Mainz Savcılığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle Alman komedyen Böhmermann hakkında açılan soruşturmada takipsizlik kararı verildiğini duyurdu.

Konuyu Berlin'de yayımlanan Die Tageszeitung yorum köşesine taşımış:

"Başbakan Merkel’in Böhmermann hakkında soruşturma açılmasına izin vermesi doğruydu. Sonuçta ne kadar anlamsız olursa olsun (yabancı ülke temsilciliklerine ve devlet temsilcilerine hakareti düzenleyen) 103. madde var, ayrıca federal hükümetin soruşturmaya izin vermesini düzenleyen 104/a maddesi bulunuyor. Elbette ki soruşturma açılmalıydı. Soruşturmanın ucu ise açıktı. Bunun böyle olması, işleyen kuvvetler ayrılığına sahip bir hukuk devletini Türkiye gibi ülkelerden ayırıyor. Sadece bu yol, yani soruşturma, tartma ve karar süreci tüm taraflar açısından adil bir süreç. Türkiye Cumhurbaşkanı kendini hakarete uğramış hissetti. Alman hükümeti ise bu suçlamayı popülist bir tarzda bir kenara atmadı, bilâkis bunu incelemeye aldı. Sonuçta düşünce özgürlüğü güçlendi, süreç iyi yürüdü.”       

Dithmarscher Landeseitung ise Böhmermann olayında Almanya adalet makamlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çifte cezalandırmasının gündeme gelebileceği görüşünü yorumunda savunuyor:

"Türkiye yönetimi kastî hakaret içeren şiiri devlet sorunu haline getirdi. Akabinde federal hükümet Erdoğan’ı mülteciler konusunda ürkütmemek için yabancı devlet temsilcilerine hakaret suçunu düzenleyen maddeyi uygulamaya izin verdi. Ama hepsi boşunaydı. İddia makamı Böhmermann’ın savunmasına benzer bir biçimde, şiirin ifade özgürlüğünün sınırını aştığına örnek gösterilebileceği, ancak suç eylemi olarak değerlendirilemeyeceği görüşünü benimsedi. Eğer Hamburg Asliye Hukuk Mahkemesi de Ankara’nın istemediği bir biçimde karar verecek olursa, o zaman Orta Avrupa’nın özgürlük anlayışı ile Ön Asya’daki hakarete uğrama duygusu arasındaki büyük uçurum daha da derinleşecek ve Erdoğan Alman adaletinin iki kez tokadına maruz kalmış olacak.” DW