Yürüyüşlerde yapılan konuşmalarda Federal hükümetin bölgede istikrarın sağlanmasında partner olarak gördüğü Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkeler sert dille eleştirildi. 



Paskalya yürüyüşlerinde öne çıkan diğer talepler ise Almanya'nın askeri misyonlarına son verilmesi, silah ihracatının durdurulması ve Avrupa'daki tüm nükleer silahların geri çekilmesi olarak sıralandı.

ÜLKE GENELİNDE ON BİNLERCE GÖSTERİCİ KATILDI

Almanya'da geleneksel olarak 
1960'lı yıllardan bu yana 26-28 Mart tarihleri arasında yapılan Paskalya barış gösterilerine on binlerce kitlenin katıldığı açıklandıAlmanya genelinde onlarca etkinlik düzenlendi. Çevre ve barış örgütlerince düzenlenen etkinlikler arasında miting, yürüyüş, barış şöleni ve bisiklet turları da bulunuyor. 


HAMBURG DA PASKALYA YÜRÜYÜŞÜ



Alman Komünist Partisi (DKP), Sol Parti (Die Linke) ile çeşitli çevre ve barış inisiyatifleri tarafından düzenlenen etkinlik Berliner Tor semtinde başlayarak, şehir merkezindeki Lange Reihe semtine kadar devam etti.


TÜRKİYE VE SUUDİ ARABİSTAN'A SERT ELEŞTİRİ



Yürüyüşte yapılan konuşmalarda Federal hükümetin bölgede istikrarın sağlanmasında partner olarak gördüğü Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkeler sert dille eleştirildi. Sözkonusu ülkelerin sorunların çözümüne barışçıl katkı sağlamadıkları, izledikleri politikalarla "tehlikeli kundakçı" gibi davrandıkları ileri sürüldü. Savaş yerine barış mantığının işler hale gelmesi gerektiği, iltica ve savaş nedenleriyle mücadelenin güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı.



Aralarında savaş
bölgesinden kaçmış genç mültecilerin de konuşma yaptığı gösteride, Türkiye-AB ülkeleri arasında Brüksel'de yapılan mülteci anlaşması 'insanlık adına utanç verici' olarak eleştirildi.


Almanya'da h
alkın yüzde 83'ünün silahlanmaya ve silah satışlarına karşı olduğu belirtilerek, (Emnid anket sonucu) Hamburg limanından Türkiye ve Suudi Arabistan'a yapılan silah ihracatı durdurulsun denildi.


MÜLTECİ SORUNU IRKÇI PARTİLER TARAFINDAN KULLANILIYOR




Mülteci sorunun AfD gibi ırkçı parti ve yabancı düşmanı örgütler tarafından iç politikaya malzeme olarak kullanılmasının tesadüf olmadığı belirtilerek, buna gerekçe yaratan koşullarla mücadele edilmelidir çağrısı yapıldı.



Öte yandan geçtiğimiz hafta Türkiye-AB arasında yapılan mülteci anlaşmasının utanç verici bir pazarlık olduğu ileri sürülerek, “Sözde insan kaçakçıları ile mücadele ileri sürülse de, mültecilerin insan haklarına yapılan açık bir saldırı söz konusudur. Türkiye'de Kürtlere karşı açıktan savaş yürüten despot Erdoğan rejimi ile yapılan mülteci anlaşması, insan hakları ihlallerine göz yumacaktır. Öte yandan, 400 bine yakın tıbbi yardıma muhtaç Suriyeli okul çağındaki çocuk Türkiye'de eğitim yerine, H&M ve Next gibi firmalarda çalışmak zorunda kalmaları, insan hakları örgütlerince dillendirilmektedir” denildi.


Geçen yıllara kıyasla katılımın düşük olduğu gözlenen Ostermarsch yürüyüşüne DİDF, ATİF, MLPD ve Türkische Gemeinde üyeleri de pankart ve bildirilerle katılarak destek sundular.