Konsey kaynaklarından elde edilen bilgilere göre Erdoğan, operasyonlar ve soruşturmalarla ilgili olarak 'paralel yapı' gibi ifadeler kullanırken 'Gülen Cemaati'nden açıkça söz etmedi.

AB yetkilileri ise Erdoğan'a görevden alınan memurlar konusunda sorular sordular.

Erdoğan'ın rahat ve sakin tavır içerisinde olduğunu aktaran kaynaklar, AB yetkililerin de olabildiğince olumlu mesajlar vermek için temkinli ifadeler kullandıklarını belirttiler.

Komisyon Başkanı José Manuel Barroso, son gelişmeler konusunda endişe duyduklarını ifade ederek bunları Erdoğan ile dürüst ve samimi bir hava içerisinde yaptığı görüşmede dile getirdiğini aktardı.

Başbakan Erdoğan'ın da bu konulara ilişkin düşüncelerini açık ve samimi şekilde paylaştığını anlatan Barroso, bir gazetecinin "Başbakan Erdoğan'ın Brüksel'e gelmeden önce sözünü ettiği delilleri gördünüz mü ve Türk tarafının pozisyonundan tatmin oldunuz mu?" sorusuna ise şu cevabı verdi:

"Sayın Erdoğan hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü gibi konulara dair göstereceği hassasiyet konusunda bizlere garantiler verdi. Bunlar demokrasinin temeli olan şeyler olduğu gibi aynı zamanda Kopenhag siyasi kriterlerinin de özüdür.

"Yapılması beklenen reformlar konusunda Türkiye yalnız başına değildir ve AB daima üstüne düşen desteği vermeye hazırdır. Bizim genel görüşümüz tüm sorunların hukukun üstünlüğü yoluyla çözümüdür.

"Hakim ve savcıların bağımsızlık ve tarafsızlıklarının tamamen AB standartlarındaki bir hukuk ve erk yapısıyla çözümlenebileceğine inanıyoruz."

Başbakan Erdoğan ise konuşmasında kuvvetler ayrılığı noktasında hiçbir demokratik ülkenin sorunu olmadığını belirterek meselenin, yargının, bağımsızlığını tarafsızlık ilkesinden saparak kullanması halinde doğan sıkıntılar olduğunu ifade etti.

Erdoğan, bağımsızlık ve tarafsızlığın belli ilkelere oturtulmasının yasamanın görevi olduğuna dikkat çekerek yasamayı ve yürütmeyi yok saymanın ülkeyi "yargı devletine dönüştüreceğini" savundu.

Recep Tayyip Erdoğan müzakereler konusundaki takvime ilişkin soruya ise şöyle yanıt verdi:

"Önümüzde 23 ve 24 gibi önemli fasıllar var. Enerji ve güvenlikle ilgili önemli fasıllar var. Şu anda atılmış adımların arkasının da geleceğine inanıyorum ve ortak bir iradenin oluştuğunu görmekten de memnuniyet duyuyorum."

'Suriye konusunda insanlık harekete geçmeli'

Suriye gündeminin de geniş yer tuttuğu toplantıda, AB'nin Suriye'de 'politik çözüm' çağrısında bir değişiklik olmazken, Erdoğan dün yayımlanan katliam görüntülerinden sonra Cenevre 2 toplantısına şu çağrıda bulundu:

"İnsanlığın artık harekete geçmesi ve Suriye'de atılması gereken adımların, artık bir an dahi beklemeden atılması gereğini Brüksel'den tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu fotoğrafların Cenevre 2 görüşmelerini beklentimiz doğrultusunda olumlu etkilemesi gerekir.

"Bu fotoğrafları görüp de hâlâ buna seyirci kalmak, sorumluluk mevkiinde olan siyasiler olarak görevlerimizi yerine getirmemenin bir ifadesi olur. Artık burada herhangi bir adım atılmayacaksa nerede atılacak, insana bunu sorarlar.

"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin artık bu konuyu çok daha ileri aşamada ele alması gerektiğine inanıyorum.

"Suriye'de Beşar giderse yerine kim gelecek sorularından da bıktık. O giderse yerine halk iradesi gelecek."

Kürt sorunu ve Kıbrıs

Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso ayrıca, Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ilişkilerin önemine de dikkat çekerek imzalanan geri kabul anlaşması ve vize diyaloğuyla ilişkilerin yakın gelecekte çok daha hızlı büyüyüp derinleşeceğini kaydetti.

Görüşmelerde Kürt sorunu çerçevesinde çözüm süreci de ele alındı ve Konsey başkanı Herman Van Rompuy, AB'nin bu konuda atılan tüm adımları desteklemeye devam edeceğini belirtti.

Kıbrıs konusu da görüşmelerin önemli bir maddesi olarak anıldı ve Başbakan Erdoğan özellikle Türk tarafının, bu konuda her türlü olumlu adımı atmaya ve garantör ülke olarak üstüne düşenleri yapmaya hazır olduğunu vurguladı.

Erdoğan, AB'ye de ada halklarının 'kazan-kazan' neticesini elde edebilmesi için, doğrudan ticaret, temsil ve Rum yönetimi üzerinde baskı unsuru şeklinde gerekli girişimleri gerçekleştirmesi çağrısında bulundu.

Herman Van Rompuy, bir gazetecinin yönelttiği "Türkiye için hâlâ 'tam üyelik' hedefini muhafaza ediyor musunuz?" sorusuna ise, daha önce yapılan anlaşmalara atıfla "Müzakere sürecinin bunun için yürütüldüğü tüm ülkelerce üzerinde hemfikir olunmuş bir süreçtir" dedi.