyasa değeri olduğu belirtiliyor.

 


CK(GE/İD)