Göktay Koraltan  / Erbil



'Çünkü', diyor uzmanlar, 'Bu seçimlerle beraber bölgenin özerk yapısı daha da genişleyebilir, merkezi Irak hükümetinden daha fazla taviz koparılabilir.'

Zaten Türkiye üzerinden geçecek petrol boru hattı tamamlanınca, Erbil yönetimi fiilen Bağdat’tan tam ekonomik bağımsızlığını ilan etmiş olacak.

Hal böyleyken de Erbil-Bağdat geriliminin had safhaya çıktığını söylemek herhalde yanlış olmaz.


Barzani fotoğrafıyla açılan kapı


Habur sınır kapısından giriş yaparken Erbil-Bağdat gerginliğinin ne noktaya geldiğine bizzat şahit oluyoruz.

Sınıra varınca içinde bulunduğumuz minibüsün şoförü, bütün yolcuların pasaportlarını topluyor. Türkiye gümrüğünü sorunsuz geçiyoruz.

Habur Nehri’nin karşı tarafındaki İbrahim Halil kapısına ulaştığımızda, dışında dev bir Kürt bayrağının dalgalandığı bir binaya girip işlemlerimizin tamamlanmasını beklemeye başlıyoruz.

Minibüs şoförleri yarış halinde: Ellerinde pasaportlar, kendi gruplarını önce geçirmek icin telaş ediyorlar.

Sıra bize geliyor. Herkesin ismi tek tek okunuyor, giriş mührü vurulmuş pasaportlar dağıtılıyor. Benim pasaportum ise hala polis memurunun elinde.

Tek tek sayfalarını çevirip bütün vizelere birer birer bakıyor. Neden sonra, özellikle bir vizeyi gösterip sorular sormaya başlıyor. Bu, Nisan ayındaki Irak genel seçimlerini izlemek icin üç haftalığına Bağdat’a giderken aldığım vize ve oturma izni.

Meğer yeni kurallar getirilmiş. Bu şartlar altında Irak Kürdistanı’na buradan giriş yapmam imkansızmış. Girişimin Bağdat yönetimi üzerinden olması gerekiyormuş. Yarım saat boyunca tartışıyoruz. Pasaportumdaki eski Erbil vizesini göstermem bile sonuç vermiyor.

Neyse ki ekipteki muhabir arkadaşın telefonunda Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’yle birlikte çekilmiş bir fotoğrafı var. Onu gösteriyoruz. “Tamam, bu seferlik göz yumalım.” diyor gümrük memurları.

Nihayet pasaportuma “Irak Cumhuriyeti - Kürdistan Bölgesi” damgası vuruluyor. Teşekkür etmek için memura “Şükran” diyorum. Hemen suratı asılıyor. Hatamı anlayıp bu kez Kürtçe “Supas” diyorum, gülümsüyor. Irak Kürdistanı’na girmeyi başarıyorum.


Güvenlik ve ekonomi


Irak Kürdistanı üç ana eyaletten oluşuyor: Erbil, Süleymaniye ve Dohuk. Seçmenlerin yüzde 43’ü Süleymaniye’de, yüzde 35’i Erbil’de ve yüzde 22’si de Dohuk’ta.

Yoğun Kürt nüfusuna sahip olmasına rağmen hala statüsü tartışılan Kerkük’ün yanı sıra Diyala ve Ninawa eyaletleri ise seçimlerin kapsamı dışında tutulmuş.

Habur’dan başkent Erbil’e giden yol Dohuk eyaletinden geçiyor. Dohuk, dağlarla çevrili bir çanağın ortasına kurulmuş gibi. Şehrin her yerinde yükselen çok katlı binalar, inşaatlar hızlı ekonomik gelişmeye işaret ediyor. Burada da Türk şirketleri büyük bir pazara sahip.

Kürtler bölgedeki ekonomik gelişmeden gurur duyuyorlar. Bir diğer başlıca gurur kaynakları ise güvenlik.

Tanıştığımız neredeyse herkesin konuşmaktan en çok hoşlandığı konu bu.

