Makale iki gücün tarih boyunca birbiriyle savaştığını hatırlatarak başlıyor. 2015'te Türkiye'nin Rus savaş uçağını düşürmesinden sonra ise iki ülkenin savaşmaktan ziyade atışmalar ve yaptırımlarla yetindiğini yazıyor. Ancak zaman içinde ilişkilerin düzeldiği, dahası iki ülke arasında ticareti beşe katlayarak yıllık 100 milyar dolara çıkarma sözü verildiği belirtiliyor.

"Hatta Avrupalı ve Amerikalı diplomatlar kenardan izlerken, Aralık ayında ikili savaş altındaki Halep'te ateşkesi sağladı ve bir sonraki ay tüm Suriye'de çatışmayı durduracak bir plan yaptı" deniyor. Makale şöyle devam ediyor:

"İhtilafın zirve yaptığı dönemde Putin ve Erdogan birbirlerini Irak Şam İslam Devleti'ni desteklemekle suçluyorlardı. Şimdi ise iki otokrat ona karşı Suriye'de hava saldırıları düzenliyor."

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi'nin bir Türk polisi tarafından suikasta uğramasının bile ilişkileri zedeleyemediğinin belirtildiği makalede, yakınlaşmanın hızının ve boyutunun "ürkütücü" olduğu söyleniyor.

Makalede "Ancak buna rağmen iki güçlü kişi farklı ve çelişen beklentiler taşıyorlar. Erdoğan Putin ile ilişkisini Batılı müttefiklerinin taviz vermesini sağlayacak bir yol olarak görürken, Putin NATO içinde en zayıf halka olarak gördüğü Türkiye'nin bağını zayıflatmak istiyor. İkisinden biri hayal kırıklığına uğrayacak gibi" deniyor.

'Erdoğan Esad'ı koltuğundan etme hayalinden vazgeçti'

"Erdoğan Putin ile dost olmaya karar verdi, çünkü onunla düşman olmak çok sancılıydı" diyor dergi ve Rusya'nın uçağının düşürülmesinden sonra Türkiye'nin Orta Doğu'yla bağlantısını kestiğini, Suriye'de Türkmenler de dahil olmak üzere Türkiye'nin desteklediklerini bombaladığını ve yaptırımların Türkiye'ye 10 milyar dolara mal olduğunu yazıyor.

Economist, Türkiye'nin ülkedeki ilk nükleer santrali kurma projesini Rus enerji şirketi Rosatom'a teklif ettiğini ve Rusya'nın Türk ve Avrupa pazarına daha fazla yayılmasını sağlayacak Türk akımı doğal gaz boru hattını imzaladığını yazıyor ve şöyle diyor:

"En önemlisi, Erdoğan kana bulanmış Devlet Başkanı Beşar Esad'ı koltuğundan etme hayalinden vazgeçerek, Suriye'deki politikasını terse çevirdi.

"Karşılığında Rusya, Türk ordusuna Suriye içinde tampon bölge oluşturma izni verdi. Türkiye IŞİD'i sınırındaki son kalelerinden uzaklaştırma ve Halk Koruma Birlikleri (YPG) olarak bilinen Amerikan destekli Kürt isyancıların ilerleyişini durdurma şansı elde etti."

Bunların aksine Rusya'nın Türk gıdalarına 2015'te getirdiği yaptırımların çoğunun devam ettiğine dikkat çekiyor makale.

Putin ve Erdoğan

"Türkiye NATO üyeliğinden Rusya ile ittifak için vezgeçmeyecektir" diyor Economist, ancak Türkiye'nin güvenilir bir Batı müttefiki görünümünün "artan bir şekilde şüpheli hale geldiğini" yazıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi ile ordu içindeki bazı kişilerin NATO'ya verilen taahhütlerin bir kısmından vazgeçilmesini istediklerine ilişkin iddiaların olduğunu kaydediyor.

"Temmuz darbesini takip eden kapsamlı tasfiyeler görünürde Gülen hareketinin destekçilerine yönelikti. Ama binlerce Batı yanlısı yetkili de işinden oldu. Rusya'ya daha sıcak yaklaşanların önü açıldı."

Dergi, Moskova Üniversitesi'nden Kerim Has'ın orduda Doğu Perinçek'in etkisinin artığını söylediğini yazıyor. Has, tasfiyelerin ordudaki Batı etkisini azalttığı görüşüne katılıyor ve "Amerika'nın ordu ve emniyetteki gücünün büyük bir kısmı bastırıldı" diyor.

Trump

Economist, ABD Başkanlığına Donald Trump'ın seçilmesiyle darbe sonrasındaki Amerikan karşıtı "histeri"nin azaldığını da yazıyor ve bunun nedenlerini iki gerekçeyle açıklıyor: Erdoğan'ın Trump'dan Fethullah Gülen'i iade etmesini ve YPG ile ilişkilerine gem vurmasını umması.

Makalede, "Eğer Trump hayal kırıklığına uğratırsa, Putin ve Erdoğan daha da yakınlaşacağa benziyor" deniyor.

Economist "Eğer bir kriz daha çıkarsa, Rusya Türkiye ile NATO'nun aralarını daha da fazla açmaya çalışacaktır" diyor ve makaleyi şöyle sonlandırıyor:

"Eski bir Türk Cumhurbaşkanının söylediği gibi 'Büyük devletlerle ilişki kurmak ayıyla yatağa girmeye benzer.' Bu ayı Rusya olduğunda, tamamen uyanık olmak en iyisi." (BBC)