Sevgili okuyucular,

24 Nisan 1915 tarihi, yerkürede yaşanan kötülüklerin, katliamların, insanlığa karşı işlenen suçların, karanlık ilişkilerin, soykırıma evirildiği tarihin başlangıcıdır.

Bir fiil araştırmacılara göre, 1 ve 1,5 milyon Osmanlı vatandaşı Ermeni kökenliler, tehcire gönderilirken yaşamını kaybetti.

Ermeniler, bu toprakların, Anadolu’nun, İstanbul’un, İzmir’in, Kayseri’nin, Malatya’nın, Maraş’ın insanlarıydılar. Uzay’daki bir başka gezegenden gelmemişlerdi. Bu topraklarda doğmuş, büyümüş, zenginliklerine zenginlik katmış, el becerileri ile zanaatkâr olan bir toplumun bireyleriydiler.

Peki, bütün bu gerçekler ortaydayken, neden tehcire tabii tutuldular.

Neden, soykırıma uğradılar? Bu kadar zalimce davranışlara, neden maruz kaldılar?

19. Yüz yılın son çeyreğinde ve 20. Yüz yılın ilk çeyreğinde, Osmanlı ve Anadolu coğrafyasında etkin olan ve bugünde kendini, ‘türk ve islam’ olmayan toplumsal katmanların baş belası olan, İttihat ve Terakki zihniyetin, Türk İslam sentezine uygun dayatmalarının bir tezahürüdür.

Anadolu ve Türkiye topraklarında, ‘türk ve islam’ olmayan, halklara, topluluklara, farklı milliyetlere, inançlara yaşam hakkı tanımama, kendi ideolojik yapılanmalarına uygun olarak, bir ‘toplum yaratma’ öngörüsünden kaynaklanmaktadır.

Aslında bu bal gibi asimilasyondur. Farklılıkları yok sayma, hatta gerekirse katlederek, sürerek, tehcire tabii kılarak, soykırım uygulayarak, kendi emellerine ulaşma öngörüsüdür.

Bu süreç bugünde, kendini dayatan, farklılıkları inkâr eden, yaşanmışları yok sayan, gerektiğinde yine katliamlara tabii tutan bir zihniyet ortaklığı, Türkiye hâkim sınıfları ve sermaye gruplarının öngörüleri olarak devam etmektedir.

Bugün ülkemizi yöneten zihniyetin mevcut durumu da, 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihide, geçmişten olumlu ders almayan, ama geçmişin konuya ilişkin karanlık ilişkilerini miras alan bir anlayış ve öngörüsü olarak önümüze çıkmaktadır.

Katliamcı, soykırımcı zihniyet, Ermeni düşmanlığı, farklı halklara, inançlara tolerans göstermeme öngörüsü bütün sıcaklığı ile toplumumuza dayatılmaktadır.

Akıl tutulması mı, iki yüzlülük mü?

Düzen partileri her fırsatta, 1915 Ermeni soykırımının inkârına ilişkin dağarcıklarında ne varsa kusmaktadırlar. Bu açıklamaların gerçeklikle bir alakası olmadığı, duyarlı kamuoyunun dikkatini çekmektedir. Yaşanılan gerçekler ortada dururken, düzen partilerinin bazen inkâr, bazen de, makyaj yapmaya yönelik açıklamaları, duyarlı kamuoyu tarafından, komedi trajik olarak algılanmaktadır.

CHP Cumhuriyet Halk Partisi, bu komedinin bir fiil aktörleri arasındadır. Bir yandan, Ermeni kökenli, bir bayan olan, Selina Özüuzun Doğan’ı, İstanbul 2. Bölgeden 1. Sıra milletvekili adayı olarak, kontenjandan göstereceksin. Diğer yandan, Türkiye Cumhuriyetinin geleneksel devlet aklı ve AKP, MHP ile İttihat ve Terakki’nin, katliamcı, soykırımcı politikasını aklamak için ‘ortak açıklama’ yapacaksın!

Toplumumuzda bu davranışa, ‘bu ne nane, bu ne turşu’ derler. Hem ırkçı, faşist, inkârcılarla ortak bildirgelere imza atacaksın, Ermeni soykırımını savunan geleneksel politikayı savunacaksın, diğer yandan, Ermenilere, ‘göz kırparak’ bir şey olmamış gibi davranacaksın.

Peki, sormazlar mı? Bu bir akıl tutulması mı, yoksa bu ikiyüzlü davranışın bir açıklaması var mıdır? Unutmayın, ‘güneş balçıkla sıvanamaz’ gerçekliği, bütün toplumsal katmanlar için geçerlidir.

Düzen partilerinin, tüm inkârcılığına rağmen, uluslar arası ve Avrupa kamuoyu, geleneksel devlet aklının ikiyüzlülüğünü yakından takip etmekte ve kınamaktadır. Tabii, Avrupalı politikacıların, devletlerin ikiyüzlülüğü, bir başka yazının konusu olduğunun altını çizmede yarar olduğuna inanmaktayım.

CHP bu davranışından dolayı, hangi ermeni kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından, seçme hakkı olandan oy alacaktır. Ermeni kökenli seçmenler sormayacak mıdır, sizin diğerlerinden farkınız nedir?

Bir gerçeğin altını kalın çizgilerle, çizmek durumundayız. CHP geleneksel devletin aklı ile hareket etmeyi tercih etmektedir. Çünkü CHP, kendini var eden, vücut bulduran ve bugünlere taşıyan, zihniyetten kopamıyor.

Geleneksel, inkârcı, asimilasyoncu, tarihinde birçok katliamlara imza atmış, İttihat ve Terakki’ci, faşist zihniyet den, kendini kurtaramıyor. Aslında, içinden geçtiğimiz süreç, CHP e, bir şans vermekteydi.

Geleneksel geçmişi ile hesaplaşma,’yeni’ CHP i, yaratma, sosyal demokrat kimliğine, sözde değil özde kavuşma fırsatı sunmaktaydı. Gerçekleri görerek, kendini geleneksel devlet aklından kopararak yeni sürece yelken açmak yerine, genetik bağlarını koparmamakta direnmektedir.

CHP bu sefer de, sınıfta kaldı!

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

19 Nisan 2015

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP