İslam dininde Yezid ismi aynı zamanda; Hz. Muhammed (s.a.v) tarafından kendine inananlara bıraktığı iki mirasına da hayinlik eden, kardeş kanı akıtan, inananlar arasına fitne sokan, geniş halk kitlelerini ezen ve sömüren zalimliğin sembolüdür.

Neydi Hz. Muhammed (s.a.v)´in kendine inananlara bıraktığı bu iki mirası? Birincisi Kuran-ı Kerim, ikincisi ise Ehl-i Beyt, yani İslam dininin son peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa'nın ev ahalisi ve birinci derece akrabalarıdır.

Yezid ve oğlu Muaviye sadece Ehl-i Beyt katliamını gerçekleştirmekle kalmadı, aynı zamanda mızraklarının başına Kuran- ı Kerimi takarak Arap çöllerinde zafer çığlıkları attılar. İslam tarihinde yaşanan bu zulüm, gerçek inanç sahibi tüm Sunni ve Aleviler tarafından neferetle anılmaktadır. Yezid´in torunları, daha sonra Osmanlı İmparatorluğu döneminde, İmparatorluğun ve onun uşağı durumundaki Şeyh-ül-İslam „makamının“ verdiği fetfalar ile Şafi mezhebi mensubu Kürd toprak ağalarının verdiği büyük destek ile yüz bınlerce Aleviyi katlettiler.

Örnek mi diyorsunuz?

Krasny Mishak, yani 'Kızıl Ayı' adlı siyasi yapılanmanın kamuoyu ile bir iki hafta önce paylaştığı aşağıdaki açıklamasını (italik yazı ile) özellikle Alevi inancından olan samimi canların okumasını ve anlamasının altını çizmek istiyorum:

Abdullan Öcalan'ın; “AKP-BDP (HDP) olarak İdris-i Bitlis-Yavuz ittifakını güncelleyelim (1)'' çağrılarının üzerinden daha iki yıl geçmeden, ''diktatör- başkan'' olma heveslisi, tescilli bir Alevi düşmanıyla ve onun zihniyetiyle ittifak, güncellemeye çalışanlar ülkedeki anti faşist Alevi toplumuyla nasıl uzlaşabileceklerdir? Bu çağrının, bir “Alevi soykırımı” çağrısı olduğu bilinmeden mi oy ve destek istenmektedirler.? Bu açıklamaların ardından alevi yurttaşlarımızdan daha özür bile dilenmeden; 14 Mart 2015 de, HDP’nin doğu ve güneydoğu’da "gericiliğe-feodalizme sarılarak", Urfa’da Saidi Nursi’yi anma paneli düzenlemesi ne anlama gelmektedir? (1)

Yukarıda sunduğum alıntı ile verilmek istenen mesajın özü şudur: Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası Tayyip Erdoğan'ı TBMM'de ilk alkışlayanın kim olduğu kamuoyunca bilinmektedir. Bunu dikkate alarak, seçimler öncesi düşman cephede görülse de, seçim sonrası genel çıkarlar öne sürülerek uzaktan kumandalı talimat gereği olası "AKP-HDP ittifakı" bir "İdris-i Bitlis-Yavuz ittifakı durumuna gelebilir mi?‘ Bu ittifaka destek vermek için Alevi yurttaşların inancını kendi kişisel çıkarı için kullanan sözde „Alevi liderleri“ tarafından Aleviler adına HDP ile dayatılan „Stratejik ittifak“ yeni bir “Alevi soykırımı” çağrısına yol açarsa sorumlusu kim olacaktır? Bu çağrıya Alevi yurttaşların itibar etmeyecekleri ve oylarını seçimlerde CHP‘ne verecekleri hususunda bir kuşku yoktur.

Türkiye toplumunun bir birine kırdırılmasının zeminini oluşturan temel iki faktör varıdır: Etnik miliyetçilik ve din eksenli siyaset. Son 13 yılda bu iki faktörden Yezid Recep Tayyip Erdoğan ve 'İdris-i Bitlis Yavuz İttifakını‘ savunan Abdullah Öcalan´ın nemalandığı bilinmektedir. Bu ikilinin yanına üçüncü bir fotoğrafın Alevilik adına yapıştırılması, Alevi inancıyla bağdaşmadığı açıktır.

Milletvekili olmak için Alevi inancını pazarlık edenler ve bu kirli pazarlık sonucu 'İdris-i Bitlis-Yavuz ittifakına‘ destek sunan sorumluları tarih şimdiden 'Yeni Hınzır Paşa‘ olarak not etmiştir,

Münih, 9 Nisan 2015

(1) İDRİS-İ BİTLİS-İ - Yavuz Selim’in Doğu illerindeki en muteber Kürt Beyi Bitlis-i’dir. Selim başta Bitlis-i olmak üzere Kürt beylerine, komutan ve idarecilere; “memleketin sınırını bu inançsızlardan (Kızılbaş) temizlemek için” bir emir gönderir. “Genç ve yaşlıların (Kızılbaş) tamamı, teferruatlı olarak kaydedilir ve padişaha bildirilir. Yavuz, ‘hepsinin katledilmesini’ emreder! Bitlis-i katliamı şöyle kaydeder; “Sultanın Edirne’de bulunduğu o kış, Rumeli ve Anadolu’da kadın, çocuk ve kadınların ceninlerinden başka o cemaatten (Alevilerden) hiç kimse hayatta kalmadı.” Ve Doğu-Güneydoğu illerinde Alevi-Kızılbaş inancına mensup olan bütün insanlar katledilir!)