Almanya’nın Frankfurt Kenti’nde, serbest muhabirlerin yarattığı kriz farklı boyut kazandı.

SABAH Gazetesi, Hessen Eyaleti Atatürkçü Düşünce Derneği’nden bedava balo bileti verilmediği için, baloyu protesto etti ve haber yapmadı.

Aynı gazete, bundan bir kaç gün önce açılışı yapılan ve „arkadaşlarına tanıtım sırasında yemek verip ücret almayan“ Offenbach’taki ünlü bir restorantı ise manşetine taşıdı. Restoranın tanıtım atağı normaldi, ancak anormal olan, gazete ile muhabirinin haber için gidilen yerler arasında "çorba"ya göre ayrım yapmasıydı.

MEDYA NE HALLERE DÜŞTÜ!

Gazetenin bu tavrı, „Yandaşlar, medyayı ne hale düşürdü!“ eleştirilerini getirirken, olay Hessen Eyaleti’nde Türkiye kökenliler arasında yoğun şekilde tartışılmaya başlandı. Bir çok Türkiye kökenli toplum temsilcisi, yerel muhabirler konusunda artık daha dikkatli olacaklarını açıkladı.

Türk basın tarihine leke olarak geçecek skandallar zinciri şöyle başladı:

İŞTE SKANDALLAR ZİNCİRİ:

1) He-ADD, cumhuriyet balosu için eyaletteki devlet temsilcilerini, işadamlarını, şirket yöneticilerini ve dernek üyelerini davet etti. Davete katılmanın ücreti ise kişi başı 90 Euro’ydu. Gazetecilere ise haber takibi için haber verildi.

2) Ancak bazı gazeteciler, haber takibiyle birlikte, baloda dans da etmek istiyordu. He- ADD’nin 28 Ekim akşamı yapacağı baloya, eşlerini, sevgililerini ve arkadaşlarını „ücretsiz davetli“ olarak almak isteyen bu gazeteciler, tam 22 kişilik liste verdi. Marriott Otel’de kişi başı yemek 42 Euro iken 22 bedava balo biletini kimse karşılayamazdı. O zaman, He-ADD’nin amaçladığı gibi, çocukların eğitimine gönderilecek para kalmayacaktı.

3) Bunun üzerine, haber takip elemanlarına (muhabir), „Lütfen, siz sadece haberinizi takip edin. Gelin fotoğrafınızı çekin. Ancak balo basına kapalı“ diye bilgi verildi. Ancak aralarında SABAH gazetesi ile birlikte yerel basının elemanları olan muhabirler ısrarlıydı, „bize de balo bileti vereceksiniz. Yoksa haberiniz yapmayız“ diyerek, He-ADD yönetimini tehdite başladılar.

4) He-ADD yönetimi ise, önce „Peki, bari masraflar çıksın. Kişi başı siz 60’ar Euro ödeyin“ dedi. Ancak, onlar direndi ve 7- 8 kişilik gazeteci grubu, „Sizi haber yapmayacağız“ dedi. Gazeteciler adına açıklama yapan bir Facebook fenomeni, „Sizi haber yapmayacağız. Ulusal basında yayınlanmayacaksınız. SABAH yayınlamayacak. Bir çorbayla doyardık biz. Bunu bize çok gördünüz“ açıklaması yaptı.

5) Muhabirler, yemek ve balo daveti için, He-ADD’yi açıkça „haber yapmamakla“ tehdit ediyordu, şantaj yapıyorlardı. Bu basın etiği ile bağdaşmazdı.

6) 28 Ekim akşam ise, bu  "gazeteciler", gerçekten de He-ADD toplantısına haber amaçlı gelmediler. Başka bir yerde yapılan Türk Halk Müziği konserine gittiler ve orayı haberleştirdiler. SABAH gazetesi, bu konseri „Cumhuriyet coşkusu“ şeklinde duyurdu.

7) Aynı gazetenin, Avrupa bölümünün birinci sayfasında ise muhabirlerinin davetli olduğu ve yediği yemekten para alınmadığı restorantın haberi vardı. Üstelik de alışılmışın dışında, haber manşetten verilmişti.

RESTORANDAN AÇIKLAMA: DAVET ETTİK

Söz konusu restorant, haber Avrupa Postası’nda yayınlanınca gazetecileri arayarak, „Biz arkadaşlarımızı davet ettik. Onlardan tabii ki para almadık. Bu nedenle, para vermedikleri için bir rahatsızlık söz konusu olmadı“ açıklamasını yaptı. Çünkü, yerel muhabirler restoranı arayıp, „Aman çarşı karıştı. Siz ne olur, durumu kurtarın“ demişti. Restoran açısından makul olan bu açıklama, gazetecilik açısından bakıldığında, bir gazeteci için utanç verici bir durumun da ortaya çıktığının kanıtı oldu.

Yandaş SABAH Gazetesi, muhabirine yemek verilen yeri manşetine taşımış, şantajla balo bileti istedikleri halde alamadıkları yerin haberini ise hiç görmemişti.

Yandaş SABAH Gazetesi, muhabirlerine bedava yemek ve balo bileti vermeyen He-ADD’nin haberini „Şantajcı gazeteci grubu adına söz verildiği“ gibi hiç kullanmadı. Onun yerine cumhuriyet konserini verdi.