Türk ordusunun Afrin’e saldırısına karşı tüm Avrupa’da tepkiler artar ve Afrin’le dayanışma eylemleri yaygınlaşırken birçok ülkede farklı kesimlerin yan yana gelmesiyle Afrin’le dayanışma platformları kuruluyor. Belçika’da da çok sayıda çevrenin bir araya gelmesiyle bir dayanışma platformu oluşturuldu.

28 Ocak 2018 Cumartesi günü Brüksel’de bir araya gelen çok sayıda Kürdistanlı, Türkiyeli, Belçikalı sol, sosyalist, barış aktivisti, Ermeni, Asuri, Süryani, Alevi, Kuzey Suriye’li parti, dernek ve kurumlar ile kadın hareketleri ve örgütleri ve birçok birey bir araya gelerek Belçika Afrin ile Dayanışma Platformu’nun kuruluşunu ilan etti.

Türk devletinin Afrin’e saldırarak Kuzey Suriye Federasyonunun kazanımlarını yok etmeyi ve Kürt halkının statü kazanmasını engellemeyi amaçladığını vurgulayan Platform üyeleri, bu saldırıları boşa çıkarmak için her yerde topyekûn direnişin örgütlenmesi gerektiğini ve Belçika’da da alanlarda olacaklarını belirttiler.

Afrin’in çok kültürlü yapısına ve halkların demokratik, katılımcı bir şekilde bir arada yaşadıklarına dikkat çeken katılımcılar saldırının halkların ortak yaşama iradesine ve kendi kaderlerini tayin etme hakkına yönelik olduğunu vurguladılar. Afrin’de özellikle sivillerin hedef alındığına dikkat çeken katılımcılar saldırının aynı zamanda kadınların kazanımlarına yönelik bir saldırı olduğunu, kadınların ise savaşa hayır demeye ve direnişin ön saflarında yer almaya devam edeceklerini belirttiler.

Belçikalı aktivist, siyasetçi, akademisyen, yazar ve gazetecilerin de imzaladıkları ortak bir bildiri de yayınlayan platform, uluslararası toplumdan, AB, BM ve Belçika Hükümetinden acilen şu adımları atmalarını talep etti:

-Afrin’e yönelik Türk ordusu ve cihatçı grupların saldırısının ikirciksiz kınanması

- Türk hükümetine Suriye’deki tüm güçlerini geri çekmesi çağrısı yapılması

-Türkiye ile yapılan tüm silah ticaretinin acilen durdurulması

-Nato’nun Türkiye’nin Afrin’e saldırısını desteklemediğini açıklaması

-Türkiye’ye diğer ekonomik ve siyasi yaptırımların devreye sokulması

-Erdoğan’ın talimatlarıyla Avrupa ve Belçika’da örgütlenen ve Erdoğan karşıtlarının/barış isteyenlerin hayatlarını tehdit eden grup ve kişilere karşı önlem alınması

-Suriye’de kalıcı bir barışı hedefleyen politik çözüm için diplomatik çabaların yoğunlaştırılması

-Türkiye’de hak ihlallerinin takip edilmesi, kınanması

-Türkiye’de ifade özgürlüğü ve toplantı/gösteri/örgütlenme hakkının desteklenmesi ve bu doğrultuda somut diplomatik ve siyasi adımların atılması

Afrin’le Dayanışma Platformu Bildirisinin tam metni ve imzacıların listesi şu şekilde:

SAVAŞA HAYIR! AFRİN HALKI YALNIZ DEĞİLDİR

20 Ocak tarihinde Türk ordusu, cihatçı çeteler ve Erdoğan’ın yetiştirdiği paramiliter gruplar aracılığıyla Afrin’e karşı doğrudan sivilleri hedef alan bir işgal girişimi başlattı. Kürt halkının diğer bölge halklarıyla birlikte barışçıl bir şekilde yaşadığı, Suriye iç savaşından en az etkilenmiş Afrin’e yönelik bu savaş, bir yandan Türk Devletinin Suriye topraklarına yönelik yayılmacı, sömürgeci, alt-emperyal hayallerini gerçekleştirmek içindir. Bu kirli savaş, Kuzey Suriye Federasyonunun kazanımlarını yok etmeyi ve Kürt halkının statü kazanmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Fakat bir o kadar da Erdoğan’ın kendi tek adam iktidarını koruyabilmek için başlattığı bir ikbal savaşıdır.

Afrin’e saldırı insanlığa karşı işlenen bir suçtur!

