Sevgili okuyucular,

Aydınlık, provokasyona devam ediyor! Aydınlık gazetesi birçok kez olduğu gibi bugünde provokasyonlarına devam ediyor. Toplum içinde, ‘’derin devletin sesi‘’olarak bilinen Aydınlık gazete ve çevresi, aslında Kürtlere, Zaza’lara, farklı ulusal azınlıklara, alevilere ve farklı inançlara olan kinini kusmaya devam ediyor. Dönem dönem, yalan yanlış haberlerle toplumu manipüle etmeye çalışmaktadır. Bu provakasyon haberlerini ve saldırılarını yaparken, alevi Kürt ve Zaza kimliği ile öne çıkmış kişilerin şahsında yoğunlaştırmaktadır.

Aydınlık ve çevresinin aslında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin karanlık ilişkilerini aklama uğraşları içinde olduğu kamuoyunca yeterince bilinmektedir. Aydınlık ve çevresinin yaptıkları bugüne has bir vaka değildir. Kendilerini, ‘ulusalcı’ diye adlandıran bu güruh, halk düşmanı politikalarıyla dönem dönem  gündeme gelmektedirler. 

CHP Dersim milletvekili Hüseyin Aygün tarafından, parti içerisinde tartışma konusu olan, ‘’Seyit Rıza’nın itibarının  geri iade edilmesi’’ talebinin, rededilmesi, ‘sosyal demokrat’ partiye yakışmamıştır. Diğer yandan anadilde savunma hakkında ki, tartışmaların komuoyuna sızdırılması  anlaşılan Aydınlık gazetesi ve çevresi tarfından, ‘sevinçle’ karşılanmıştır.  Aydınlık bu, ‘sevincini’ CHP tabanınına manşetten seslenerek. CHP’nin yenilenmesini isteyenlere karşı, kullanarak, provoka ederek, ‘kışkırtmaya’ çalışmaktadır. CHP içinde, kendini, ‘ulusalcı’ ve cunta hayranı olarak tanımlayan ayak takımıyla kol-kola hareket eden, Aydınlık çevresi, ‘mal bulmuş mağribi gibi’ saldırmaktadır.

Türkiye coğrafyasında yaşayan, Türk olmayan ulus ve toplulukların kendi dilinde eğitim görmesi ve  anadilinde savunma yapma hakkı, en doğal insani bir haktır. Bu hakka karşı çıkmak, ‘sosyal demokrat’ partiye yakışmamaktadır.

Ana dilde savunmaya karşı çıkmak, Aydınlık çevresine uygun düşebilir. Çünkü, ‘sosyal demokrat’ yapılanmaya dahi uzak, cunta hayranı, karanlık ilişkiler peşinde koşan bir yapılanma içindedir.

CHP lideri Kemal Kılıçtaroğlu’nun, bu çevreye karşı, ‘öfkelenmesini’ sağlayan yayınlar, aslında aydınlık çevresinin gerici ve cuntacı hayallerinin ürünüdür.

Kemal Kılıçtaroğlu bir beyanında, ‘’ben partiyi eski sahibi Maocu olanlara dizayn ettirmem’’ demektedir. Sayın Kılıçtaroğlu'nun CHP i, Aydınlık ve çevresine, ‘dizayn’ ettirmemesi doğal sayılabilir. Bu konuda karar verme hakkına sahiptir.

Yanlız bir noktanın bilinmesinde yarar var. Mevcut Aydınlık ve çevresi hiç bir dönem, ‘Mao'cu’ olmamışlardır. Mao Zedung bilindiği üzere, Çin halk Cumhuriyetinin kurucusu ve bir halk önderidir.

Cunta hayranı, her türlü karanlık ilişkilerde bulunan, ‘derin devleti’ aklamaya çalışanlarla, bir halkın önderini aynı, ‘kefeye koymak’ bence doğru olmaz.

Aydınlık çevresininin ve liderlerinin kötü bir alışkanlığı vardır. Bu çevreye ilişkin, bir sosyalist devrimcinin söylediği güzel bir söz vardır. Bunlarda, ‘’aydınlık ve çevreside, bel kemiği yoktur, dansöz gibi kıvırtmayı severler’’ aslında aydınlık çevresini ifade etmek için çok yerinde bir tesbittir.

Bunlarda adettir. Birgün, ‘Abdullah Öcalanın’ önünde diz çökerler. Abdullah Öcalan’a, tapmaya yönelik yayın yaparlar. Ciddiye alınmadıklarını ve İstediklerini alamayınca, Abdullah Öcalan hakkında, ipe sapa gelmeyen haberler yazarlar.

Aydınlık çevresinin, diktatörlük hayranı olduklarını bilmeyen var mı.? Bu çevre Saddam’a, Esad’a, Miloseviç'e ve Gaddafi’ye hayranlık duyarlar.  Veli Küçük, Çetin Doğan, Arif Doğan gibi, ‘çete reislerine’ hayranlık duyarlar. Kenan Evren’inde gizli hayranıdırlar.

Aydınlık gazetesi ve çevresinin, içinden geçtiğimiz süreçte, ‘çok fazla ABD düşmanlığı’ üzerine politik söylemlerini yoğunlaştırdığı bilinmektedir.

İnanın bellli bir süre sonra, çok muazam ABD hayranı olmalarına şaşmamak gerekir. Bunlara sosoyalist çevrede, ‘revizyonist’ gözü ile bakılır.  Revizyonizm, yani sosyalist devrimci düşünceyi yorumlarken, olumsuz anlamda revize etme ‘becerisine’ sahip olduklarından, söylenmektedir.

Bu nedenle Aydınlık gazetesi ve çevresine fazla itibar etmemek gerek.