Brüksel’deki NATO Zirvesi henüz sonuçlanmadı ama RTE’nin sonuç alamadığı belli oluyor. Bu tür zirveleri tanımıyorsanız somut sonuçlar bekleyebilirsiniz, ama gerçeklik böyle değildir. Bu tür toplantılar önceden hazırlanmış anlaşmaların kamuoyuna ilan edildiği yerlerdir. Önceden anlaşma hazırlanmamışsa el sıkışıp sohbet etmekle bir şey olmaz.

ABD Başkanı Trump da Zirve’ye katıldı ve diğer ülkelerin başbakanları veya devlet başkanlarıyla görüşmek için kişi başına dört dakika zaman ayırdı. RTE gibi ingilizce bilmeyenler için bunun iki dakikasını çeviriye ayırın, geriye “nasılsın, iyi misin” sohbetinden fazlası kalmıyor.

Almanya Başbakanı Merkel önemli bir çıkış yaparak, Almanya milletvekillerinin İncirlik’teki Alman askerlerini ziyaret etmesine izin verilmemesi durumunda İncirlik’ten çekileceklerini” açıkladı. Bu arada söylediği bir cümle de dikkate değer: “Ordumuz, parlamento ordusudur.” Başka bir deyişle, “sizinki gibi değildir”.

RTE ve AKP’nin “izin vermiyoruz”da ısrar etmesi zor görünüyor çünkü öteden beri hazırlanan bir karar da Zirve’de açıklandı: NATO, Irak ve Suriye’de yoğunlaşan İslam Devleti (İD) karşıtı koalisyona katılacak… Bunu Trump özellikle istiyordu. Bu durumda Almanya’nın İncirlik’ten taşınması, Türkiye’nin Ortadoğu’daki savaşta konumunu zayıflatacaktır. Bu nedenle göze almaları zor görünüyor.

Türkiye yönetimi Almanya’nın bu ülkedeki Fettullahçıları sınır dışı etmemesinden, ek olarak da bazı general, hakim ve elçilik mensuplarına iltica hakkı tanımasından oldukça rahatsız. Çifte vatandaş olan Deniz Yücel bu nedenle 100 gündür rehin tutuluyor, bazı Almanya vatandaşlarının ülkeye girmesine izin verilmiyor.

Almanya hükümetinin bunlardan etkilendiğini söylemek zordur. Tersine ülkeye sürekli gelen çok sayıdaki öğretim üyesine ve gazeteciye iyi imkanlar tanıyorlar. Önemli bölümüne burs sağlanıyor ve şimdilik iltica etmelerine gerek kalmıyor.

Almanya ülkenin yetişmiş beyin gücünü olabildiğince çekmeye çalışıyor.

Bizde asıl yabancı dil İngilizce olduğu için İngiltere’ye giden öğretim üyesi sayısının daha fazla olduğunu tahmin ediyorum.

Turizmde büyük Almanya darbesi geliyor. Bu yıl yaklaşık üç milyon Alman tatil için Yunanistan’a gidecekmiş. Bu sayı geçen yıla göre bir milyon fazladır. Yunanistan’ın nüfusunun 11 Milyon olduğunu düşünürseniz rakamın büyüklüğünü daha iyi anlayabilirsiniz. Dünyanın en fazla gezen halkları arasında bulunan Almanlar geçen yıl da Türkiye’ye pek ilgi göstermemişti, aynı eğilim bu yıl daha da artacaktır. İspanya’ya da büyük turist akını var.

Deniz, kum, güneş sadece Türkiye’de bulunmuyor; öyle değil mi?

RTE, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden (AB) kopmak istemediğini ama AB’nin de üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtmiş.

Yıllardır tekrarlanan aynı laf ve değişen bir şey de olmayacak…

RTE’nin belirttiği gibi, Türkiye AB’ye mecbur değildir”.

Öyledir ama gidemiyor da…

50 yıldan fazla zamandır üyelik için bekliyor ve büyük ihtimalle asla üye olamayacaktır.

Ama parayı kimden alacaksınız?

AB ile Türkiye arasında yapılan mülteci anlaşması uyarınca ödenmesi gereken para küçük parçalar halinde veriliyor. Ekonomik durumu hiç de iyi olmayan Türkiye 6 Milyar Avro olarak konuşulan paranın hepsini istiyor ama alamıyor.

“AB, Türkiye’ye muhtaçtır. Türkiye büyük ülke” gibi belirlemeler ise yıllardır konuşulan sözlerdir.

Eklemek gerekir, idam konusu da Almanya’nın tutumu nedeniyle gündemden düştü.

İdam için de referandum yapılabileceği ilan edilmişti ama Almanya ve Belçika anayasalarına aykırı olan idam konusunun sınırları içinde oylanmasına izin vermeyeceklerini açıkladılar. Ülke dışındaki oyların yarıdan fazlası bu iki ülkede olduğuna göre, idam için referandum konusu kapanmış demektir.

İdamla ilgili yasayı TBMM’ye getirip MHP ile birlikte yasalaştırmayı ise istemiyorlar.

İdamın yasalaşması, AB ile ilişkinin de bitmesi anlamına geliyor.

Anayasa referandumunda Almanya ve Hollanda AKP’ye haddini kötü bildirmişti.

“Burası bizim ülkemiz, bir şey yapacaksan, izin almak zorundasın!”

“Türk siyasetçilerin ülkemizde politik kampanya yürütmesi mümkün değildir” denildi mi, konu bitmiş demektir. İstenildiği kadar insan haklarından ve fikir özgürlüğünden söz edilebilir; kimse aldırmaz.

Türkiye’de en az birkaç yüz bin Alman vatandaşı yaşıyor. Almanya’dan bir parti genel seçim zamanında Türkiye’ye gidip izin almadan seçim mitingi yapabilir mi, yapamaz. AfD bir ara İstanbul Yenikapı’da miting yapmaya niyetlenmişti ama sonra ses çıkmadı.

Erdoğan NATO Zirvesi’nde iken Brüksel’deki yandaşlarının miting yapmasına polis izin vermemiş.

ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu da Washington ziyareti sırasında Erdoğan’ın korumalarının protestoculara karşı estirdiği şiddet nedeniyle Türkiye’yi kınamış. Dışişleri Bakanlığı kınamayı reddetmiş ama kabul etmesini isteyen ya da bekleyen yoktu zaten…

Gittiği her yerde protestocularla karşılaşan Trump ne bir şey söylüyor ne de korumaları protestoculara saldırıyor.

Devlet başkanı olarak değişik ülkeleri ziyaret edecekseniz, bu işin kuralı böyledir!

İşinize gelirse