Hadjian'ın İstanbul, Amasya, Diyarbakır, Batman, Tunceli ve Muş'u dolaşarak yaptığı araştırmanın ilk durağı İstanbul'da Kurtuluş'ta başlıyor.

Kurtuluş'ta çingene Ermenilerin toplandığı bir pastanede yaşlı bir Ermeni'nin “Sen kimsin, Türkiye'yi bilir misin?” sorusuyla karşılaşan Hadjian, ülkeyi pek tanımadığını kendi kendine itiraf ettikten sonra ekliyor. Ama  Ermeniler de dahil Türkiye'de kimse onun ve onun gibilerin gerçekte kim olduklarını bilmiyor.

 

Türkiye'de “gizli Ermeniler” adıyla bilinen gizemli bir azınlığın olduğu belirtilen habere göre, yaklaşık bir asırdır gerçek kimliklerini gizleyen insanların büyük çoğunluğu doğu illerinde olmak üzere,  İslam dininin Sünnilik ve Alevilik gibi çeşitli mezheplerini benimseyerek Türk ya da Kürt kimliği altında yaşıyor.  Her şeye rağmen  özellikle Batman'ın Sason ilçesinin köylerinde yaşayan küçük bir topluluk Hristiyanlıklarını korumaya devam ediyor.

 

GİZLİ ERMENİLER KENDİLERİNİ ERMENİ VATANDAŞLARDAN DA GİZLİYOR

 

Gizli Ermenilerin sayısını tam olarak kimsenin bilmediğinin altını çizen Hadjian, birçok gizli Ermeninin kimliklerini açık etmekten kortuğuna sahit olduğunu anlattıktan sonra Palulu bir gizli Ermeni'nin sözlerini aktarıyor: “Türkiye Ermeniler için hala tehlikeli bir yer”.

 

Değişik kimlikler altında yaşayan gizli Ermeniler, kimliklerini açık yaşayan Ermeni vatandaşlarla ilişkiye girmekten de kaçınıyor. Yabancılarla ilişki kurmuyor.

 

Hadjian, gizli Ermenilerin bir kısmının  dedelerinin ya da ebeveynlerinin Ermeni olduklarını kabul etmelerine ve Türk ve Kürt komşularınca Ermeni ya da gavur diye adlandırılmalarına rağmen  bunu reddettiklerini, bazılarınınsa gerçek kimliklerini kabul etmelerine rağmen bu bilgiyi  kendi çocuklarından sakladıklarını anlatıyor. Hadjian, bir kimsenin gizli Ermeni olduğunu anlamanın hiç de kolay olmadığnı söyleyerek çeşitli örnekler sunuyor:

 

Örneğin, Amasya'nın son Ermenisi olan ve hristiyan inancına göre yetiştirilmiş Hrant Dinkle aynı okulu bitiren Rafel Altıncı Müslüman olup, bir Türk kızıyla evlenmiş, kızını da Türk olarak yetiştirmiş. Arıkan yıllar sonra  yeni yeni kabul ediyor Ermeniliğini.

Muş'un bir köyünde yaşayan Jazo Uzal, kışı geçirdiği İstanbul'da kiliseye giderken, yazın döndüğü köyünde oruç da dahil müslüman ibadetlerini yerine getiriyor..

“SÜNNİ OLMAM KENDİMİ DAHA AZ ERMENİ HİSSETTİRMİYOR”

Öte yandan, Diyarbakırlı avukat Mehmet Arkan, yedi yaşına kadar ailesinin Ermeni olduğunu bilmeden büyüyor. Ta ki mahalledeki Kürt arkadaşıyla kavga edinceye kadar. Durumu babasına sorunca, söylenenlerin doğru olduğu ama kimseye söylememe tembihi alıyor.

1960’ların sonuna kadar bölgedeki Ermeni köylülerinin Kürtleri mallarını ilhak etmelerine ve genç kızları kaçırmalarına izin vermemek için silahlandığını, zaman zaman sıcak çatışmalar yaşandığını anlatan Arkan “On sene öncesine kadar herkesten kimliğimizi saklıyorduk, ama artık Diyarbakır'da Ermeni olmak tehlikeli değil” diyerek Surp Giragos kilisesinin restorasyonunu örnek veriyor. Arkan, sünni olmasının ve namaz kılmasının  kendini daha az Ermeni hissettirmediğini söylüyor.

AYNI AİLEDEN BİRİ İMAM BİRİ BAŞPİSKOPOS

Bazı durumlarda gizli Ermenilik beklenmedik dönüşümlerde yaşamış. Örneğin 1915 olaylarından sağ kurtulan Palu'nun Bagin köyündeki Ogasyan aşireti, Amerika'ya göçerek Rhode İsland'a yerleşmişler. Tarlalarında çalıştırılmak üzere bir Kürt aşiret reisinin kaçırdığı ailenin küçük oğlu Kirkor daha sonra ağa tarafından yetim Zermanla çok küçük yaşta evlendiriliyor. Her ikisi de Palu'nun bir köyüne yerleşip, İslamı seçip, Türkçe isimler alıyor. Hacca bile gidiyorlar birlikte.

Yıllar sonra ABD'deki akrabalar Kirkor ve Zerman’la bağlantı kuruyorlar.  Şimdi Kirkor ve Zerman'ın bir torunu Harput'ta bir camide imamlık yaparken,  ikinci kuşaktan yeğenleri Oshayan Cloloyan New York Ermeni kilisesinin başpiskoposu olmuş.

Hadjian, Tunceli ve çevresinde de gizli Ermenlerin varlığından söz ettiği yazısında kendisinin de Sason'da bir olaya tanıklığını anlatıyor. İkamet ettikleri Batman'ın Sason ilçesinin köylerinden yola çıkıp  Raman Dağı'ndaki kutsal yere hacı olmaya giden Ermeni kafiledeki 6-7 yaşındaki bir kız çocuğunun sırtındaki beyaz çuval rüzgarın etkisiyle ters dönünce  Ermeni hacını gören yazar  fotograf çekmek için yaklaşıyor.  Resim vermemek için  yüzünü eşarbıyla gizleyen küçük kız “Ermeni misin, ailen de Ermeniler var mı?  sorularına “biz müslümanız” diyerek yanıt veriyor.