Erdoğan'ın eli Almanya'ya kadar uzanıyor

Focus Dergisi'nde geniş yer bulan habere göre son yıllarda Alman-Türk ilişkileri hızla bozuluyor. Berlin-Ankara gerginliği bu yakınlarda biraz yatışmış olsa da, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yurtiçi ve yurtdışındaki eleştirilerinde üslubu yumuşamış değil.

Kürtler şiddetli saldırılara maruz kalıyor

Özellikle Kürtler şiddetli saldırılara ve giderek yoğunlaşan baskılara maruz kalırken, Erdoğan'ın eli Almanya'ya kadar uzanıyor. Almanya’da Erdoğan’ın gadrine uğraşan Türkiye kökenlilerden biri de, Hamburgu Kürt boksör, 38 yaşındaki İsmail Özen. Almanya'nın tanınmış milyonerlerinden Michael Otto'nun kızı Janina Otto'yla evli olan Özen, geçen yıl Köln'de Kürtler tarafindan düzenlenen büyük bir mitingdeki konuşmacılar arasındaydı.

Hakkında Türkiye'de üç tutuklama emri var

Şimdi Türkiye tarafından terör propagandası yapmakla suçlanan Özen, Die Welt’e yaptığı açıklamada, bunda Köln'de konuşma yapmasının etkisi olabileceğini belirtiyor. Oysa tek amacının, Türkiye'de durumun düzelmesine katkıda bulunmak olduğunu söyleyerek, "Kürtler ve Türk hükümeti arasındaki çatışma ancak barışçıl bir şekilde çözülebilir. Ben barış ilkesine bağlıyım,” diyor.

Türkiye’yi eleştiren yandı!

Oysa Türkiye’deki yargı bu konuda farklı düşünüyor. Şubat başında Özen’in Türk pasaportuna konsoloslukta el koyuldu. Facebook’ta yaptığı paylaşımda Özen, bu tür sorunlar yaşayan tek Türkiye vatandaşı olmadığını ifade ederek, “Son zamanlarda yurtdışındaki birçok kişinin Türk pasaportuna konsolosluklarda el koyuldu. Fakat bu Alman kamuoyunda duyulmadı,” dedi.
 
Bilim ve Siyaset Vakfı'ndan Türkiye uzmanı Günter Seufert’e göre, işin pasaportları geri almaya kadar gelmesi, Türk hükümetinin yurtdışındaki eleştirel seslere hiç tahammülünün kalmadığını gösteriyor. Aslında darbe girişiminden beri geçerli olan bu uygulama Seufert’e göre Erdoğan'ın, rakipleri için hayatı mümkün olduğunca zor hale getirme stratejisinin bir parçası: “Karşımızda, özellikle hükümeti eleştirenleri susturmayı amaçlayan bir hukuk kültürü var.” Üstelik bunun, hükümet aleyhine konuşan kişiyle kalmayıp ailesine kadar uzanması da çok yeni bir gelişme değil. Örneğin daha 2016'da, Cumhuriyet genel yayın yönetmeni Can Dündar'ın eşi pasaportundan mahrum edilmişti.

Kürtlere baskı devam ediyor

Erdoğan'ın bu tür icraatlerinden en çok Kürtlerin etkilendiği açık. HDP’nin önde gelen politikacıları hapiste. Yine Seufert’e göre Mart ayının sonunda yapılacak yerel seçimler, hükümetin ruh hali açısından bir tür sınav olacak. Erdoğan, yine Kürtlere karşı sert bir çizgi sürdürerek kendini güçlü göstermeye çalışabilir. Öte yandan, Türk ordusunun bir süre sonra Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgelerine yayılmasına karşı muhtemel protestoları daha başlamadan ezmeye dönük bir strateji de söz konusu olabilir. Türkiye’nin zaten böyle bir saldırı planlamakta olduğu biliniyor. Ancak şu ana kadar Erdoğan, bölgedeki Kürt milislerle çeşitli geçici ittifaklara girerek bu saldırıyı erteledi. Seufert’e göre, “Kürtler için koşullar ağırlaşırken, hükümet Batı’da durumu normalleştirmeye çalışıyor.”

Gevşeme belirtileri


Ancak bir yandan da Türk hükümetinin belli bir gevşeme sürecine girdiğine dair belirtiler var. Sözgelimi, 50.000’in üstünde kişinin yurtdışına çıkış engeli kaldırıldı. 2016’daki darbe girişiminden sonra Erdoğan, muhalif güçlere karşı sertlik politikası uyguladı ve on binlerce insanı hapse attırdı. Bunlar arasında gazeteci Deniz Yücel gibi birkaç Alman da vardı. Şimdi ise bir rahatlamadan söz edilebilir ama bir yandan da İsmail Özen gibi insanların pasaportuna el koyulması söz konusu. Pasaporta el koyma, bir insanın fiilen vatansız kalmasına yol açan, hareketliliğini kısıtlayan bir uygulama.


Susmayacağım!

Nitekim Özen de, Facebook hesabından yaptığı açıklamada şöyle diyordu: “Bu tür uygulamalar ne insan haklarına sığar, ne de anayasaya. Bunu Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlileri sindirme girişimi olarak görüyorum. Ancak beni sindirmelerine izin vermeyeceğim. Susmayacağım!”