Kuzey garında başlayan yürüyüş Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in fotoğraflarının yer aldığı flamalar ve Öcalan’ın posterleriyle yapıldı. Yürüyüş boyunca “Ben Sakineyim, Leylayım ve Fidanım” sloganları yanı sıra Türkiye ve Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan aleyhine sloganlar atıldı.

Yürüyüşe HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, öldürülen devrimci kadınların aileleri, siyasetçiler, Fransa’da ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde yaşayan binlerce kitle katıldı.

Bastille meydanında yapılan konuşma ve sloganlarda Silopi, Sur ve Cizre ile dayanışma mesajları verildi.

Fransa Hükümetinden Charlie Hebdo, Musevi marketindeki hayatını kaybedenlerin aileleri gibi Paris’te öldürülen, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez ailelerinin de davet edilmesi çağrısı yapıldı. Yürüyüşe katılan  HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ yaptığı konuşmada şunları söyledi:



”Üç yılı geride bıraktık. Üç Kürt kadın siyasetçinin Paris’in göbeğinde katledilmesinin üzerinden üç koca yıl geçti. Üç yıl boyunca politik bir suikast olarak üç Kürt siyasetçinin katledilmesi davasında hiçbir gelişme hatırlayamadım. Ömer Güney adlı bir sanığın Türkiye’deki istihbarat örgütleri ile Türkiye’deki resmi kurumlarla ilişkisi çeşitli kanıtlarla, belgelerle, dinleme kayıtlarıyla açığa çıkmış olmasına rağmen bu zamana kadar bu cinayetin tetikçisinin dışında azmettiricisi ve bu suikastı organize eden merkezler açığa çıkarılmadı. Aslında faili belli bir katliamdı üç kadın siyasetçinin katledilmesi davası iki ülkenin Fransa ve Türkiye devletlerinin istihbaratları ve hükümetleri geride bıraktığımız süre içerisinde bu cinayeti adeta gerçekleştirildiği gibi örtbas ettiler. Ve biz o zaman şunu söylemiştik. ‘Eğer üç kadın siyasetçinin katledilmesi davası aydınlatılmazsa eğer Türkiye’de aydınlıkta kalan hiçbir yer kalmaya bilir. Çok tehlikeli bir gidişatın başlangıcı’ bu demiştik. Ama tüm bu uyarılarımıza rağmen Türkiye devleti de, Fransız devleti de bu katliamın sorumlularını açığa çıkarma konusunda sorumlu davranmadı ve o günden bu yana Türkiye’de siyasi suikastlar, en son Tahir Elçi örneğinde olduğu gibi devam ediyor ve çok ciddi bir kaos, çatışma ve gerilim ortamı içerisinde buldu. Bütün Türkiye halkları ve siyaset eğer üç yıl önce bu büyük komplo aydınlatıla bilseydi.



Barış ve çözüm sürecine dönük bir komploydu bu aynı zamanda. Çünkü sürecin başladığı günlerde bu cinayetler. Eğer bu cinayet, komplo, suikast açığa çıkarılabilseydi iki yıl boyunca süren barış süreci belki bugün devam ediyor olacaktı. Bugün Türkiye’de, bölgede, Fransa’da bu kadar karanlık günler ve katliamlar yaşanmamış olacaktı. Üç yıllık sürenin sonunda Türkiye’de iki büyük kitle katliamı ve Paris’te ne yazık ki kitle katliamı gerçekleşti. Belki bu katliamlar yaşanmayacaktı. Çünkü barış ve siyasi iktidarın önü açık olacak bu süreç devam edecekti. Bizler o nedenle suikastın açığa çıkarılmamasını çok acı buluyoruz.”