Basit bir kıyaslama yapıyorum: Nisan’daki Irak seçimleri döneminde günde ortalama neredeyse 100 kişi ölüyordu. Buradaki seçim sürecinde ise 2 kişi hayatını kaybetti, o da kampanyalar sırasında havaya açılan ateş sonucu. Güvenlik tedbirleri de zaten gözle görülür halde. Her şehrin giriş ve çıkışında peşmergeler tarafından kurulmuş kontrol noktalarından geçmek gerekiyor.

Bayramlıklarla gidilen sandık

Irak Kürdistanı seçimlerinde yarışan başlıca iki parti Mesud Barzani’nin lideri olduğu Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB).

İki parti son iki seçime ortak listelerle girmişlerdi ve sekiz yıldır da yetki paylaşımına dayalı bir koalisyon iktidarını paylaşıyorlar. Yıllar sonra ilk kez seçimlere bağımsız listelerle girmiş olmaları, siyasi dengelerin nasıl şekilleneceği açısından kritik olarak değerlendiriliyor.

KDP ve KYB, son genel seçimde toplamda 59 sandalye almışlardı. Ana muhalefet Gorran’ın 25, iki büyük İslamcı partinin ise mecliste toplamda 10 milletvekili var.

Oy verme işlemlerini izlemek için Erbil’de, çoğunlukla Hristiyanların yaşadığı Ankawa bölgesinde, Ehran Lisesi’nin önündeyiz.

İlgimi ilk çeken şey, oy vermeye gelenlerin kıyafetlerine gösterdikleri özen... Herkes neredeyse bayramlık kıyafetlerini giymiş gibi.

Kadınlar makyajlı, sacları yapılı; erkekler kendileri gibi geleneksel kıyafetler giymiş çocuklarıyla birlikte uzun tespihlerini çekerek oy verme sırasının kendilerine gelmesini bekliyorlar.

Bedraldin Mohyadin, okulun dış duvarlarına asılmış listelerde adını arıyor. Dört çocuk babası. Erbil’de bir fotoğraf stüdyosu olduğunu söylüyor.

“Kendimi bir Iraklı değil, bir Kürt olarak tanımlıyorum. Kürt olmaktan gurur duyuyorum.” diyor. KDP ile KYB’nin iktidar mücadelelerinden, iç savaş yıllarından bahsediyor: “Öz kardeşimle bu gerginlik yüzünden yıllarca konuşmadık. Artık bu günlerin geride kalmasından çok mutluyum.”

Ardından konuştuğum Dania Kader ise 19 yaşında bir üniversite öğrencisi. Manchester doğumlu, İngiltere vatandaşı. Saddam Hüseyin yönetiminden kaçan ailesi 20 yıl önce İngiltere’ye yerleşmiş.

Dania hayatında ilk kez Erbil’e geldiğini söylüyor. “Oy vermek için geldim.” diyor. Bu seçimlerin çok önemli olduğunu, bu yüzden büyük heyecan duyduğunu anlatıyor. “Kürtler 100 yıldır bir devlet sahibi olmayı bekliyorlar. Artık bu bir hayal değil bence. Bu seçimlerin büyük bir dönüm noktası olacağına inanıyorum.” diyor.

Statükonun devamı mı?

Bu seçimlerin ne kadar büyük bir dönüm noktası olacağı sandıktan nasıl bir sonuç çıkacağına bağlı... Seçimlere katılan hiçbir partinin yüzde 50‘den fazla oy alması beklenmiyor.

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin Aralık ayında geçirdiği rahatsızlıktan sonra bölgede gidilen bu ilk seçimlerde, partisi KYB’nin nasıl bir performans göstereceği de bir soru işareti.

KDP ile aralarındaki yetki paylaşımı anlaşmasının devamı KYB’nin seçimlerde hiç değilse ikinci gelmesine bağlı olabilir.

21 yıldır KDP ve KYB iktidarları altındaki Irak Kürdistanı’nda bu dengenin değişmesi ise gerek bölgenin kendisi, gerekse hem Irak merkezi yönetimi hem Türkiye hem de diğer komşu ülkelerle ilişkiler açısından önemli sonuçlar doğuracaktır.

Ancak genel kanı iki partinin meclisteki çoğunluklarını koruyacakları ve aralarındaki ittifakı sürdürecekleri yönünde.