G20 zirvesine gölge düşüren, içinde Türk gazeteci Adil Yiğit’in de bulunduğu yasaklı 32 gazetecinin yer aldığı kara liste, Alman medya tarihine de Temmuz ayında kara bir leke olarak geçmişti.

Yaklaşık iki ay önceki akreditasyon skandalının ardından Federal Kriminal Dairesi Şefi Holger Münch gazetecilerden öyle bir mazaretle özür diledi ki, akıllara Türkiye’deki “sehven” gerekçeleri geldi.

BERAAT EDEN GAZETECİ ‘SABIKALI’ KAYDEDİLMİŞ
BKA’daki bilgisayarlarda milyonlarca verinin hatalı kaydedildiği iddiaları sonrası Berlin’de basın mensuplarının karşısına çıkan Alman polis şefi Münch, akreditasyon skandalı ile ilgili 2 olayda hatanın BKA merkezinden değil eyalet düzeyindeki kriminal dairelerin hatalı işlem yapmasından kaynaklandığını, bir diğerinde isim karışıklığı meydana geldiğini, dördüncü olayda ise bir foto muhabirinin sehven “sabıkalı” olarak kaydedildiğini dile getirdi.

Holger Münch, sanıldığının aksine BKA’nın değil verilerden bölgelerdeki polis merkezlerinin sorumlu olduğunu belirttiği konuşmasında sistemdeki “zayıf noktalara” işaret etti. Bununla birlikte BKA’nın fişleme sistemini Münch, “Veri bankası Alman polisinin hafızasıdır. İlgili makamlar bilgileri hassasiyet içinde değerlendiriyorlar. Federal Kriminal Dairesi masum olanlar hakkında toplu olarak bilgi toplamıyor” sözleriyle savundu.

GAZETECİLERE ‘CİDDİ GÜVENLİK TEHDİDİ’ SUÇLAMASI
Beraat etmiş olmasına rağmen, G20 Zirvesinde akreditasyonu sabıkalı olduğu iddiası ile iptal edilen gazetecinin itirazı sonrası söz konusu ithamlar yüksek sesle dile getirilmişti.

Geçtiğimiz Temmuz ayı başında Hamburg’daki G20 zirvesi çerçevesinde Federal Basın Dairesi ve Federal Kriminal Dairesi 32 gazetecinin akreditasyonunu iptal etmişti.

9 gazeteci zirvenin olduğu binadaki basın merkezinin girişinden geri çevrilmiş, diğerleri ise merkeze bile gelmemişti. Akreditasyonu iptale gerekçe olarak “Ciddi güvenlik tehdidi” öne sürülmüştü.

TÜRK GAZETECİ ADİL YİĞİT: DAVANIN TAKİPÇİSİYİZ
Başta akrediteleri kabul edilen basın mensuplarından 32 kişinin arasındaki tek Türk gazeteci olan Adil Yiğit’in de akreditasyonu “sakıncalı” ve “aktivist” olduğu gerekçesi ile iptal edilmişti.

Almanya’nın Hamburg kentindeki Avrupa Postası gazetesinin yayıncısı ve Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) üyesi Adil Yiğit, akreditasyonların Alman Gazeteciler Birliği’nin (DJV) desteğiyle konuyla ilgili toplam 9 gazeteci adına dava açtıklarını bildirdi.

‘ÖZÜR DEĞİL, HÜKÜMETE DESTEK OPERASYONU’
Yiğit söz konusu akreditasyon iptallerinin Alman medya tarihinin kara günü olarak niteledi ve Almanya’nın basın özgürlüğü konusunda sınıfta kaldığını vurgulayarak, davanın takipçisi olduklarını belirtti.

Gazeteci Yiğit ABC’ye yaptığı açıklamada , Alman polis şefinin açıklamalarını “Mecbur kaldılar, özür dilediler. Bu Merkel’e seçimlere ramak kala destek operasyonudur, imaj temizliğidir” sözleriyle değerlendirdi.

‘MİT-ALMAN İSTİHBARATI İLİŞKİSİ İDDİALARI NETLİK KAZANDIRILSIN’
Yiğit “Almanya gibi istihbaratı gelişmiş bir ülkenin seçimlere ramak kala bu özrü Merkel Hükümeti’ne düpe düz destektir. Gerçekte kamuoyu baskısı sonrası mecbur kaldılar. DJV dava açmasaydı, kamuoyu ve Alman medyasının temsilcileri peşine düşmeseydi özür falan da dilemezlerdi. 32 gazeteci için özür bekliyoruz. Yazılı özür borçları var.

Tüm bu ‘mecburi’ özür tarzı, akreditasyon skandalının ardında Türk ve Alman istihbaratının işbirliği içinde olduğu yönündeki şüphelerimizi de güçlendirdi. Tüm bunlarından arkasında Türkiye olduğuna inanıyorum. MİT-Alman istihbaratı işbirliği iddialarına karşı Başbakan Angela Merkel’den konuya hızla netlik kazandırmasını bekliyoruz” dedi.

YEŞİLLER KONUYU MECLİS’E TAŞIYOR
Öte yandan Birlik’90 / Yeşiller Meclis Grubu Başkanı Konstantin von Notz BKA’nın binlerce kişi hakkında yasalara aykırı olarak bilgi topladığını belirtti. Yeşiller konuyu Meclis İçişleri Komisyonu’nun Özel Oturumu’na taşımaya hazırlanıyor.

Işın Toymaz/ ABC gazetesi