Güney Kıbrıs Rum Kesiminde yayınlanan Simerini gazetesinin, “Biz Kıbrıs Rum Devleti Değiliz… 1960 Anlaşmaları Olmadan Kıbrıs Cumhuriyeti Ortadan Kalkar- Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 Anayasasına Dayanır” başlıklarıyla yayımladığı haberinde, Anastasiadis’in konuşmasına geniş şekilde yer verildi.

Gazeteye göre Anastasiadis konuşmasında, “41 yıllık işgalin yeterli olduğunu tekrarlamamız kâfi değildir. İşgal altındaki vatanımızda meydana gelmiş olan felaketleri anlatmamız da yeterli değildir. Kıbrıs’ın kuzey bölümünün Türkleştiğinden şikâyet etmemiz, öte yandan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dağılması ve ortadan kalkmasını kabul etmeyeceğimizi söylememiz de yeterli değildir” ifadelerini kullandı. Anastasiadis bunun devamında “hiç kimsenin bu diyalog aracılığıyla (Kıbrıs Cumhuriyeti’nin) ortadan kalkmasını arzu etmediğini” de söyledi. Gazeteye göre konuşmasında, istedikleri şeyin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” dönüşümü olduğunu dile getiren Anastasiadis, sözlerini özetle şöyle sürdürdü:


Bu dönüşüm zarfında, mücadelemiz, yeniden birleşme, kurtuluş, işgal ordusundan kurtulma ve istisnasız bütün Kıbrıslıların insanlık haklarını güvenceye alacak bir Avrupa devleti meydana getirilmesidir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Rum Devleti olduğu algısına sahip olduğumuz eski zamanların; artık geçerli olmadığını anlamamızın vakti geldi. 1960 Anayasası bütün yasal sakinlere haklar veriyor. Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 Anayasası’na dayanır. 1960 Anlaşmaları olmazsa, Kıbrıs Cumhuriyeti feshedilir.”

Buna paralel olarak, “federal bir devlet veya (Eroğlu’nun da görüşü olduğu gibi) konfederasyon meydana getirilmesi için, yetkilerinden feragat edecek egemen devletlerden bahsetmiyoruz” ifadelerini de kullanan Anastasiadis, devamla şunları söyledi:

“Bu dönüşüm aracılığıyla, AB üyesi olan ve olmaya devam edecek, BM üyesi, uluslararası anlaşmalara imza koyan ve bu anlaşmaların geçerli olmaya devam edeceği bir devletin koşullarını meydana getirmek için, müzakere eden toplumlardan bahsediyoruz”. 

Sözlerinin devamında, Kıbrıs sorununun çözümü amacıyla gerçekleştirilmekte olan diyalog sürecine de değinen Anastasiadis, “bu durumun sürmesinin oldubittileri kalıcı hale getirdiğini, aynı zamanda adil bir çözüm sağlayacak verilerin özünü bozmakta olduğunu” da ileri sürdü. Ne kadar zaman geçerse, kayıp vatanlardan daha çok bahsedeceklerini veya konuşacaklarını dile getiren Anastasiadis, en azından siyasi arenada olmaya devam ettiği müddetçe, buna izin vermeyeceğini ifade etti. Popülizmin hiçbir zaman kayıp vatanlara yol açmasına müsaade etmeyeceğini de dile getiren Anastasiadis, vatanın ihtiyacı olan şeyin liderlerin kararlılığı, birlik ve ortak eylem olduğunu kaydetti. Konuşmasında, mülkiyet konusu ve “yasadışı kullanıcılarla” ilgili ifadeleri de yorumlayan Anastasiadis, şöyle devam etti:

“Yasadışı kullanıcılar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kendilerine birtakım haklar tanımadığı müddetçe vardı ve olmaya devam etti. Ancak burada yasal kullanıcılara da bakmamız gerekir. 167 bin Kıbrıslı Rum, göçmendir, yaşamaktadır ve Kıbrıs Türk malına sahiptir. Bunları görmezden mi geleceğiz? Sahip oldukları hakların veya en azından hukuki çarenin ortadan kalkmakta olduğunu mu söyleyeceğiz? Kıbrıs sorununu çözümsüz bırakıp, işgal altındaki bölgelerde malı olan Rumları yasadışı Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurmaya mecbur ederek durumu göz ardı mı edeceğiz ya da devam mı edeceğiz? Türkiye’nin bütün iç hukuk yollarını tüketmediği sürece, hiçbir Kıbrıslı AİHM’e başvuramaz ve Taşınmaz Mal Komisyonu Türkiye’nin iç hukuk yolu olarak AİHM tarafından tanındı.”

Memleketi kurtaracak şeyin, sloganlar değil cesaret ve kararlılık olduğunu dile getiren Anastasiadis, milli meselelerde tutulamayacak sözlerin, popülizmin veya sloganların yeri olmadığını sözlerine ekledi.