Dün geceden beri Dünya ilgiyleTürkiye’deki gelişmeleri izliyor.

Dünya basını ‘36 yıl sonra Ordu darbe yaptı’ haberleri geçiyor. Saatler ilerledikçe Türkiye’deki gelişmeler Alman haber kanallarında ana haber olarak verilmeye başlanıyor.

14 Temuz akşamı Fransa’nın güneyindeki tatil beldesi Nice’de Ulusal Gün kutlamasına bir kamyonla kalabalığın üzerine sürerek katliam yapan Tunus kökenli terörist ve katliamda hayatını kaybeden 84 kişiyle ilgili haberler ikinci plan düşüyor.

Saatler ilerledikçe gece saat 23 civarlarında hükümet kanadından ilk açıklamayı CNN Türk ekranlarına canlı yayınla bağlanarak Binali Yıldırım yapıyor. Başbakan Binali Yıldırım bu kısa açıklamasında. ‘Bu bir kalkışmadır... Bu kalkışmayı yapanın kim olduklarını en kısa sürede belirleyecegiz. Bu gruplara karşı güvenlik görevlerimiz harekete geçmiştir’. diyor. Açıklamasında Başbakan Binali Yıldırım darbe kelimesini kullanmıyor.

Daha sonraki saatlerde beş günden beri komuoyunda görünmeyen Erdoğan CNN Türk'e canlı olarak görüntülü telefon bağlantısıyla halkı meydanlara davet ediyor. Bu açıklamadan sonra Erdoğan’ın İstanbul'a hareket edeceği duyurularak halkın havaalanına gitmesi çağrısı yapılıyor.

Bu gelişmeler seyrinde muhalefet partilerinden de Demokrasiye sahip çıkılması çağrıları duyuruluyor. Bu çağrılara ard arda köşe yazarlarıda katılarak var olmayan bir demokrasiye sahip çıkılması açıklamalarında bulunuyorlar.

Henüz işin arkasında kimlerin olduğu net olarak bilnmemekle birlikte bu darbe girişimi atlatıldı. Erdoğan bu darbe girişiminden daha güçlü çıkacaktır. Alman basınında konuya ilişkin açıklamalarda bulunan kimi siyasi gözlemciler bu darbenin Erdoğan’ın Başkanlık senaryosunun bir parçası olduğunu ve bundan sonraki süreçte muhalefete karşı daha sert girişmlerde bulunacağını söylemektedirler.

Bugün Başbakan Binali Yıldırım tarafından yapılan açıklamaya göre 160 aşkın kişinin öldüğü ve 2800 üzerinden kişinin tutuklandığı bu darbe girişimi bahane edilerek Türkiye’nin tek bir Sultan’ın kaptanlığında açık denizlerde karanlık bir yolculukta hayli yol aldığına işaret etmektedir. Önümüzdeki günlerde Sultan Kaptanın geminin dümenini hangi tarafa çevireceği daha da netleşecektir.

Demokrasinin olmadığı bir ülkede demokrasiye sahip çıkılamaz. Olmayan bir şey için mücadele edilir. Halkın hertürlü darbeye karşı mücadele alanlarına çağrılması demokrasi için mücadele eden güçlerin aslı görevi olmakla birlikte, demokrasi için mücadele yanlızca askeri darbelere karşı değil sivil darbelere karşıda bir görev olmalıdır.

Seçimle gelmişte olsa temel insan haklarının birbir ortadan kaldırıldığı, keyfi tutuklamaların yoğunlaştığı, yargının etkisizleştirerek, tek bir kişinin denetimine alınıp kuvvetler ayrımının tümden ortadan kaldırıldığı, kürt halkına karşı bir imha savaşının sürdürüldüğü bir ülkede demokrasiden bahsedilmez. Görünürde parlementer bir sistem olmasına rağmen, işlemeyen bir parlemonto olsa olsa Sultan’ın emir komuta zincirinin sadece bir halkası olur.

Demokrasi için mücadele hepimiz için temel bir görev olmalıdır. Şu anda mevcut olan sistemin bize demokrasi diye yutturulmasına karşıda mücadele etmesek daha çok demokrasi nutukları dinleyeceğiz.

Hıdır Eren Çelik, Bonn 16.07.2016