Afrin bir Kürt kenti olduğu kadar aynı zamanda Arap, Ermeni, Süryani, Türkmen halklarının ve Alevi, Ezidi ve Hristiyanlar başta olmak üzere dini azınlıkların ve savaş mağduru mültecilerin birarada yaşadıkları, çok-kültürlü bir kenttir. Afrin’in hedef alınması bu çok-kültürlü yapısının; halkların eşit, katılımcı, cinsiyet eşitliğini gözeten demokratik bir şekilde yaşamasının hedef alınmasıdır. Saldırı’nın hedefi Erdoğan’ın şimdiden açıkça söylediği gibi Afrin’e cihatçı grupları yerleştirmek ve Afrin’in nüfus yapısıyla oynayarak kenti işgal etmektir. Bu planın gerçekleşmesi demek başta Alevi, Ezidi, Hristiyan nüfus olmak üzere dini ve etnik azınlıkların katledilmesi demektir. Erdoğan ve Türk ordusu uluslararası toplumun gözü önünde uluslarası sözleşmeleri ihlal ederek, insanlığa karşı suç işlemektedir.

Erdoğan’ın savaşa, halkların barışa ihtiyacı var!

Türk Devletinin planladığı bu katliam, içeride Erdoğan/AKP iktidarının Türkiye halklarına ve muhaliflere yönelik kışkırtmaya çalıştığı katliamlardan ve baskılardan bağımsız değildir. Siyasi çıkarları için Türkiye’yi bir iç savaşa sürükleme tehdidini masaya süren, toplumu kamplaştırma siyasetini en tehlikeli düzeye taşımaktan çekinmeyen AKP/Saray iktidarının Afrin’e yönelik saldırısı, aynı zamanda son dönemde içeride artan muhalif sesleri, özellikle olağanüstü halin kaldırılmasına yönelik artan talepleri bastırmak, Erdoğan diktatörlülüğüne karşı büyüyen Hayır cephesini bölmeyi amaçlamaktadır. Afrin’e yönelik saldırıların başlamasıyla birlikte Türkiye’de Savaşa Hayır diyenlere karşı da büyük bir operasyon başlatılmış ve son bir haftada binlerce kişi savaşa karşı sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar yüzünden gözaltına alınıp tutuklanmış ve 130 bin metal işçisinin grevi savaş bahane edilerek yasaklanmıştır. İktidarını kaybedeceğini bilen Erdoğan, Sünni-Türk milliyetçiliğini kışkırtarak savaş etrafında bir milli cephe oluştururak olağanüstü hali süreklileştirmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda Erdoğan, Türk devletinin hiç değişmeyen Kürt düşmanlığı ve sömürgeci politikalarını tatmin ederek kendi iktidarı etrafında devlet içi ittifakı tahkim etmek istiyor. Oysa, rant ekonomisinin büyük bir krizle yüz yüze geldiği, emekçilerin kazanımlarının ve tüm demokratik kazanımlarının yok edildiği, olağanüstü hal ile bir istibdat rejiminin tesis edildiği Türkiye’de vasat bir milliyetçilik Erdoğan’ın elinde kalan son kozdur.

Afrin’e saldırı tüm insanlığa saldırıdır!

Erdoğan’nın kendi ikbali için başlattığı savaşı sürdürebilmesi için başka ülkelerden yükselen sesleri de boğmaya ihtiyacı var. Afrin’e saldırının bir işgal girişimi ve insanlığa karşı suç olduğunu yazan bir Kıbrıs gazetesine yönelik saldırı, sürgündeki Türkiye kökenli kişilere ve Kürt siyasetçilere yönelik suikast girişimleri, Brüksel’de Ermeni derneğine yönelik saldırı, Erdoğan’ın Avrupa’da örgütlediği paramiliter güçlerini devreye soktuğunu gösteriyor. Avrupa ülkelerinde sadece muhalif Türkiye ve Kürdistan kökenli kişiler değil, buralı barış aktivistleri de savaş başladığından bu yana Erdoğan’ın çetelerinden tehditler almaktadır. Erdoğan’ın kendisi, Suriye’de yenilen IŞİD ve cihatçı grupları yeniden güçlendirmek için Afrin’e saldırırken, Avrupa devletlerine her an kentlerinde bombaların patlayabileceği tehdidini savurmaktadır.

Fakat ne olursa olsun faşist Türk Devleti ve Erdoğan kazanamayacaktır. Türk ordusu ve cihatçı çetelerinin yoğun bir şekilde sürdürdükleri savaş karşısında Afrin halkı ve savunma güçleri olan Suriye Demokratik Güçleri büyük bir direniş ortaya koyuyor. Birçok devrimci ve enternasyonel hareket Afrin’i savunmak için Suriye Demokratik Güçlerine katılıyor. Bizler biliyoruz ki Afrin’de direnenler hepimiz için, barış için direniyorlar. Belçika’da bizler de Erdoğan ve Türk devletinin savaş ve bölücü politikalarına karşı Afrin halkı ile dayanışma içinde yanyana geliyor ve bu kirli savaşı durdurmak için barıştan yana tüm güçleri ortak ses çıkarmaya davet ediyoruz. Afrin halkları ve barış için direnenler yalnız değildir!

