Olayları hep kadın üzerinden açıklamak, kadını bir cinsellik objesi olmaktan öte bir şey olarak düşünmemek psikoseksüel bir kişilik bozukluğudur. Bu türden kişilik bozukluğu olanlara psikolojide "amoral tipler" deniyor.

Ülkemizde amoral tipler bir hayli çok ve sayıları da giderek artıyor. Bu tipler, yaşamın her alanında kadınla çatışıyor veya yaşamın herhangi bir boyutundan çıkarak yine kadına varıyorlar. Bunlar, toplumun "ahlak kimyasını bozan” tarafın kadın olduğunu düşünüyorlar. Aslında, bütün bu yaklaşımlar, kişiyi kuşatmış olan psikoseksüel bozukluğun dışa vurumundan başka bir şey değil. Kadını ne kadar çok aşağılarlarsa, dünyaları kadının cinsel objesi üzerine yönelerek o ölçüde daralıyor. Kadının cinsel organı, dünyaya bakışının ve onu değerlendirmesinin merkezi oluyor. Amoral tiplerin yapısı bu…

Kendine "Din Adamı"yım diyen veya olaya din açısından baktığını söyleyen birçok insan, bu durumda. Yani amoral kişilik bozukluğuna sahip. Bilinç altlarına yerleşmiş bir kadın objesi ile savaşıp durmaktadırlar.

Günümüzde islam, dünyada siyasal bir yükseliş süreci yaşıyor. Türkiye de bu yükseliş havasını yaşayan ülkelerden biri. Bunu görebilmek için son on yıla bakmak yetiyor. Durum böyle olunca birçok kişi, tarikat, kurum, parti bu durumdan daha çok nemalanmak istiyor. Çünkü büyüyen bir pasta var.

İslam söylemini kullananlar arasında artan siyasal iktidar olma rekabeti, bu çevreleri “idolojik” farklılık alanında da rakabetciliğe zorluyor. Kadının cinsel oganının temel obje olarak ele alındığı bu çatışmalarda, bilinç altının kapağı tümden açılıyor.

Ölen birinin cinsel organının bir yakın akrabaya bağışlanması durumunda ilişkiye girildiğinde bunu, cinsel organı bağışlamış kişi ile yapılmış bir ilişki olarak görenler, vücut sıcaklığı hissedipte zina işlememek için üç yaşındaki kızının oturduğu koltuğa oturmayı günah sayanlar, uvuzlarından çıkan şeylerin birbirine karışması halinde zina yapmış oluğuna inandığı için kızının gittiği tuvaleti kullanmayı yasaklayanlar, vb.

Ve bütün bu saçmalıklar islam adına yapılıyor.

Saçmalık, bilimsel temeli olmayan düşüncenin ilerletilmiş halidir. Zırvalamak denen şey de budur.

Zırvalık nasıl bir şey? diye görmek istiyorsanız, gelin birlikte zırvalıyalım.

ZIRVALIYORUZ:

Sizin ve kızının uvuzlarından çıkan şey, aynı tuvalette buluşuyor.

Haydi diyelim ki, zina olur, buluşmasın diye evde tuvaletleri ayırdınız. Uvuzlarınızdan çıkan şeyi, ayrı tuvaletlere bıraktınız, ama 40 metre ileride mahallenin kanalizasyonunda buluşacaklar.

Hadi diyelim ki, sizin mahallede de bu durumu çözdünüz ve birbirine karışmadan ayrı kanalizasyondan geçti sizin ve kızınızın uvzundan çıkanlar.

Hadi diyelim ki, şehir kanalizasyonu da buna göre ayarlandı. Erkeklerin uvuzlarından çıkan şeyler ayrı, kadınların uvuzlarından çıkan şeyler ayrı ayrı kanallardan aktı.

Hadi diyelim ki, sizin uvuzunuzdan çıkanları taşıyan kanalizasyon Akdeniz'e, kızınızın uvzundan çıkanları taşıyan kanalizasyon da Karadeniz'e boşaldı.

Hadi diyelim ki, suları Akdeniz'e karışmasın diye, bir duvar ile Şile'den kapattınız Karadeniz'i.

İyi de bir sorun var: Su buharlaşıyor. Sizin uvzunuzdan çıkanların buharı ile kızınızın uvzundan çıkanların buharı gökyüzünde buluşacaklar. Sonra yağmur olup geri, yere inecekler.

Karedeniz'e kapak yapma ihalesi mi açsak, ne dersin?..

*

Bilinç altı düşüncelerini halüsinasyon halinde yaşamayı, “İslam Dininin gerekleri” olarak sunanlar, bu dini, bir sakpın din olarak göstermektedirler. Ne buna ne de bu dine inanan müslümanları bu kadar hakir göstermek kimsenin haddine değil.

Ne ki, amoral tipler hergün “yeni” görüş ve önerilerle ortaya çıkıyorlar. Erkek- kız öğrenci evlerindeki yaşamı din ile ilişkilendirmek de bunlardan biri. Oysa kendileri bile söylediklerinin dışında yaşıyorlar. Başta başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet ve hükümete destek verenlerin kızları tek başlarına Amerika gibi ülkelerde okuyorlar.

Yer Amerika olunca ölçüler değişiyor mu? Kendileri okumaları için çocuklarını taa Amerika'ya gönderiyorlar. Peki nerede kalıyor sizin çocuklarınız? Kız yurtlarında mı, tuttuğunuz evlerde mi? Yurtlarda kalmadıklarına göre, kaldıkları yer, sonuçta öğrenci evidir. Hadi diyelim ki sizing kızlarınız erkeklerle evlerde buluşmuyor. Ya üniversitelerin anfilerinde, kafetaryalarında?

Yoksa? Yoksa Amerika'da haremlik- selamlık mı var?

Soralım: Neden oralara gönderdiklerinizin değil de (tabi ki onuda doğru bulmuyorum) kendi ülkenizdeki insanların namus bekçiliğine soyunuyorsunuz? Sizin kızlarınız Amerika’da “namuslu” ve “dürüst” kalabiliyor da, Çankırı’dan Ankara’ya gelmiş kızlar mı kalamıyor? Amerika Türkiye'den daha mı "edepli"! Yoksa sizler de "kızlarınıza sahip çıkamayan aileler" den misiniz?

Meğer Türkiye'de sanıldığından daha çok amoral tipler varmış.