Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avusturya Parlamentosu'nda kabul edilen "İslam Yasası"na ilişkin "Bir taraftan AB müktesebatı diyeceksin ama bir taraftan AB müktesebatına tamamıyla ters adımlar atacaksınız. Olay farklı bir zemine doğru kayıyor. Bu kayışı durdurmak zorundayız. Bu ülkelerde adeta yeni 28 Şubatlar ihdas ediliyor. Bu ülkelerdeki kardeşlerimizin haklarını daha etkili şekilde savunabilmek için yeni Türkiye'yi, yeni anayasayı, başkanlık sistemini istiyoruz" demişti. 

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü tarafından bakan adına yaptığı yazılı açıklamada, "Sayın Sebastian Kurz, Erdoğan’ın Avusturya İslam Yasası ile ilgili açıklamalarını reddediyor. Biz ülkemizde yaşayan Müslümanlar için özgürce, insan haklarına uygun ve İslami kuruluşlarla istişare ederek kararlar aldık. Yurtdışından emir alacak değiliz" denildi.
Alevi Basın Bürosu adına yapılan açıklamada, Avusturya Parlamentosu’nda kabul edilen “İslam Yasası”na ilişkin T.C. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eleştirileri yersiz, tutarsız ve temelsizdir" denildi.

TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a açık mektup başlıklı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Sayın Erdoğan,

Basından okuduğumuz kadarıyla, Avusturya Parlamentosu’nda 25 Şubat 2015 tarihinde kabul edilen “İslam Yasası”na ilişkin yasanın AB müktesabatına aykırı olduğunu ve Müslümanların günlük yaşamını olumsuz etkileyeceğini belirterek bu yasadan yola çıkarak başta Avusturya olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerini de 28 Şubatçı olmakla itham etmişsiniz. Bu konuda Avusturya ve itham ettiğiniz diğer ülkelerin yetkili makamları elbette sizin açıklamalarınıza gereken yanıtı verecektir.

Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, Avusturya Parlamentosu’nda kabul edilen İslam Yasası konunun muhatapları olan Alevi ve Sünni inanç toplumlarının tam desteği vede onayı alınarak hazırlanmıştır. Demokrasi sisteminin sağlıklı işlendiği Devletlerin başlıca görevlerinden biri Parlamento’nun onayına sunulan yasaların, konunun başlıca muhatabları ile birlikte müzakere edilerek hazırlanmasıdır. Bu demokratik ve katılımcı süreç sizi rahatsız etmiş, hatta size ters gelmiş olabilir.

Avusturya Parlamentosu’nda kabul edilen İslam Yasası burada yaşayan gerek Alevi gerekse Sünni yuttaşların günlük yaşamlarını olumsuz etkilemesi bir yana her iki inanç grubuna da pek çok yeni hak yasal zorunluluk haline gelmiştir:

  1. Aleviler ve Sünniler yasa kapsamında eşit haklara sahip inanç toplumları olarak tanınmaktadır.
  2. Üniversitede teoloji fakültesi kurulması ve burada ayrı ayrı Alevilik ve Sünnilik Bölümlerinin açılması yasal zorunluluk haline getirilmiştir. Böylece gerek Aleviler gerekse Sünniler kendi teologlarının, inançsal destek görevlilerinin, öğretmenlerinin Viyana Üniversitesi bünyesinde kendi inanç esaslarına göre yetiştirilmesi zorunlu hale gelmiştir.
  3. Askeriye, Hastahane ve Hapishanelerde gerek Aleviler gerekse Sünniler inançsal destek hizmetlerini yürütmeleri için inanç personeli görevlendirilmesi yasal zorunluluk haline getirlmiştir.
  4. Alevi ve Sünni inanç grupları için mezarlık yeri tahsisi yasal zorunluluk haline gelmiştir.
  5. Alevi ve Sünniler için ayrı ayrı inanç dersleri garanti altına alınmıştır.
  6. Gerek Aleviliğin gerekse Sünniliğin kutsalları, sembolleri koruma altına alınmış, bu sembollerin amaç dışı kullanılmasının önüne geçilmiştir.
  7. Gerek Alevi gerekse Sünnilerin önemli inanç günleri ve bayramları yasada adlarıyla yer almaktadır.

Bu ve buna benzer hakların hangisinin AB müktesabatına aykırı olduğu bizlerce anlaşılmadığı gibi burada yaşamımızı nasıl zorlaştıracağıda muamma olarak durmaktadır.

Yeni İslam Yasasının AB müktesabatına aykırı olduğunu iddia eden sayın Erdoğan „Evi camdan olan başkasının penceresine taş atmamalı“ sözünü size hatırlatırız. Öyle ki sizinde Cumhurbaşkanı olduğunuz Türkiye’de Alevi Toplumu görmezden gelinmekte, toplumumuzun haklarını teslim etmekte hala ayak diretmektedir. Bugüne kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından Alevilerin hakları konusunda sayısız davayı kaybettiniz. AİHM kararlarını uygulamamakta direnen sizlerin Avusturya Devletine yönelik AB müktesabatı (Hukuk sistemi) konusunda açıklamalarda bulunmanız en hafif deyimiyle komedidir.

Avusturya’da biz Aleviler ibadetlerimizi, ibadethane statüsünde tanınan Cemevlerimizde yapıyoruz. Okullarda çocuklarımıza Alevilik Dersleri veriyoruz. Hastahane, Askeriye ve Hapishanede olan Alevilere dedelerimizi inançsal teskin için gönderiyoruz. Aşure, Nevruz, Kurban bayramı, Hızır ve Gadir Hum günümüz yasal olarak tanınmakta ve çocuklarımız bu günlerde tatil. Bizleri burada kimse tanımlamaya çalışmadı, istediğimiz, olduğumuz gibi tanıdı. Bunların hangisi AB müktesabatına aykırı?

Alevilerin Avusturya’da eşit haklara sahip olması size rahatsızlık vermiş olabilir ama Ülkenizde yaşayan 25 milyon Aleviyi tanımayan, ötekileştiren siz hangi müktesabattan bahsediyorsunuz? Alevi çocukları zorunlu sünnilik derslerine göndemekten ne zaman vazgeçeceksiniz? AİHM kararlarını ne zaman uygulayacaksınız? Cemevlerini ibadethane olarak ne zaman kabul edeceksiniz?

Avusturya’da yeni çıkan bu yasa dalga dalga Avrupanın diğer ülkelerine de yayılacak. Size düşen görev başka ülkelerin yasal sürecine müdahale değil, başında bulunduğunuz ülkenizi daha demokratik, inançlara daha saygılı bir ülke haline getirmek. Bu konuda gecikmeksizin AİHM de davaları kazanan 25 Milyon Aleviyi tanımak ve haklarını teslim etmek önceliğiniz olmalıdır.

Türkiye Alevileri inançlarının tanınmasını ve saygı gösterilmesini bekliyor. Önünüzde örnek mevcut. Avusturya’da çıkan bu yasayı sizde ülkenizde çıkararak inançların bir arada, saygıyla yaşamasının önünü açın.

.