Sadece Afrin halkını değil, hepimizi tehdit eden bu savaş karşısında uluslararası toplumu da güçlü bir ses çıkarmaya, savaşı durduracak adımlar atmaya çağırıyoruz. Diğer yandan biliyoruz ki Türk devletinin Afrin’e yönelik bu kirli saldırısı, uluslararası ve bölgesel güçlerin Suriye’de yıllardır sürdürdükleri kirli bir paylaşım savaşından bağımsız değildir. Uluslararası güçlerden bu savaşa henüz güçlü bir ses çıkmaması, IŞİD sonrası Suriye’nin yapılanmasında bir kez daha savaşın devreye sokulduğunu gösteriyor. Suriye ve bölge halklarının geleceği üzerinde oynanan jeo-politik oyunlara, bölge halkının kendi kaderini tayin ederek barışçıl bir şekilde yaşaması projesi olan ve Kürt özgürlük hareketinin bölge halkları ile ortak bir şekilde Afrin’de ve genel olarak Kuzey Suriye’de ortaya koymuş olduğu “Demokratik Özerklik” yaklaşımının feda edilmesine hayır diyoruz. Erdoğan’ın bu kirli savaşını destekleyen veya bu savaşa sessiz kalan tüm uluslararası güçleri kınıyoruz. Uluslararası toplumu, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve Belçika hükümetini, Erdoğan eliyle bir kez daha cihatçı grupların güçlendirilerek Suriye halkının ve hepimizin geleceğinin karartılmasına karşı durmaya ve bu doğrultuda aşağıdaki adımları atmaya çağırıyoruz:

-Afrin’e yönelik Türk ordusu ve cihatçı grupların saldırısının ikirciksiz kınanması

- Türk hükümetine Suriye’deki tüm güçlerini geri çekmesi çağrısı yapılması

-Türkiye ile yapılan tüm silah ticaretinin acilen durdurulması

-Nato’nun Türkiye’nin Afrin’e saldırısını desteklemediğini açıklaması

-Türkiye’ye diğer ekonomik ve siyasi yaptırımların devreye sokulması

-Erdoğan’ın talimatlarıyla Avrupa ve Belçika’da örgütlenen ve Erdoğan karşıtlarının/barış isteyenlerin hayatlarını tehdit eden grup ve kişilere karşı önlem alınması

-Suriye’de kalıcı bir barışı hedefleyen politik çözüm için diplomatik çabaların yoğunlaştırılması

-Türkiye’de hak ihlallerinin takip edilmesi, kınanması

-Türkiye’de ifade özgürlüğü ve toplantı/gösteri/örgütlenme hakkının desteklenmesi ve bu doğrultuda somut diplomatik ve siyasi adımların atılması

Afrin’e yönelik saldırıya karşı sessiz kalmak savaşa pasif destek vermek anlamına gelecektir. Savaş daha fazla yıkım, daha fazla yerinden etme, daha fazla göç ve sivillerin, özellikle kadın ve çocukların katledilmesi demektir. Tüm kamuoyunu savaşa sessiz kalmamaya, güçlü bir şekilde HAYIR demeye çağırıyoruz.

AFRİN DAYANIŞMA PLATFORMU

Belçika Kürt Enstitüsü

INFOTURK

PYD Brüksel Temsilciliği

HDP Brüksel Temsilciliği

Halkların Demokratik Kongresi-Belçika

Demokratik Kürt Toplum Merkezi NAV-BEL

Belçika Kürt Kadın Hareketi

Halkevi

Sosyalist Kadınlar Birliği

Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu-Belçika

Belçika Ermeni Demokratları Derneği

Avrupa Süryaniler Birliği

Brüksel Alevi Derneği

Charleroi Alevi Derneği

Anvers Alevi Derneği

Maraş Girişimi-Belçika

Emek ve Özgürlük Cephesi-Avrupa

Şehit Aileleri Kurumu

Türkiyeli İşçiler Federasyonu, ATİK

Partit dels Treballadors de Catalunya (PTC), Brüksel Temsilciliği

Avrupa Kürt Futbol Federasyonu

Birleşik Devrimci Parti

Devrimci Parti

Kürdistanlı Anarşistler

Rojava Dayanışma Komitesi

Vrede

Solidarity for All

SAP Antikapitalisten-Gauche anticapitaliste

Ernest Mandel Fonds vzw

Labo Vzw.

Secour Rouge

Doğan Özgüden, gazeteci

İnci Tuğsavul, gazeteci

Jan Bloomaert, akademisyen, yazar, yayıncı

Jean Paul Martens, Zaventem, belediye meclis üyesi, Leef!-Groen

David Dessers, Leuven, belediye meclis üyesi, Groen

Ludo de Brabender, yazar, barış aktivisti

Chris Den Hond, gazeteci

Ida Dequeeker, Furia

Ludo De Witte, yazar

Stephan Boquin, akademisyen

Roger Jacops, yazar

Johnny Lanearts, yazar

Jo De Leeuw, aktivist

Mazhar Günbat, gazeteci

Alan Sermiyan, gazeteci

İsmail Kızıldoğan, karikatürist

Hayrettin Çelik, gazeteci

Defne Merve Çadırcı, gazeteci

Jimmy Crispeyn, sendikacı, AAVB