23 Şubat günü “Sendikalar ve siyaset ilişkileri”, “sendikal temsilcilik ve işyeri temsilciliği arasındaki fark” ve “Neupack işçilerinin mücadele deneyimleri” başlıklı üç konunun ele alındığı buluşma, canlı tartışmalara sahne oldu.

Katılımcıları arasında DİDF-GYK ve Ver.di NRW YK üyesi gazeteci Serdar Derventli, Sendika Eğitimcisi Rıza Gürel ve Neupack İşyeri İşçi Temsilciliği Başkanı Murat Güneş'in de olduğu toplantı, Honeywell İşyeri İşçi Temsilcisi Yaşar Çantay tarafından yöneltildi.

 AMACIMIZ ORTAK MÜCADELEYİ GÜÇLENDİRMEK

Yeni Hayat dergisinin haberine göre toplantıda açılış konuşmasını DİDF Hamburg Başkanı Sinan Özbolat şu sözlerle yaptı. “Bu tür buluşmaları, toplantıları sendikalara alternatif olarak yapmıyoruz. Tam tersine yerli ve göçmen emekçilerin ortak sendikal mücadelelerini güçlendirmek için düzenliyoruz.”

Toplumun bütün alanlarında olduğu gibi fabrikalarda, işletmelerde önyargı ve korkuların kışkırtıldığına ve kutuplaşmaların yaşandığına değinen Özbolat, “Ama etnik ve inançsal kimlik üzerinden bir kutuplaşma işçilerin çıkarına değil sermaye sınıfının işine yaradığı bilinmez değil” dedi. Yerlisi ve göçmeni ile içinden geçilen dönemin yapay kutuplaşmaları değil, daha fazla birliğe, dayanışmaya ve ortak mücadele etmeyi gerekli kıldığını söyleyen Özbolat, “Bu durumun bütün emekçilerin çıkarlarını savunan göçmen sendikacı ve temsilcilerinin omuzlarına özel görev ve sorumluluklara yüklüyor” dedi.


 YAŞAMIN HER ALANI POLİTİKTİR

“Sendikalar ve siyaset ilişkileri” üzerine bir sunum yapan Serdar Derventli, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Almanya’da da işçi ve emekçilerin siyaset dışına itildiklerini söyledi.
Gündemde olan genel grev/politik grev, Yasal Asgari Ücret, TİS Birliği (“Tarifeinheit”) gibi örneklerden hareketle işçi ve emekçilerin neden daha fazla siyaset yapmaları gerektiğine değinen Derventli, “İşçi ve emekçilerin aleyhine ve sermayenin lehine yasalar gündeme geldiğinde sendika yönetimleri genelde birkaç eleştiri yapıktan sonra, ‘yapacak başka bir şeyimiz yok. Biz halk tarafından seçilmiş bir parlamentoya karşı grev yapamayız, mücadele edemeyiz’ demekteler. Eğer halk tarafından seçilen bu parlamento halkın çoğunluğuna karşı politika yapıyorsa o zaman grev dahil bütün araçlarla buna karşı mücadele de meşrudur” dedi.
Sunumunun ardından sözalan işçi ve sendikacılar işyerlerindeki bu alanda yaşanan zorluklara ve sendikaların duyarsızlığına dikkat çektilar. İşçilerin aslında her dönem mücadeleye hazır olduklarını söyleyen temsilciler bu konuda sendikal bürokrasinin engelleyici bir rol oynadığını ifade ettiler.

 SENDİKALARIN ÖNEMİNİ KAVRAMALIYIZ

Rıza Gürel
’de işyeri temsilciliği ve sendika temsilciliğinin işlevleri ve görev arasındaki farkları aktardı. 1920’lerde çıkan bir yasa ile bugünkü Betriebsratların (BR)  temelinin atıldığını söyleyen Gürel, “Bu aynı zamanda sendikaların pratik olarak fabrika dışına itilmelerinin de temeli oldu” dedi. “Bugün İşletme Temsilcisi (BR) olmak için sendika üyesi olmak gerekmiyor” diye konuşan Gürel, “Ama arkasında güçlü bir sendika olmadığı BR’leri yapabilecekleri de çok sınırlı” dedi.

Daha sonra 9 ay süren grev ve Neupack'taki mücadeleyi ve çıkarılan sonuçları anlatan Güneş, “Dışarıdan destek gelmeseydi, Almanya genelinde yankısı bu kadar güçlü olmasaydı mücadeleyi sürdürmemiz de o kadar zor olurdu” dedi. IG BCE sendikasının oynadığı olumsuz role, yaşanan güçlü dayanışmaya dikkat çekti. Bu tür buluşmaların önümüzdeki dönemlerde yaşanacak işçi mücadeleleri için önemli olduğunu vurgulayan Güneş, “Daha örgütlü hareket edebildiğimizde daha başarılı olabiliriz” dedi.

Buluşmanın kapanış konuşmasını yapan Yaşar Çantay, “Toplantının ne kadar gerekli olduğu yapılan sunumlardan ve ardından yaptığımız tartışmalarda görüldü. Biz, bu buluşmanın hazırlığını yapanlar olarak önümüzdeki dönemde belirli aralıklarla bir araya gelinmesine ve çalışmalarımızın daha örgütlü sürdürmeyi öneriyoruz. Siz ne diyorsunuz” diye sordu. Buluşmaya katılan işçiler ve sendikacılar de buluşmaları devam ettirme kararı aldılar.

 Görüşler... Görüşler.... Görüşler...

 Hazni Aydoğdu (Mercedes Hamburg İşçi temsilcisi): bu tür buluşmaları önemli buluyorum. Eskiden sendikaların ve işçilerin mücadelesi daha iyidi. Göçmen kökenli işçiler sendikal mücadele de ileri sorumluluklar almalıdır.

 Özcan Nar (Still İşyeri işçi temsilcisi): işyerlerinde parti politikları yerine işçilerin çıkarına politiklar yaomalıyız. Etnik  ve dini kökenlere göre politiklar yapmamalıyız. Böylesi buluşmalar önemli deneyim alış verişi ve dayanışmayı güçlendirmek açısında sürddürülmelidir. DİDF’in bu girişimini destekliyorum.

 İlhami Çelik (Deutsche Bahn İşyeri işçi temsilcisi): bu tür toplantılara ilk kez katılıyorum. Bilgilendirme açısından önemli bir toplantı oldu. Her geçen gün biz işçilerin sorunları büyüyor. Eğer işçiler olarak kendi aramızda birliği ve dayanışmayı güçlendirmezsek daha kötü günler bizleri bekliyor. DİDF’in çalışmalarını takip ediyorum işçi sorunlarına karşı önemli bir göçmen örgütü onun içinde buradayım.

 Hüseyin Kara (Deutsche Extrakt Kaffee): Böyle bir toplantının gerçekleşmesi önemli, bir çok fabrikadan işçi temsilcisi ve sendikacı arkadaşlarla bir araya gelip fikir alış verişinde bulunduk. Sorunlarımız hemen hemen aynıdır. Bu tür toplantıların devam etmesi lazım. DİDF’i bu girşiminden dolayı kutlu yorum. Söylendiği gibi ortak mücadelenin güçlenmesine hizmet edecektir.