Almanya’nın Hamburg kentinde geçen hafta yapılan G20 Zirvesi'ne biri Türkiye kökenli 32 gazetecinin akteditasyonun iptal edilmesinin yankıları hala sürüyor.

Gazeteci örgütleri G20 Zirvesi’nde gazetecilerin akreditasyonunun iptal edilmesiyle ilgili ayrıntıların gün ışığına çıkarılmasını talep ederken, Federal Hükümet bu adımın haklı olduğunu savunmaya devam ediyor.

Federal Hükümet, G20 Zirvesi’ni izlemek için başvuruda bulunan 5 bin 101 gazeteciden 32’sinin akreditasyonun "güvenlikle ilgili kaygılar" nedeniyle iptal edilmesini savunmuştu.

ALMAN GAZETECİLER BİRLİĞİ: 'GERÇEKLERİ SUNMANIN VAKTİ GELDİ’

Gazeteci örgütlerinden de tepki gelmeye devam ediyor. Alman Gazeteciler Birliği (dju), olayın tüm ayrıntılarının gün ışığına çıkarılmasını talep ediyor. Sendikanın başkanı Cornelia Hass, söz konusu kişilerin kapsamlı olarak bilgilendirilmesini ve toplanan bilgilerin imha edilmesini istedi.

Alman Gazeteciler Sendikası (DJV) ise Federal Hükümet'ten olaya açıklık getirmesini bekliyor. Sendika Başkanı Frank Überall, "Gerçekleri sunmanın vakti geldi" şeklinde konuştu. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü de, Alman makamlarına aktarılan yabancı kaynaklı bilgilerin akreditasyonların iptalinde rol oynayıp oynamadığının, Federal Hükümet tarafından "hiçbir yanlış anlaşılmaya mahal bırakmayacak şekilde" açıklığa kavuşturulmasını talep etti.

KARA LİSTEDE MİT PARMAĞI İDDİASI

Süddeutsche Zeitung akreditasyonu iptal edilen 32 gazeteciden dördünün Türkiye'nin Güneydoğusu'nda çalışan gazeteciler olduğunu, Türkiye'de Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin söz konusu gazetecileri "casusluk ve provokasyon" iddialarıyla gözaltına aldığını ileri sürmüştü. Gazete, 32 gazetecinin çoğunun bu tür bilgiler ışığında Alman makamları tarafından "Kara Liste"ye alındığını da iddia etmişti.

 Berliner Zeitung yorumunda 32 gazeteciden bazılarında Türkiye istihbaratının parmağı olabileceğini ima eederk şu yorumda bulunmuştu:

"Olay şeffaf değildir, hatta skandal denecek kadar şeffaf değildir. Üstüne üstlük hükümet sözcüsü Steffen Seibert ile Federal Emniyet Teşkilatı'nın (BKA) açıklamaları arasında çelişki bulunmakta. Bu çelişki, güvenlik açısından önemli diye lanse edilen bilgilerin kısmen Türkiye'den gelmiş olduğu ve Türkiye'nin 32 gazetecinin en azından bazılarına ilişkin olarak müdahalede bulunmuş olduğunu ortaya koyuyor."

 

SOL PARTİ: KARA LİSTEDE MİT’İN PARMAĞI VAR

Öte yandan Sol Parti Federal Meclis Milletvekili ve Partinin Meclis Grubu İçişleri Politikası Sözcüsü Ulla Jelpke konu ile ilgili Merkel hükümetinin yanıtlaması istemiyle 35 soruluk bir önerge verdi.

Jelpke gazetecilerin akreditasyonlarının iptal edilmesinde MİT’in parmağı olduğunu ileri sürerek "Despot Erdoğan’ın Almanya’da da gazetecilerin görevini yapmalarının engellenmesi kabul edilemez. Federal hükümet birçok soru işaretini cevaplamak zorundadır. Akreditasyonları iptal edilen gazeteciler Junge Welt, Taz gibi solcu gazeteciler ya da Erdoğan’a muhalif olan gazeteciler. Bu da bilinçli bir engellemenin olduğunu gösteriyor. Basın özgürlüğüne apaçık bir bir müdahale var. Merkel hükümeti  bir an önce olayı açığa kavuşturmalıdır’ dedi.

 

CAN DÜNDAR: 'TÜRK İSTİHBARATININ ROLÜ VAR’

Almanya’da bulunan gazeteci Can Dündar Alman hükümetinin gazetecilerin akreditasyonlarının iptal edilmesi ile ilgili tutarlı bir açıklama yapması gerektiğini ifade ederek şunları söyledi. "Akreditasyonları iptal edilen gazetecilerin bir kısmını tanıyorum. Bunların gazeteci olduklarından hiç şüphem yok. Burada Türk İstihbaratının rolü olduğuna inanıyorum. Bu durumu son derece tehlikeli buluyorum. Eğer Alman İstihbaratı ile Türk İstihbaratı ele ele çalışıyorsa , bu durum Almanların Erdoğan'ın medya politikasına uyum sağladıklarını gösteriyor. Türkiye’de gazeteciler ile ilgili bir kara listenin olduğuna alışmıştık. Bulaşıcı hastalık buraya da yayıldı galiba. Kara listenin yaygınlaşması istihbaratçıların daha fazla gazeteciyi bertaraf etmesi anlamına geliyor. Gazeteciler olarak buna direnmek lazım. Almanya’nın Erdoğan’ın politikalarını bildikleri halde buna rağmen bu şekilde davrandıklarını anlayamıyorum".

Alman hükümetinden de tutarlı bir açıklama beklediğini belirten Dündar "Almanya’nın Erdoğanlaşma tehlikesi var. Alman hükümeti kamuoyuna ve gazetecilere açıklama yapmak zorundadır" dedi.

ADİL YİĞİT 'TÜRKİYE POLİTİKASI ALMANYA’YA TAŞINDI’

Akreditasyonu iptal edilen 32 gazeteciden biri olan Avrupa Postası Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Adil Yiğit ise Türkiye’nin politikasının Almanya’ya taşındığını ifade ederek şöyle dedi:

"Gizli kapılar ardında sürdürülen ikili karanlık ilişkiler, Nazi geçmişi olan bir Almanya için ibret vericidir ve artık yeter denilerek biran önce son verilmelidir. Hiçbir şey demokratik değerler ve basın özgürlüğünden daha önemli değildir. Her fırsatta Türkiye'de basın özgürlüğü yanlısı görünen Alman hükümet yetkilileri, zaman geçirmeden özgür basına MİT ve istihbarat raporlarıyla engel çıkaran Federal Kriminal Dairesi'nin (BKA) yalanlarına kurban edilmemelidir. Anlaşılan Türk politikası Almanya’ya taşındı. Erdoğan'ın baskıcı ve yasakçı tavrı ve dahası gölgesi, Hamburg'da birçok yerde hissedildi. Hitler faşizmini iliklerine kadar yaşamış olan bir Almanya'nın buna ihtiyacı olmamalıdır. Ekmek gibi, su gibi ihtiyaç duyulan basın özgürlüğü, halklara kan kusturan diktatörlerin ve insan hakları düşmanlarının ekonomik-askeri ve diplomatik ilişkilerine kurban edilmemelidir."

Süheyla Kaplan / Almanya