Ülkemiz Türkiye içinden geçtiğimiz süreçte, çalkantılı ama bir o kadar fırsatların sunulduğu ve demokrasi güçleri için kayda değer verilerin fırsata çevrilmesini beklediğini görmekteyiz.

AKP devleti, Saray ve MHP, D. Bahçeli ortaklığı, arkalarındaki yeşil sermaye güçleri derin bir kriz ortamına doğru sürüklenmektedir. Kriz, ekonomik olduğu kadar siyasal olarak ta, derinleşmektedir.

AKP devleti, Saray ekonomik krizi aşacak finansal destekten giderek yoksunlaşmaktadır. Uluslar arası finans grupları, emperyalist sermaye çevreleri AKP devletini gözden, ‘çıkarmış’ durumdalar.

Başta ABD sermaye çevreleri olmak üzere, batı Avrupa’nın sermayesinin kartelleri de, AKP devleti ve Sarayın, ‘ihtiraslarına’ katlanmak, ‘istememektedirler’.

AKP hükümeti, Sarayın muktediri R.T. Erdoğan, bugün bulunduğu makamlara ve konuma eriştiyse, ABD ve Batı sermaye gruplarının önemli, ‘katkıları’ bulunmaktadır.

ABD ve Batı sermaye çevrelerine uşaklıkta uzun süre itaat, ‘etmede’ kusur etmeyen, AKP devleti ve Saray çevresinde organize olmuş yeşil sermaye çevreleri, biraz palazlanınca, efendilerine kafa, ‘tutmaya’ başladılar.

Bir noktanın altını çizmede yarar var. Hiçbir sermaye sahibi, ‘efendi’ kendilerine uşaklık eden, kapı kullarının, kendilerine, ‘diklenmesine’ müsaade etmezler.

İçinden geçtiğimiz süreçte, ülkemiz Türkiye de, iktidar sahiplerinin konumları, tarihin tekerrürden ibaret olduğu gerçeğini gözlerimizin önüne sermektedir. AKP devleti ve Sarayın durumu bundan ibarettir. AKP devleti ve Saray, kendi efendilerine, ‘diklenince’ ipler koptu ve gözden çıktılar. Bir anlamda, efendileri için, ‘raydan çıkmış’ ve söz dinlemez duruma gelmişlerdir. Gelinen aşamada kendi aralarındaki çelişkiler derinleşerek devam etmektedir.

Demokrasi güçleri fırsatları değerlendirmelidir.

Hâkim güçlerin, iktidar sahibi, ‘efendilerin’ muktedirlerin, sermaye gruplarının kendi aralarındaki çelişkilerden yararlanmak kaçınılmaz ve önemlidir.

Mevcut durumda var olan hakim sermaye güçleri arasındaki çelişkiler, Demokrasi mücadelesinin önünü açmak için yeterince fırsatlar sunmaktadır.

Gelişmeleri bu eksende değerlendirdiğimizde, Sosyalistlere, sosyal demokratlara, sol güçlere, demokrasi mücadelesinde yer almak isteyen bilumum güçlere önemli görevler düşmektedir.   

Dikkatlerden kaçmaması için bir noktanın altını çizmede yarar görmekteyim. AKP devleti ve Saray kendi dağarcığındaki tüm söylemlerini, argümanlarını, manipülasyon olarak ileri sürdüğü tezleri, ‘terk’ ederek, halklara, toplumsal güçlere yakın olmak için, sosyalist ve sol muhalefetin kullandığı, söylemeleri ve argümanları, ‘kullanmaya’ başlamıştır. Kendilerinim, ‘’anti emperyalist, küresel kapitalizme karşı oldukları’’ yalanlarını ileri sürmektedirler.

Buradan amaç, manipülatif söylemlerle toplumu 2019 yılında yapılacak olan başkanlık seçimlerine hazırlamak ve amaçlarına ulaşmaktır. AKP devleti ve Saray amacına ulaşmak için, her türden yöntemi kendisi için, ‘mubah’ görmektedir.

R.T. Erdoğan, geçmişinde önemli bir söyleme imza atmıştır. Bu söylemi asla hafızalarımızdan silinmemiştir. R.T.E. ‘’Emir komuta merkezi ne derse onu yaparım. Papaz elbisesi giyeceksin derse, papaz elbisesi bile giyerim’’ diyebilmektedir. Bugün, anti-emperyalist, ‘geçinmesi’ sol söylemlere sarılması, ‘giydiği papaz elbisesinden’ farksızdır. Yarın, R.T.E. ben, ‘Marksist’im’ derse şaşırmayın.

Türkiye sosyalist ve sol muhalif güçler, AKP iktidarı ve Sarayın bu ikiyüzlülüğünü, manipülasyona dayalı propoganda amaçlı söylemleri elinden alarak teşhir etmelidir.

AKP devleti, Saray ve MHP’nin, ‘türk İslam’ sentezine dayalı, İslami faşist diktatörlüğü ‘hedeflediği’ geniş kitlerle nezdinde aleni teşhir edilmelidir.

Sosyalist ve sol muhalefetin demokrasi mücadelesinde, topluma yol göstericiliği özenle anlatılmalıdır. Ekonomide toplumsal refahın ancak sosyalist ve sol bir perspektifle yaklaşıldığında yaşam bulacağı, özenle anlatılmalıdır.

Sosyal demokratlar, sağ söylemleri, ‘kullanarak’ sol söylemlerden, ‘kaçınarak’ kitlelerin desteğini alacağı, ‘hayallerinden’ vazgeçmelidir. 

Sosyalistler, sol, sosyal demokratlar muhalif güç gibi davranmaktan çok, iktidar perspektifiyle hareket etmelidirler.

Konseptleri, programları, projeleri iktidar olmayı hedefleyen anlayışla ele alınmalıdır. Ana eksenleri demokrasi, refah, barış, adalet, hakça paylaşım üzerine oturtulmalıdır.

Demokrasi mücadelesinde ileri sürülecek tezler, elle tutulur ve gerçekçi olmalıdır.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

10.11.2017