Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) Türkiye’deki tutsak gazetecilerin durumuna dikkat çekilmek amacıyla bir basın toplantısı düzenlendi. “İllegal örgüt yöneticiliğinden müebbet hapse artı 786 yıl hapis ve bir buçuk milyon TL para cezasına mahkum edilen Özgür Radyo kurucularından ve gazeteci Füsun Erdoğan’ın durumuna dikkat çekilen basın toplantısı BDP milletvekili Nazmi Gür tarafından organize edildi. ANF'den Hüseyin Emalı'nın haberine göre basın toplantısına, CHP milletvekili Melda Onur, Erdoğan’ın avukatı Duygu Sarısoy, ablası Şengül Tanrıverdi ve BDP Avrupa temsilcilerinden Faik Yağızay da katıldı.


Basın toplantısında ilk konuşmayı Nazmi Gür yaptı. Erdoğan’ın bir gazeteci olarak Türkiye’de maruz kaldığı durumun çok acı ve hazin olduğunu belirten Gür, aynı konumda olan çok sayıda gazeteci ve farklı düşüncelerinden dolayı binlerce insanın hukuksuz yöntemlerle cezaevinde tutulduğunu söyledi.

AKPM’nin bu konuda BDP ve AKPM sol grubu olarak üzerine düşen bütün çabaları göstereceklerini de söyleyen Gür’den sonra kendisi de gazeteci olan CHP’li Melda Onur söz aldı.

“Türkiye’de iktidara muhalif olan gazetecilere bir yol ve yöntem bularak, ceza gerektiren kulplar takılarak tutuklanıyor ve ağır cezalara mahkum ediliyorlar” diyen Onur Türkiye’de 100’ü aşkın gazetecinin tutuklu olduğuna dikkat çekti. Uluslararası kamuoyunun tepkileri üzerine tutuklu gazetecilerin bir bölümünün serbest bırakıldığını hatırlatan Onur, “40 kadar gazeteci hapiste tutuluyor ve bunlar arasında Füsun Erdoğan da yer alıyor” dedi.

‘SOSYALİST VE MUHALİF OLMASI TUTUKLANMASINA YETTİ’

Füsun Erdoğan’ın avukatı Duygu Sarısoy da müvekkilinin sosyalist ve muhalif olmasından dolayı, polis tarafından illegal örgüt yöneticisiymiş gibi kumpas kurulduğunu söyledi. Savcı ve hakimlerin de düzmece ve sahte belgelere dayalı müebbet, artı 786 yıl hapis, artı 1,5 milyon TL para cezası verdiğini söyleyen Sarısoy, savcı ve hakimlerin ise dosyaya konulan delilleri soruşturmadan olduğu gibi kabul ederek, inanılmaz cezalar yağdırdığını ifade etti.

Şubat ayında  en fazla beş yıl yargısız tutuklama olabilir şeklindeki yasal değişiklik ile Erdoğan’ın 7 yıl 6 aydır yargısız bir şekilde tutuklu olduğu için serbest bırakılması gerekirken, daha önce yürürlükte olan 10 yıllık azami süreye sığınıldığını ifade etti. Bunun ise TCY’nin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi eşitlik ilkesinin ihlali olduğunu kaydetti.

‘KÜRT İSE KCK, SOSYALİST İSE YASADIŞI ÖRGÜT ÜYESİ’

Füsun Erdoğan’ın kız kardeşi Şengül Tanrıverdi de, “Kardeşime 2 yıl önce kanser teşhisi yapıldı. Aile olarak çok perişan durumdayız” dedi.

“Kardeşim neden terörist ilan edildi. Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinde sözde demokratikleşme yasaları çıkarılırken, bir gazeteciyi tutuklamanın izahı zor olduğu için bir çare arandı ve bulundu. 2006 TMK denilen kanun kusursuz bir şekilde işletildi. Polis, savcı ve mahkemeler hiç zorlanmıyordu. Sadece kişinin dünya görüşüne, etnik kimliğine göre senaryo hazırlamak kolay işti artık” diyen Tanrıverdi, bilgisayarda delil üretmenin, hazırladıkları belgelere tehlikeli gördüğü kişilerin ismi yazılarak, bir de gizli tanıkla işin sağlama alındığını söyledi.

Kürt ise KCK, sosyalist ise yasadışı örgüt üyesi veya yöneticisi olarak rol yazıp tutuklamanın çok kolay olduğunu kaydeden Tanrıverdi şöyle devam etti: “Savcılar da delilleri araştırmaz, lehteki hiçbir delile itibar etmez, polisin tuttuğu raporu ‘kopyala yapıştır’ yaparak sözde iddianame hazırlayıp, en ağır cezaları ister.

Hakimler de yıllarca süren mahkemelerde polis ve savcıyla aynı doğrultuda davranarak en üst sınırdan cezaları verip senaryoyu noktalar. Nasıl olsa, karara itirazı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) haklı bulsa da devlet tazminat ödeyecek, ama kendileri hakkında bir yaptırım olmayacak. İşte bu rahatlıkla Türkiye, hapishaneleri bilim insanları, gazeteciler, yazarlar, öğrenciler, seçilmiş politikacılar, belediye başkanlarıyla doldurdu. Ve benim kardeşim de bunlardan biri işte!”

Konferansa katılanların AKPM’de konuya dair birçok görüşme yapacağı öğrenildi.