Uzaklara bakmaktan yanı başımızdakileri görmüyoruz. 

Bulunduğumuz alandaki sorunları  merak etmek, öğrenmek işimize  gelmiyor. Yakındakileri kendimizden uzaklaştırıyoruz. Hazır olanları paylaşmak, bize daha kolay geliyor. Yaşadığımız alandaki sorunları, bizi yakından ilgilendiren konuları öğrenmek, araştırmak ve somut öneriler sunmaya yanaşmıyoruz.   Dolayısıyla bilmeyi, öğrenmeyi ve sorgulamayı es geçiyoruz.

Avusturya'da, sıcak havaların yerini soğuk havalar aldı. Bunu hep birlikte  hissettiyoruz ve yaşıyoruz. Beni rahatsız eden bir kaç konuyu kısaca yazmak istiyorum.

Avusturyalılar ve göçmenler eşit haklara sahip olamadılar. Yerli ve göçmen kuruluşların yabancı düşmanlığına karşı ortak bir tavır alamadı. Yabancı düşmanı ırkçı parti FPÖ her seçimde oylarını artırmaktadır. Geçen hafta Steiermarkt ve Burgenland seçimlerinde oylarını yine yükseltti. SPÖ ve ÖVP oy kaybetti. Burgenland'da Komünistler (KPÖ) de oylarını yükseltti ve Eyalet meclisine girdi.  


Göçmen düşmanı bir partinin sürekli oy kazanmasının sosyolojik nedenleri üzerine kimse durmuyor. Göçmenler Avusturyalılar ile yaşamın her alanında eşitsizliği yaşamaktadır. (göçmenler ile Avusturyalılar arasındaki eşitsizlik yaşamın her alanında devam etmektedir).Yerli ve göçmenler arasında diyaloglar kurulmadıkça, sağlıklı bir gelecek nitelik kazanmadıkça, Göçmenleri bu anlamda çok ciddi sorunlar bekliyor. 

Avusturya Eurovision Şarkı Yarışmasına ev sahipliği yaptı.  Ve medya bunu manşetlerden verdi. Sanki Avusturya'da hiç bir sorun yokmuş gibi güllük gülistanlık gösteriliyor. sanki Avusturya'nın yoksulları yokmuş gibi, sanki göçmenlere karşı hiç bir önyargı yokmuş gibi, sanki yabancılara hiçbir ırkçı  saldırı yokmuş gibi gösteriliyor. Ve dünya Avusturya'dan bahsediyor. Ama Avusturya'nın arka bahçesinden bahsedilmiyor. Dünya'ya çok hoşgörülü mesajlar vermek için Viyana  trafik lambalarının değiştirildiğini gösteriyor.  Eşcinsel lambalar 2 kadının ya da 2 erkeğin  el ele tutuştuğu  ve kalp sembolunun de dahil olduğu yaya geçitindeki trafik lambaları koymakla gurur duyuyor. Hatta bunu  tüm Avusturya'ya yayılacağının haberlerini veriyor.  Bir aydan beri Avusturya'nın gündemi şarkı yarışması ve trafik lambaları ile meşgul ediliyor.  Hayatın kenarı, köşesi hiç önemli değil. Hayat devam ediyor. Egemenlerin belirlediği gibi.

Avusturya hükümeti vergilendirmeyi  daha da yükselterek ve kemer sıkma politikalarına hergün yeni yeni  yasalar çıkartıyor. Çıkan yasalar hep emekçilerin aleyhine. Avusturya kemer sıkmadan ve kısıtlamalardan bir türlü kurtulamadı gitti. Ama Hipo-Bank'ın içinin boşatılması ve devlete 13 milyar euro zararını gündeme getirmedi. Bu zararın faturası yine kemer sıkmayla giderilmesi konusunda hükümet anlaştı. Avusturya medyasında çıkan haberler kimsenin ilgisini çekmiyor. Mesela, devletin açıklaması  kişinin bankadaki  özel kontosunun bireysel banka hesabının takip edileceğini açıklamasına rağmen kimsenin bir tepkisi olmadı.  

