SOL PARTİ Federal Meclis Grubu adına konuşan Sevim Dağdelen, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın, Türk Hükümetinin Suriye'deki islamcı terör milislerine silah gönderilmesine bulaştığını kanıtlayan belgeler yayınladığı için yaklaşık iki aydır cezaevinde tutulduğunu açıkladı.

Sayın Başkan! Sayın meslektaşlarım! Koalisyon ortağı partilerin Federal Meclis gruplarından öğrendiğimize göre, Federal Hükümet Türkiye'ye Federal Ordu birlikleri, askeri teçhizat ve silah göndermeye devam etmek istiyor. Peki Türkiye nasıl bir ülke? Bu ülkedeki durum nedir?

Türkiye, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kürtlere karşı bir savaş sürdürdüğü ülkedir. Bizzat Federal Dışişleri Bakanlığı tarafından, dün Meclis Dışişleri Komisyonu'nda 200'ü aşkın sivilin Türk güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünün altı çizilmiştir.

Türkiye, dün Sayın Erdoğan'ın Türkiye üniversitelerinde ders veren 1128 akademisyeni işten atmakla ve cezai kovuşturmaya tabi tutmakla tehdit ettiği ülkedir. Peki bunun gerekçesi neydi? Çünkü adı geçen akademisyenler, özellikle Türkiye'nin doğusunda barış talebiyle ve gerginliğin azaltılması için bir çağrı girişiminde bulunmuşlardı. Türkiye, Suriye'deki terör örgütü "İslam Devleti"ne yeni savaşçılar ve silah ikmali yapılması için sınırlarını açık tutan ülkedir.

Sayın de Maizière, burada söz konusu olan, sizin dün televizyonda açıkladığınız gibi, karşı tarafında IŞİD'in bulunduğu 1000 kilometre uzunluğundaki bir sınır değildir. Aksine, karşı tarafında IŞİD'in bulunduğu 100 kilometre uzunluğundaki bir sınırdan söz ediyoruz. Ve siz bizi, NATO'nun 900000 bin asker gücüne sahip ikinci büyük ordusunun, 100 kilometre uzunluğundaki bir sınırı kapatamadığına mı inandırmak istiyorsunuz? Hepinize, burada bulunan herkese, benimle birlikte bölgeye gitmeyi öneriyorum. Sınırın ne kadar kısa olduğunu ve IŞİD'e giden ikmalleri durdurmanın gerçekten istenilmesi durumunda bu sınırı kapatmanın ne kadar kolay olduğunu size gösterebilirim.

(SOL PARTİ Grubu'ndan alkışlar)

Türkiye, „İslam Devleti"nin deyim yerindeyse düpedüz yetiştirildiği ülkedir. Türkiye, Federal Haberalma Teşkilatın'nın Suriye'deki islamist terör çetelerine silah gönderdiğini rapor ettiği ülkedir. Türkiye, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın, Türk Hükümetinin Suriye'deki islamist terör milislerine silah gönderilmesine bulaştığını kanıtlayan belgeler yayınladığı için yaklaşık iki aydır cezaevinde tutulduğu ülkedir. Türkiye, Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Cenevre Sözleşmesi'ni ve uluslararası hukuku ihlal ederek, Suriyeli sığınmacıları içsavaşın devam ettiği bu ülkeye sınırdışı eden ve bunun karşılığında AB tarafından 3 milyar avroluk yardımla ödüllendirilen ülkedir. ARD kanalından bugün saat 21.45'te yayınlanacak Monitor programına dikkatinizi çekmek isterim. Bu programda işte tam da bu iddiaları kanıtlayan belgelere yer verilecek.

Peki Federal Hükümet bu durumdan hangi sonuçları çıkarıyor? Bu durumdan hiçbir sonuç çıkarmıyor. Size şunu söyleyeyim: Bugün Erdoğan'ın Türkiye'sine Alman silahlarının gönderilmesine devam edilmesini her kim istiyorsa, o sadece Erdoğan'ın bu silahlarla Kürtlere karşı savaş sürdürmesinin siyasi sorumluluğunu taşımamakadır. İnancım odur ki; bunu isteyen herkes, kişisel bir sorumluluk da taşımaktadır. Türkiye'nin doğusunda sivil halka karşı işlenen suçların sorumluluğunda kişisel olarak da pay sahibidir.

(SOL PARTİ Grubu'ndan alkışlar)

Bunu isteyenler de, Türkiye'de Kürtlere karşı birlikte namlı doğrultmuş olmaktadır. Bu nedenle SOL PARTİ Grubu üyeleri olarak bizim talebimiz açıktır: Türkiye'ye silah gönderilmesini durdurun! Terör hamisi Erdoğan'a bir tek sent ve tek bir silah gönderilmesin!

(SOL PARTİ Grubu'ndan alkışlar)

Federal Hükümet, terör devleti Suudi Arabistan'a da silah göndermeye devam etmek istiyor. Peki oradaki durum nedir? Kitlesel idamlar, hatta tıpkı „İslam Devleti"nin yaptığı gibi insanların kitlesel olarak kıyılması demek daha doğru olacaktır, Yemen'e karşı bir saldırı savaşı, islamist terörün bütün dünyaya ihracı ve Federal Haberalma Teşkilatı'nın belirttiği gibi bütün bölgenin istikrarsızlaştırılması. Evet, sadece birkaç kelimeyle özetlemek gerekirse oradaki durum budur. Peki siz ne yapıyorsunuz? Siz bugüne kadar gittiğiniz yoldan şaşmıyorsunuz ve Suudi Arabistan'daki bu kanlı diktatörlüğe silah gönderiyorsunuz.

Kısa bir süre önce Sayın Frank-Walter Steinmeier ile katıldığım seyahat sırasında Şiilerin ruhani lideri Nimr el-Nimr ve onun aynı şekilde mahkum edilmiş 20 yaşındaki yeğeni Ali el-Nimr ile görüşme organize etmeye çalıştığımda,
Federal Dışişleri Bakanlığı bu randevuyu yasakladı. Peki bu yasağı nasıl gerekçelendirdiğini biliyor musunuz? Dediler ki; eğer muhalefet mensubu bir kadın milletvekili, insan hakları politikaları gereği bu mahkumlarla görüşmenin gerekli olduğunu düşünürse, bu monarşist diktatörlüğün kralı olan kasap Salman'ın keyfi kaçabilirmiş. Ben, Suud bir terör devletine karşı gösterilen bu yaklaşımı tahammül edilemez buluyorum. Bu durum, her türlü değer yargısı bağlamında pusulayı şaşırmanın ötesinde, kaybettiğinizi gösteriyor.

(SOL PARTİ Grubu'ndan alkışlar)

Dış politikanızda artık koordinatlarınızı kaybetmiş durumdasınız. SOL PARTİ Grubu olarak bu yüzden, geri dönmenizi talep ediyoruz. Geri dönün! Dış politika; hümanizmayı, adaleti ve insan haklarına uyulmasını gözetmelidir. Bu yüzden diyoruz ki: Silah ihracını durdurun! Türkiye'ye ve Suudi Arabistan'a silah göndermeye son verin! Eminim ki; bunu yaptığınızda kesinlikle halkın çoğunluğu size destek verecektir. Bu terör hamilerine destek sunmaya bir son verin!

Teşekkür ederim.

(SOL PARTİ Grubu'ndan alkışlar)