Alman Meclis Başkan Yardımcısı Claudia Roth, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya ziyareti sırasında Türk vatandaşlarına hitap etmesine hükümet tarafından izin verilmemesini eleştirdi.

Deutsche Welle'ye açıklamalarda bulunan Claudia Roth, 'G20'de gerçekten güvenliğin sağlanması ile ilgili zorlu bir süreç var ama hukuk ve yasalara saygı, nefret ve kışkırtıcı söyleme izin verilmeyecek şekilde, güvenliğin sağlanması yoluyla 'Erdoğan konuşmalı' derdim açıklamasını yaptı.

İşte Claudia Roth ile yapılmış o röportajın ilgili bölümü:

Alman Hükümeti'nin Erdoğan'ın G20 zirvesi için geleceği Almanya'da Türk göçmenlerle buluşmasına izin verilmeyeceğini duyurmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Claudia Roth: Anlayabiliyorum ama ben farklı bir tavır sergilerdim. 'Hukuk ve yasa geçerlidir, nefret, kışkırtıcı söyleme izin yok, olursa etkinlik durdurulur' derdim. G20'de gerçekten güvenliğin sağlanması ile ilgili zorlu bir süreç var ama hukuk ve yasalara saygı, nefret ve kışkırtıcı söyleme izin verilmeyecek şekilde, güvenliğin sağlanması yoluyla 'Erdoğan konuşmalı' derdim. Çünkü farkımız bu, biz demokratik bir hukuk devletiyiz bizde ifade özgürlüğü geçerlidir. 100 Erdoğan yanlısı varsa o zaman biz, onu eleştiren bin kişi olarak orada olmalıyız. İşte o zaman demokraside eleştirinin ne olduğunu anlardı.

ABD'de olduğu gibi korumaları, Washington'da yaptıkları skandala benzer şeyler yapsaydı işte o zaman ciddi sorun yaşanırdı. Belki izin verilmemesinin arkasındaki endişe buydu. Bir cumhurbaşkanının arabasında oturup, demokratik haklarını kullanan göstericilerin, kişisel korumaları tarafından tekmelenerek dövülmesini izlemesi gerçekten bir skandal. Ama bence Erdoğan etkinlik düzenleyebilirdi, bizler de çok çok sayıda insanla birlikte orada ona karşı toplanıp, Deniz Yücel'in de aralarında bulunduğu 150'yi aşkın gazetecinin, muhalefetteki siyasetçilerin serbest bırakılması taleplerimizi dile getirebilirdik. Ama hükümet farklı bir tutum benimsedi, sebepleri vardır, muhtemelen güvenlikle ilgili…

Peki, 'İkinci ülkem, memleketim' dediğiniz Türkiye'deki gelişmeler sizin için ne ifade ediyor?

Roth: Ne yazık ki ikinci memleketimde çok korkunç gelişmeler yaşanıyor. Türkiye sarsılıyor, korku ve felaketler yaşanıyor, insanlar haklarından mahrum bırakılıyor. Basın özgürlüğü hapsedildi, azınlıklar tehdit ediliyor, Kürt bölgelerinde fiilen savaş koşulları hâkim. 120 bini aşkın kişi işlerini kaybetti, AKP'li, Erdoğancı olmamak terörist olarak damgalanmak için yeterli bir sebep. 1985 yılından beri Türkiye konusunda çalışıyorum ama bugüne kadar hiç bu boyutta bir toplumsal bölünmeye, kutuplaşmaya tanık olmadım, Erdoğan'ın yaptığı gibi milliyetçi, şovenist bir aşırı güç kullanımı görmedim. Ama aynı zamanda şunu ifade etmek isterim: Ben Türkiye'ye sırtımı dönmeyeceğim. Çünkü halkın en az yüzde 50'si demokratik, Avrupa'ya yönelmiş, basın özgürlüğünün olduğu, kadınların, Alevilerin, Hristiyanların ve inançsızların eşit haklara sahip olduğu bir ülkede yaşamak istiyor. Avrupa kesinlikle kapılarını Türkiye'ye kapatmamalı. Yoksa kapıların kapatılmasını, duvar inşa edilmesini isteyen Erdoğan'a büyük iyilik yapılmış olunur. Türkiye'deki dostlarımıza, demokratlara yönelik köprü inşa etmeye devam etmekten vazgeçmemeliyiz. Ben Türkiye'ye özel olarak seyahat etmekten de vazgeçmeyeceğim. Dostlarımla tatil yapacağım.