Yaklaşık altı yıldır Kürtçe lisanı ile yayın yapan ve ilk özel Kürtçe televizyonu olma özelliğine sahip olan Dijle Tv’nin ekranı karar(tıl)dı. Kürt Sorunu gibi yüzyıllar sorunu olan Türkiye’nin yürümekte olan Barış ve Çözüm Süreci’ne önemli katkısı olacak böylesi televizyonların seslerinin kesilmesi önemli kayıplardır. Kıt kanaat olanaklarıyla Kürtlerin, Ortadoğu’nun ve dünyanın sesi olmaya çalışan böylesi sevecen bir ekranın kararması moral ve basın özgürlüğü adına olumlu olmamıştır. Çok kısa süre içerisinde Dijle Tv salt Kürtlerin değil, Türklerin de sevimli ekranı olma yolundaydı.

            Türkiye’de yayın yapan 400 civarındaki tv kanalının yayın sözleşmeleri yıllık yapılmasına karşın Dijle Tv’nin iki ayda bir yapılmaktaydı. Televizyonun kapanması ile ilgili Dijle Tv Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Yayın Koordinatörü Hasan Sancar’ın verdiği bilgi bu yöndeydi. Böylesi bir zorluğun ve bürokrasinin yayın yaptırmaktan çok, yaptırmamak yönünde olduğu söylenebilir. Yılda altı kez sözleşme yapmanın zorluğunu takdirlerinize sunmak istiyorum. Bilirsiniz Türkiye’de çok kullanılan bir terim var: Pozitif Ayrımcılık. Kürtler ve Kürtçe açısından tam da olması gereken bu uygulamanın neden yapıl(a)madığı tuhaftır?

            Tarafsız, bağımsız ve doğru haber vermekle belki aykırı bir ses olarak görülmüş olabilir. Ama doğruları zamanında vermenin önemini hepimizin kavraması gerekir. Roboski katliamını 12 saat görmezden gelen merkezi bir medyanın demokrasiye olan katkısı ile Roboski Anneleri’nin sansürsüz feryatlarını verme arasındaki farkı vicdanen düşünmeliyiz. Hangi tavır Türkiye’ye demokrasine katkı yapar, gerçeği germezden gelmek mi, ya da gerçeği olduğu gibi vermek mi?

            Dijle Tv herhangi bir ideolojinin sesi de değildi. Eleştirel bakış tarzıyla tüm siyasi partilere eşit mesafedeydi. Yoksul, kimsesiz, avukatsız Kürtlerin yani halkın sesi olmaya çalışıyordu. Yine sahipsiz ve yoksul Türkleri sesi de olmaya çalışıyordu. Türkiye’de Kürtlerin ve Türklerin eşitliğine ve kardeşliğine dayalı bir barış ortamı için çaba veriyordu. Kürt kültürü ve lisanın özgünlüğü dile getiriliyordu. Ve kendi küçük olanağıyla müzik dalında RTÜK’n reyting sıralamasında altıncı sıraya yerleşmişti. Tüm bu güzel çabalar(ın)a karşın ekranı karartıldı.

            Genç ve yetenekli Genel Yayın Koordinatörü Hasan Sancar’ın emeğini de dile getirmeliyim. O ailesini ve çocuklarını ihmal etme durumuna karşın çocuğu saydığı Dijle Tv için gece gündüz demeden çaba gösterdi. Herkesin yattığı saatlerde o yollardaydı. Ben şahsım adına yaptığı çaba ve verdiği mücadeleden dolayı kendisini kutlamak istiyorum.

            Sonuç itibariyle Dijle Tv’nin kapatılmasını demokrasi, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü adına büyük bir kayıp olarak görmekteyim. Devlet çok seslilik, demokrasi ve insan hakları adına-kendi deyimiyle!-pozitif ayrımcılık yapmalı, gerekli desteği ve süspansiyonu sağlamalıydı. Ve Dijle Tv’nin kapatılması Türkiye medyasında önemli bir haber niteliği oluşturmadı. Oysa basın, düşünce ve ifade özgürlüğü hava kadar, su kadar vazgeçilmez bir özgürlüktür. Devletin basın ile ilgili kurallarının da daha çok özgürlükçü ve insan haklarıcı olması gerektiği düşüncesindeyim. Demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü anlayışım açısından bir gün, yeniden Hasan Sancar ve Dijle Tv’nin ekranlara döneceğini düşünmekteyim. En azından bu benim temennimdir.