Süheyla Kaplan- Almanya

 

Göç çocukları ve göç olgusu insanlarda farklı bir bellek bırakır. Yaşamı doya doya yaşayamazsınız, politik nedenlerle Türkiye’den 80’li yıllarda Almanya’ya sığınan Türkler’in yaşadıkları hala unutulmadı.

 


Bu tablo gerek anlatılanlardan gerekse 50 yıllık Almanya’ya göçün tarihinde bize yabancı gelmese gerek. 

 

Dün Hamburg’a 20 km uzaklıkta Curslacker Neuen Deich’da çoğunluğu Suriye, Irak, Afganistan ve Afrika’dan kaçıp Almanya’ya sığınan göçmenlerin yaşadığı mülteci kampını Yeşiller Partisi Milletvekili Filiz Demirel, meslektaşım Mustafa Akpolat ile birlikte ziyaret ettik.

 

1993 yılında yapılan ve yaklaşık 200 göçmene kapılarını açan portatif türden ve farklı renklerle boyanmış mülteci kampında son yıllarda gelenlerin çoğu Suriyeli, Irak ve Afganistanlı göçmenlerdi.

 
Anadolu insanının misafirperverliğini aratmayacak türde kapıda bizi karşılayan Hüseyin B. (43) adlı Suriye vatandaşı ‘ani ziyaretimize rağmen’ portatif evini bize açarak, Arap kahvesi ikram etti. 3 çocuğu ile birlikte çetin mücadeleler vererek, kimi zaman ülkelerden ‘yaya yolu’ geçerek hatta Meriç nehrinden karşı kıyıya ulaşarak Almanya sınırına gelmeyi başarabilmişti. Halep’te boyacılık yapan Hüseyin biriktirdiği paralarla ailesini de orda bırakarak başka bir ülkeye kaçmaya karar vermişti.

 

Şu an Bergedorf’ta Hamburg senatosunun göçmenlere tanıdığı 300 saatlik ücretsiz Almanca kursundan yararlanan Hüseyin’in tek düşündü-ğü Halep’te yaşayan yaşayan ailesi.
 

‘SAVAŞ BİTİNCE ÜLKEME DÖNMEK İSTİYORUM’

 


Mülteci kampındaki kaldığı barınaktan kısmen memnun olduğunu söyleyen Hüseyin, ‘’Savaş ortamı ile karşılaştırıldığında elbetet burası rahat. Ancak insanın toprağı, vatanı bambaşka. Anam, babam orada. Aile bölündü. Kimisi Türkiye’de, kimisi burda. Savaş bir aileyi parçaladı. Savaş bittiğinde ülkemize eşim Guevera ile birlite dönmek istiyoruz’ dedi.

 

‘’’TÜRKİYE’DE SURİYELİ’LERE KİMSE EV VERMİYOR’

 

Savaştan sonra aile yakınlarının bir kısmının Türkiye’ye kaçtığını ancak Türkiye’de yaşam şartlarının daha zor olduğunu ifade eden Hüseyin, ‘’Türkiye’de ev kiraları çok yüksek. Suriyeli’lere kimse ev vermek istemiyor. Suriyeli vatandaşlara neden Katar, Arabistan diğer Müslüman kardeşler sahip çıkmıyor? Türkiye kanaatimce Esad rejimine karşı muhalif kesime destek veriyor. Bunu o bölgede bilmeyen yok ki?’...

 

IRAKLI ZİNA : TEK İSTEDİĞİ GENİŞ EV BULABİLMEK


 

Bergedorf’ta Curslacker Neuen Deich’da eski portatif binalarda 40 metrekarade göçmenler yaşamak zorunda. Eski portatif yapılarla yenileri arasında fark var. Eski portatif yapıda tuvalet, banyo, mutfak ortak kullanılmakta. İki yemek fırını  yaklaşık 10 aile çeşitli aralıklarla paylaşmak zorunda.

 


İki çocuğu ile Irak’tan gelen üniversite mezunu Zina H. ‘nın tek derdi sağlıklı, geniş bir eve çıkabilmek. İş Bulma Kurumu’ndan çözüm bekleyen ancak alamayan Zina da tıpkı Hüseyin gibi Irak’da savaşın sona ermesiyle ülkesine geri dönmek istiyor.

 

Zina da, aile yakınlarını Almanya’ya getirebilmek, onlarla birlikte yaşamayı arzuluyor. ‘’Mülteci kampında arkadaş edindik. Ancak insanın kendi arkadaş çevres, dostları, ailesi gibisi var mı? Burada kendimizi yalnız hissediyoruz?’’.

 

Yeşiller Milletvekili Filiz Demirel, Avrupa’da göçmen ve iltica yasa ve uygulamalarının iyileştirilmesi ve değiştirilmesi çağrısında bulunuyor. Göçmenlere yapılan mülteci kampı geçici bir çözüm Demirel’e göre, önemli olan onlara kalıcı bir ortam yaratabilmek ve gelecek sağlayabilmek.

 

Mart 2014 yılında yapılacak Avrupa Parlamentosu meclis seçimleri için de Demirel, parlamenter arkadaşlarına özellikle mülteci ve iltica yasaları konusundaki normları ve düzenlemeleri tekrar gözden geçirmeleri gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.

 

40 metrekare Almanya yolculuğumuz göçmen çocuklarının fotoğraf çekerken, barış sembolü yapmaları ile sona erdi. Farklı kültürden ve ülkeden gelen çocukların ortak dili ‘barış türküsüydü’.....