Sibel Gazi Tabel


Muharrem İnce konuşmasında ağırlıklı olarak AKP hükümetinin söylem ve uygulamalarına yönelik eleştirilerini dile getirdi. Tayyip Erdoğan ve Hitler’in ortak noktalarını sıraladığında ikisinin de seçilmeden önce kısa süre cezaevinde kalmalarına da vurgu yaptı. Erdoğan’ın Pınarhisar cezaevinde 6 ay boyunca kuzu tandırlarla adeta lüx içinde yattığını, ama sanki işkence görmüşcesine mağduru oynadığını söyledi. Yasama, yürütme ve yargıyı elinde tutana diktatörden başka bir şey denemeyeceğini ifade etti.

ERDOĞAN İLE EVREN ARASINDA SADECE APOLET FARKI VARDIR


Aynı şekilde Kenan Evren ve Tayyip Erdoğan’ı da kıyaslarken, Evren’in tankına karşı Erdoğan’ın toması; Evren’in süngüsüne karşı Erdoğan’ın copu geldi diyerek aralarında sadece apolet farkı olduğunu belirtti.

En büyük 'bölücünün' Erdoğan olma nedenlerini sıralarken, halkın hastanelerini, marketlerini bile ayırdığını, en son artık cenazeleri de böldüğünü ifade eden İnce, Müslümanları da kendisi üçe ayırdı: Başüstünde taşırız dediği dindarlar, dindar görünenler ve dinden geçinenler…

GEZİ PARKI'NDA SİYASETÇİLERİN YAPAMADIĞINI GENÇLER YAPTI


Gezi Park’taki gençlerin siyasetçilerin yapamadığını yaptığını, mizahla meydan okuduklarını söylerken buna destek verenlere yapılan baskıları, örneğin bir basketbolcunun takımdan atılmasını, dizi oyuncusunun dizisinin yayından kaldırılmasını, vergi rekortmeni Koç Holdingin ihalelerinin iptalini sert bir dille eleştirdi.


Dünyanın hiç bir ülkesinde kurucusuna, kurtarıcısına hakaret eden, nankörlük eden 2. bir topluluğun eşi olmadığını belirten Muharrem İnce, tarihin çarpıtılarak, halkın kandırılmak istendiğine dair iddiasını çeşitli örneklere dayandırdı. Örneğin 1923’den sonra 27 yıl boyunca CHP’nin Osmanlı’nın borçlarını neredeyse bitirdiğini, ancak Erdoğan’ın sırf  borcun son taksitinin Menderes dönemine rastlamasını kullanarak: “Osmanlı’nın borçlarını bile Menderes ödedi” dediğini anlattı.


Erdoğan’ın Suriye ile savaşa hayır diyen CHP ye “Sen Çanakkale Savaşı’na niye karşı çıkmadın?” diye sormasını hatırlatarak “Cem Yılmaz bile bu kadarını bulamaz” dedi. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında çok kıt imkanlarla başarılanları rakamlarla anlatarak Erdoğan’a sordu: “Büyük bir köy memleketten modern bir cumhuriyeti kuran bu namuslu kadrodan ne istiyorsun?”

CHP’nin dış politikasını ve ardından CHP’nin 17 maddelik demokratikleşme paketini anlatan İnce, hükümetin demokratikleşme paketinin içeriğinin ise tatminkar olmaktan çok uzak olduğunu nedenleri ile birlikte açıkladı. Romenlere bir yandan enstitü açılırken, İstanbul’da TOKİ eliyle evlerinin başlarına yıkıldığını anlattı.


TÜRKİYE ASLA İRAN OLMAYACAK


Alevilerin sorunlarının çözümünde Sünni kökenli vatandaşların vicdanına seslenerek, aslında dini meselelerin siyasi partilerin dışında çözülmesi gerektiğine inandığını belirtti. Örneğin cami- cemevi projesi bir siyasi partinin işi olmaması gerekir dedi. Devletin yetkililerinin şehit cenazesi için cemevine gitmeyişini eleştirdi. Sorulan bir soru üzerine Türkiye’nin İran’a asla dönmeyeceğini, bunun güvencesinin CHP, cumhuriyeti savunanlar ve Aleviler olduğuna inandığını belirtti.


Kürt açılımı konusunda görüşlerini paylaşırken barış için Türkü, Kürdü, Çerkez i herkesin sormasını istediği 3 soru ise şunlardı: Beraber mi yaşayacağız? Yan yana mı yaşayacağız? Ayrı mı yaşayacağız? Beraber yaşanacaksa aynı hukuk içinde yaşanması gerektiğini ifade etti. Doğan çocuklarına istediği adı bile veremeyen Kürtlere yapılan haksızlığı belirten İnce, buna rağmen kin tutmanın çözüm olamayacağını belirtti. 

Kürtler için CHP’nin belki son 20 yılda yapamadığını son birkaç yıldır yaptıklarını söyledi. Kimlik siyaseti yapılmamasını isteyen İnce, ülkede cumhuriyetçiler ve cumhuriyet düşmanları olarak iki kutup olduğunu , ifade etti.


12 EYLÜL'ÜN MAĞDURU SOLCULAR


12 Eylül mağdurunun ülkenin doğusunda veya batısında tüm solcular olduğunu anlatan İnce, Erdoğan’ın 12 Eylül sonrası açılan Metris cezaevinde 1 gün dahi kalmadığını söyledi.  AKP döneminde 121 faili meçhul, 5000 binden fazla işkence olduğunu, tutuklu sayısının 2002 de 56 binken 139 bine çıktığını, bunun 2276’ sının öğrenci olduğunu söyledi.


12 Eylül’de işkence gören solcuların bile kin tutmayarak bugün o orduyu savunduğuna işaret eden İnce, Silivri’ye ağustos ayında gidenlerin durdurularak yaz günü patenaj zinciri, ceset torbası vb bahanelerle engellendiğini anlattı. AKP’nin kendi zekası ile buraya gelmediğini, tutuklamalar dahil her şeyin önceden planlı olduğunu anlatan İnce , TÜBİTAK’ı tamamen değiştirirken bilirkişileri önceden ele geçirme amacının taşındığını iddia etti. Yılmaz Özdil’in son kitabının okunmasını tavsiye etti.

İnce, solcuların birbirini çok eleştirmesini doğru bulmazken, çözüm için tüm CHP’lilerin çevresinden bir kişiyi ikna etmesinin önemini anlattı. “Diyalektik, tarih ve bilim doğru ise aydınlık karanlığı her zaman yener” dedi.

İstanbul adayı konusunda kişi tartışmalarının değil, seçimi kazanmanın önemli olduğunu söyledi. CHP’ye başka partilerden katılanların partinin ruhunu anlaması ve buna uyması gerektiğini belirten İnce, bazılarının partiyi BDP’ye, İşçi Partisi’ne veya MHP’ye benzetmek istemesini eleştirdi. Böyle düşünenlerin bu partilere gitmesi gerektiğini ifade etti. ANAP’ın 1 yıl iktidardan düşmesi ile dağıldığını ancak CHP’nin iktidarda olmayışına rağmen hep var olmasını bu ruha bağladı.


Panel İnce’nin kendi yazdığı bir şiiri okuması ile sona erdi. Şiirden bir mısra ile yazıyı sona erdirirsek:

“Gittin, ben sonsuzluğa gittim.

Seni martılara emanet ettim.”