Hükümet, önce yapmak istediklerinin duyurusunu yapıyor, tepki olmayınca bunu resmileştiriyor.  Şimdi de alışverişlerimize  müdale etmek istiyor. Sözümona kaçak alışverişi önlemek adına  yeni kanunlar çıkartmak istiyor. Tabi burda ki amaç yoksulları korumak değil, asıl amaç tekelci dev şirketleri korumaktır. Hükümet, bankaları hortumlayanları kontrol etmezken, onlar hakkında bir işlem yapmazken emekçilerin yaşam alanlarına müdahale ediyor. SPÖ ve ÖVP koalisyonu sürekli emekçiler aleyhine yeni yasalar  çıkartmakta. Emekten yana olan her şey zorlaştırılmaktadır. Özgür birey olmak zorlaştırılıyor. Yeni bir yasa ile islam yasası konzepti hazırladı. Ve Kendine bağlı bir islam yasası getirdi.  

Bu arada bir şeyi daha vurgulamakta yarar vardır. Avusturya'nın Linz şehrinde Avrupa çapında Atom santralı karşıtları buluşuyor. Doğamızın düşmanları her yerde aynı kötülüğü yapmayı sürdürüyorlar. Dolayısyla kötünün ırkı yoktur, kötü her yerde aynı kötüdür. Avusturya'da yoksulluk 1 milyon 200 bini geçti. Düşünsenize şöyle bir; nüfusu 8 milyon 200 bin olan bir ülkenin yoksulluk oranını % 15 bulmaktadır.

Avusturya'ya gelen mültecilerin sorunları çığ gibi büyüyor. Mülteciler parklarda ve çadırlarda yatırılmaktadır. Bazı yerlerde de askeri garnizonlara yerleştiriliyor.   Mülteci sorunu sürekli tartışma konusudur. bir türlü istikrarlı bir çözüm üretilmemektedir.  Avusturya siyaset sahnesinde aşırı sağcı parti FPÖ  bu konuyu ırkçı politikalarına alet etmektedir. Ve sürekli yabancılar ve mülteciler üzerinden oylarını yükseltmektedir. 
Akdeniz'de boğulan mültecileri, hiç bir Avrupa ülkesini ilgilendirmiyor.  Avusturya hükümeti AB dahilinde ''mülteci tüccarlığını durdurmak için botların ilerleyişinin  engellenmesini istemektedir. Libya da bulunan mülteci kamplarına yatırım yapma fikrini destekliyor. Yani burda da insani yaşam koşulları oluşturmak ön planda degilde, orda zor durumda olan insanların Avrupa'ya girişini engellemek amaçlı.


Hatırlayalım IŞİD terörünü Avrupa ülkeleri desteklemişti. Hatta silah ve para yardımları bile yaptı. Ama ne zaman ki, devran döndü ve IŞİD terörü onlarada baş kaldırınca işte o zaman kendi içlerine yöneldiler. Avusturya'da bu ülkeler arasındaydı. Avrupa'dan binlerce terör yanlısı genç Suriye'ye  IŞİD saflarına katılmaya gitti. Gidemeyenlerde Avrupa ülkelerinde işid'i destekleyen ve kargaşa ortamı yaratan terör eylemlerine giriştiler. Viyana'da 14 yaşında Kürt ve Alevi olan bir genç bombalama eylemi gerçekleştirmek isterken yakalandı ve kısa bir dönem tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra tekrar IŞİD çeteleri ile görüşmeye başlayınca tekrar tutuklandı ve 2 sene 8 ay ceza aldı.

Sorunlu olan çocuklara (anne babası ayrılmış, uyuşturucu bağımlısı, hırsızlıktan dolayı ve gasp'tan cezaevine düşmüş gençlere el atan ve din adına yaklaşarak camilere götüren ve orada IŞİD terörüne yönlendirildiklerini Avusturya'da bilmeyen yoktur. Avusturya polisi, camilere yaptığı operasyonla, camilerde örgütlenen IŞİD çetelerini mahkemeye sevk etti. Çetelerden 17 kişi tutukladı.   


Aslında haber ve bilgi çok ama buraya yönelik politikalar üretemediğimiz için, uzakları kendimize yakınlaştırdığımız için  buranın sorunlarıyla yüzleşmiyoruz. Çünkü buranın sorunlarını beniimsemiyoruz.  Ama kişisel sorunlardan kaynaklı,  iş, sosyal yardım vb meseleleri olunca hemen orada bitiyoruz. Malasef  göçmen toplulukların,  toplumsal sorunlara karşı duyarlılığı tükenmeye yüz tutmuş.
Bu hafta içimden bunlar geçti. Viyanadan sevgi ve saygılarımla.

 

*Viyana'da  işid terörüne katılanlardan biri yaralı Viyana'ya geri döndü ve ailesinin yanıda kalmaya devam ediyor. Yaralı dönen de 14 yaşındaki çocuk da Dersimli.