Sol Parti Federal Meclis Grubu Başkanı Gregor Gysi, Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras’ın Almanya’daki iki günlük siyasi temaslarına ilişkin izlenimlerini şöyle özetledi:


“Sanıyorum, iki hükümet arasındaki ilişkinin iyice gerginleşmesinin ardından Başbakan Merkel ile daha iyi bir diyalog için çaba gösterdi. Kanımca bazı yanlış anlamaları düzeltti; zira bir sürü yanlış bilgi ortalıkta dolaşmaktaydı. İki lider arasında bir güven ortamının oluştuğunu söyleyecek kadar ileri gidemem, bu abartılı olur. Ancak ilişkiler kötü düzeyde değil. Eğer Alman politikacılar Yunanistan’ın muhtemelen Euro Bölgesi’nden çıkartılabileceğini dile getiriyorlarsa, böyle bir durumda elbette ki sermaye göçü olacağını da bilmelidirler. Önemli olan mevcut sorunların çözülmesi için önlem almaktır. Tsipras 18 maddelik bir plan sundu. Aslına bakılırsa tüm bu Yunanistan tartışması siyasidir! Euro Bölgesi’nin 18 hükümeti neoliberal bir siyasi çizgi izliyor ve bunu sürdürmek istiyorlar. Ama Yunanistan gibi ülkeler çıkıp, bu neoliberal rotaya hayır diyor, işte tüm tartışma da buradan kaynaklanıyor.”

'İzlenen yol bence yanlıştı'

Yunanistan AB’ye üye olmasıyla birlikte Euro konusundaki oyun kurallarının altına imzasını atmış oldu. Acaba şimdilerde seçmenin oyunu arkasına alan Başbakan Tsipras, bu kuralların kendileri için geçerli olmadığını mı düşünüyor?

Gysi bu soruya “Hayır, oyunun kuralları tabii ki hâlâ geçerli! Bunu Tsipras da biliyor. Onun için bu ziyaretleri yapıyor ve farklı bir atmosfer yaratmaya çalışıyor. Ama bizler Yunanistan’dan reform talebinde bulunuyorsak, bunların ne tür reformlar olacağı üzerinde neden bu kadar ısrar ediyoruz? Yunanistan’daki bankaların iflas etmesinin yolu açılabilirdi. Ve şu denebilirdi: ‘Tamam, Yunan vatandaşlarının, ayrıca küçük ve orta ölçekli firmaların tasarruf mevduatları tazmin edilecek; ama büyük alacaklılar kaderlerine küssünler, yaptıkları hesap yanlış çıktı’. Böyle bir girişimde bulunulmadı. Yunanistan için hazırlanan ve bankalara aktarılan mali kaynaklar, büyük alacaklılar konumunda olan Fransız Bankası’na, Alman Bankası Deutsche Bank’a akıtıldı. Yani para trafiğinin akışı bu yönde oldu. Yunan halkı bu paralardan bir şey görmedi. İzlenen bu yol bence yanlıştı. Ama şimdiki Yunan hükümetinin para getirilerini başka yollar üzerinden sağlamaya çaba gösterdiğini de teslim etmek zorundayız” yanıtını veriyor.

'Vergi adaletinin sağlanması gerekir'

AB’nin geri kalan üyeleri de Tsipras’ın uygulayacağını söylediği reformları kabul eder, Yunanistan’ı kurtarma rotasını devam ettirirlerse, bunun, Yunanistan’a daha fazla para akıtılması, Almanya’nın da milyarlarca euroyu kaybetme riski anlamına geleceğine dikkat çekiliyor.

Bu durumda Yunanistan AB ülkelerine müteşekkir kalır mı? Sol Parti Federal Meclis Grubu Başkanı Gregor Gysi’nin bu soruya yanıtı ise “Elbette ki! Öncelikle Sayın Tsipras’ın hayret edilecek derecede keyifli ve iyimser olduğunu fark ettim. Doğrusunu söylemek gerekirse, onun yerinde ben olsam aynı durumda olamazdım. İkinci olarak da şunu söylemek istiyorum: Eğer Yunanistan’ı çökertmek istiyorsak, onlara 60 milyar euro (kredi) verelim. Ama Yunanistan’ın canlanmasını ve yeniden ekonomik gücüne kavuşmasını istiyorsak, vergi adaletini yeniden tesis etmemiz gerekir. İşte o zaman Yunanistan’ın devlet geliri olur ve o zaman tüm borçlarını geri ödeyebilir. Bu sadece onların değil, bizim de çıkarımıza bir gelişme olur” şeklinde. Deutsche Welle Türkçe