TGD Yürütme Kurulu tarafından yayınlanan mektupta Başbakan Merkel’den şu isteklerde bulunuldu:

 

 “Almanya’daki Türk toplumunun en önemli beklentisi Neo-Nazi cinayetlerinin eksiksiz aydınlatılması, sorumluların cezalandırılması, Anayasayı Koruma Örgütlerinin bu biçimiyle lağvedilmesi, gerekiyorsa yeni bir yapının oluşturulması gereklidir. Bunun gerçekleşmesi için ırkçılıkla ciddi bir mücadelenin başlatılması zorunludur. Bu amaçla özel bir Bakanlar Kurulu toplantısının yapılması ve yol haritasının çıkarılması gereklidir. Bu konuda gerekli adımları atmanızı bekliyoruz.

 

Türkiye - Avrupa Birliği müzakereleri pratikte durmuştur. Türkiye’nin AB üyeliği Almanya Türkleri açısından da büyük bir önem ifade etmektedir. Hükümetinizin her ne kadar daha önceki Alman Hükümetlerinin verdikleri karara bağlı olduğu vurgulansa da, bu konuda aktif bir çalışma yapılmamaktadır. En kısa zamanda yeni fasılların açılması, açılan ve müzakereleri tamamlanan fasılların kapatılmasının sağlanması da gerçekleştirilmek durumundadır. Hükümetinizden bu konuda adım atmanızı bekliyoruz.

 


(Foto:TGD Almanya Yönetim Kurulu üyelerinin geçen haftaki Hamburg toplantısından)


Çok vatandaşlılık artık Almanya’da ve dünyada olağan bir durumdur. Alman vatandaşlığına geçenlerin %50’den fazlası kendi vatandaşlıklarını bırakmamaktadır. Yani çok vatandaşlılık Almanya’da istisnai bir durum değildir; tam tersine kural haline gelmiştir. Bu nedenle öncelikle gençlere uygulanan opsiyon modelinin kaldırılması, çok vatandaşlılığın kural haline getirilmesi, Alman vatandaşlığına geçişte konulan zorlaştımaların ve engellerin ortadan kaldırılması yerinde olacaktır.

 

Türkiye’den Almanya’ya turistik amaçlı ya da aile yakınlarını ziyaret ya da iş amaçlı gelmelerin önündeki vize engeli artık tarih olmalıdır. Bu Almanya-Türkiye arasındaki her türlü ilişkinin gelişmesini sağlayacak, önyargıların yok olmasına katkıda bulunacaktır.

 

Aile Birleşimi 2007 yılındaki yasa ile zorlaştırılmış, eşlerin gelmesi basit de olsa dil koşuluna başlanmıştır. Bir insanın anayasal hakkı olan aile birleşimi bir saatlik bir sınavın sonucuna bağlanmıştır. Bu kabul edilemez bir durumdur. Umuyoruz, bu durum Avrupa Adalet Divanınca düzeltilecektir. Bu zorunluluk yerine gönüllülük esasında Almancayı Almanya’ya gelmeden önceden öğrenenlere yerleşme izni verilirken örneğin 5 yıl yerine 3 yıllık süre verilerek teşvik yolu denenebilir. İnsanların zorla değil, isteyerek ve severek dil öğrenmesi daha uygun olacaktır. 

 

Almanya’da son yıllarda artan İslam Karşıtlığı da bizleri tedirgin etmektedir. Bu konunun en üst düzeyde ele alınmasının zamanı gelmiştir. İslam karşıtı suçlar polis tarafından listelenmemektedir. Bu nedenle bu alandaki suçların kapsamı tam olarak bilinmemektedir. Bunun bir an önce yürürlüğe konması gerekmektedir. Bazı kesimlerin istediği biçimde Almanya İslam Konferansı bir Güvenlik Zirvesine dönüştürülmemelidir.“

 

Başbakan Erdoğan’dan isteklerin sıralandığı bölümde ise Türkiye dışında yaşayan T.C. vatandaşları ve soydaşlarının en önemli beklentisinin iki ülkenin daha yoğun bir işbirliği içinde bulunması olduğu belirtilerek şu talepler yer aldı:

 

“Türkiye’deki demokratik hakların genişlemesi, hukuk devleti ilkelerinin tam olarak yerleştirilmesi Almanya’da yaşayan bizlerin de konumunu güçlendirecektir. Bu bağlamda Almanyalı Türkler, Türkiye’de özgürlükleri genişleten, çağdaş ve katılımcı bir bir düzenin kurulmasını istemektedirler. Hükümetinizden bu konudaki adımlarını genişletmesini, reformların sürdürülmesini, toplumun tüm kesimlerinin de katkı vereceği bir Anayasanın yapılmasını beklemekteyiz.

 

Değişik adlarla anılan birçok davada yargılanmakta olan kişilerle ilgili kararların gecikmesi, toplumda bölünmeye ve hukuk sistemine güvenmeyi zedelemektedir. Geciken adaletin derin yaralar açtığı gerçeği gözardı edilmemelidir.

 

Türkiye’de yaşayan yabancı kökenli ülke vatandaşlarının konumlarının da güvence altına alınması bizce büyük önem taşımaktadır. İçinde yaşadığımız toplum Almanya’da koşullar yerine geldikten 5 yıl sonra süresiz oturma izni alınabilirken, Türkiye’deki yabancı uyrukluların böylesi bir hakkı bulunmamaktadır. Bunun bir an önce düzenlenmesini istiyoruz.

 

Bunun yanı sıra Türkiye’de 5 yıldır yasal olarak yaşayan yabancılara yerel seçimlerde oy hakkı verilmesinin sağlanması yerinde olacaktır.

 

Türkiye’de yaşayan Müslüman olmayan vatandaşların ya da diğer yabancıların dinsel gereksinimlerinin sağlanması da temel insan hakları bağlamında kanımızca önemlidir. Bunun da en kısa sürede sağlanması elzemdir.

 

Almanya’da ya da başka ülkelerde yaşayan Türklerin bulundukları ülkelerin vatandaşlıklarına geçmeleri tarafınızdan da teşvik edilmektedir. Bunun sonucunda ortaya başka tür bir mağduriyet de çıkmaktadır, zira bu kişilere verilen Mavi Kartta hala büyük sorunlar yaşanmaktadır. Bu konunun ivedililikle ele alınmasında gereklilik görmekteyiz. Bu bağlamda Mavi kart sahiplerinin de Türkiye’de borçlanarak emekli olabilme hakları sağlanmalıdır.

 

Askerlik yasasında son yapılan değişiklikle fiilen askerlik hizmeti yapılmaması önemli bir adım olmakla birlikte, 5.112 € olan bedel miktarının 10.000 €’ya çıkarılması işsizlikten etkilenen gençlerimizi çok zor duruma düşürmektedir. Bedel miktarının kaldırılarak, askerlik hizmetinin Gönüllü Sosyal Hizmet şeklinde yerine getirilmesinin sağlanmasını beklemekteyiz.

 

Aynı şekilde son yapılan zamlarla arttırılan konsolosluk harçlarının da bir an önce yeniden indirilmesi tüm insanlarımızın beklentisidir. Harç miktarları düzenlenirken diğer Avrupa ülkelerindeki kıstaslar dikkate alınmalıdır.“

 

TGD Genel Başkanı Kenan Kolat ve Genel Başkan Yardımcıları Ayşe Demir, Ömer Köşkeroğlu, Dr. Cebel Küçükkaraca, Yasemin Önel, Gökay Sofuoğlu, Hilmi Kaya Turan, Hüseyin Yılmaz, Bilge Yörenç’in imzalarının bulunduğu Açık mektubun son bölümündeyse  Merkel ve Erdoğan’a “Ortak Bakanlar Kurulu” yapılması önerilerek şu ifadelere yer verildi:

“En önemli beklentilerimizden birisi iki ülke arasında ticaret hacminin hedef olarak önümüzdeki 10 yıl içinde 2 katına çıkartılmasıdır. Bu hem daha çok yakınlaşmayı, hem yatırımları hem de işgücü yaratılmasına katkıda bulunacak, insanların birbirlerine yakınlaşmasına büyük katkı sağlayacaktır.

Yapacağınız görüşmede ortak bilimsel çalışmaların geliştirilmesi, sivil toplum bazındaki ortaklıkların arttırılması, iki ülkenin ortak çıkarlarının öne çıkarılması Almanyalı bizleri de çok sevindirecektir.

Bu nedenle bir “Almanya-Türkiye Konsultasyon Kurulu”nun oluşturulmasını, “Ortak Bakanlar Kurulu” toplantılarının yapılmasını öneriyoruz.Umuyoruz ki, iki ülkenin birlikte hareket etmesi bizleri çok sevindirecek ve ortak çıkarlara dayalı güzel bir yaşam inşa edilebilecektir »